Marvel Sinematik Evreni’nin sahnesine girmeden önce, Spider-Man karakteri, tüm Marvel markasının yıldızıydı. Hemen hemen herkes, Peter Parker olarak bilinen bu kahramanı tanır. Ancak, koca bir dünya içinde, sadece bir tane Spider-Man yok! Evet, doğru duydunuz! Peter Parker’ın arkasında, onun gölgesinde kalan bir başka kahraman daha var: Miles Morales. Spider-Man’in köklü hikayesi ve ikonik duruşu ile birlikte, Miles’ın hikayesi biraz daha farklı, biraz daha renkli ve kesinlikle biraz daha eğlenceli. Yani, hazır olun, çünkü bu radyoaktif örümcek ile dolu olan yolculuğumuzda biraz gülmeye hazır olun!

Peter Parker’ın orijin hikayesine aşina olduğumuzu biliyoruz. Bir radyoaktif örümcek tarafından ısırıldıktan sonra, Peter kahramanlık yolculuğuna çıkıyor. Ancak Miles Morales için bu hikaye biraz daha farklı. Ultimate Evren’de, Peter Parker vefat ettikten sonra, Brian Michael Bendis ve Sara Pichelli, yeni bir Spider-Man yaratmaya karar veriyor. Ve işte, Miles Morales sahneye çıkıyor! O da bir örümcek tarafından ısırılmak için yola çıkıyor ama “Yok mu beni de ısıracak bir radyoaktif örümcek?” diye sormaktan çekinmiyor!

Bir gün Brooklyn’de, dayısı Aaron Davis’i ziyaret ederken, Miles’ın şansı dönüyor. O an, bir radyoaktif örümcek tarafından ısırılıyor ve birdenbire süper güçlere sahip oluyor. Ancak, burada işler karmaşıklaşıyor. Çünkü Peter Parker’ın hemen öncesinde çok ünlü bir Spider-Man vardı ve Miles, onun mirasıyla başa çıkmak zorunda kalıyor. “Büyük güç, büyük sorumluluk getirir” mottosunu duyduğunda, bu sorumluluğun ağırlığını hissetmeye başlıyor. Tam olarak ne yapacağını bilemeden, “Acaba nasıl bir kahraman olabilirim?” diye düşünmeye başlıyor.

Miles, ilk kez Spider-Man kostümüyle dışarı çıktığında, Cadılar Bayramı kostümü giymiş durumda. Ah, bir de Kangaroo adında bir düşmanla dövüşmek zorunda kaldığı için, işler iyice karışıyor! Düşmanın adı bile komik değil mi? Yani, kimin aklına Kangaroo gibi bir dövüşçü gelir ki? Ama Miles, bu zorlukların üstesinden gelmekte kararlı. Düşmanlarla savaşırken, aynı zamanda kendi kimliğini bulmaya çalışıyor. Spider-Woman ile karşılaşması da cabası! İlk başlarda işler karmaşık ama eğlenceli bir hale geliyor.

Bir süre sonra, bu süper kahramanlık hayatı, Miles’ın aile hayatını ve sosyal yaşamını derinden etkiliyor. Tıpkı Peter Parker gibi, Miles da insan hayatını kurtarmayı her şeyin önüne koyuyor. Bu durum, onun bir kahraman olarak tanınmasına yol açıyor ve Marvel, onu “Yeni Spider-Man” olarak öne çıkarıyor. Latince kökenleri ve farklı ten rengi ile de ayrı bir mücadele simgesi haline geliyor! Miles, aslında sadece bir süper kahraman değil; aynı zamanda birçok insanın kendini bulmasına yardım eden bir figür haline geliyor.

Marvel evreninin karmaşası burada bitmiyor. Miles, ana evren olan Earth-616’ya geçiş yaparken, burada da işler pek farklı değil. Yani, “Bütün Spider-Manler birleşin!” sloganı burada da geçerli! Earth-616’da, Rigoletto Suç Ailesi’nin bir parçası olarak, Ryker Island hapishanesinde mahkum olan Miles, başına gelenlere bir de bakıyor ki, bu evrende işler iyice çetrefilli. Kendi evreninde başına gelen olaylar, ona yeni bir bakış açısı kazandırıyor. Nihayetinde, Miles, Wilson Fisk ile tanışıp ona yemek yapmak zorunda kalıyor! Evet, doğru duydunuz, Kingpin ve Miles bir restoran açıyor. Hayal edin, “Hangi süper kahraman pizza yapar?”

Özetle, Miles Morales’in hikayesi sadece bir süper kahramanın öyküsü değil, aynı zamanda bir kimlik arayışı, arkadaşlık, aile bağları ve toplumla barışma çabası. Marvel, bu karmaşık ve eğlenceli hikayeyi daha da derinleştiriyor. Miles, Peter Parker’ın mirasını devralmakla kalmıyor, aynı zamanda kendi hikayesini de yazıyor.

Sonuç olarak, yeni Spider-Man oyunu ile birlikte, “Miles Morales’in solo karakteri olmak, bir zamanlar hayal bile edilemezdi!” Ama görünüşe göre, Miles o kadar sevildi ki, Sony bu riskli projeye girişim yapmaya cesaret etti. Orijinal oyunda güçlerine kavuşmasını izledikten sonra, yeni oyunda düşman pataklarken onu kontrol etmek, kesinlikle eğlenceli olacak! Peter’ın “punchline” şakalarına sahip olmasa da, Miles’ın da komik anları var. O yüzden, eğer Miles’a karşı bir ön yargınız varsa, lütfen bir şans verin. Örümcek Adamlık, dostluk ve kahkaha dolu bir yolculuk!