Modern Warfare 3: Beklentilerin Altında Kalan Bir Dönüşüm
Modern Warfare 3, oyuncuların beklentilerini karşılayamayan bir dönüşümle karşımıza çıkıyor. Yenilikler ve eleştiriler bu içerikte!
3 saat önce
Ah, ne desem bilemiyorum, düşüncelerim karışık. Kendimi ifade etmekte zorlanıyorum. Kendi yapım gereği dikkat çekmeyen karmaşık hikayeleri oldukça seviyorum. Bu sebeple Mortal Kombat ve Modern Warfare gibi, genel olarak daha az takdir edilen oyunları keyifle oynuyorum. Mortal Kombat’ın tarihçesi hakkında uzun yazılar yazmıştım. Aynı şeyleri Modern Warfare için de yapabilirdim; fakat istemediğim bir durum ortaya çıktı. Modern Warfare serisi, yeni oyunu MW3 ile birlikte gönlümde derin yaralar açtı. En sevdiğim oyunlardan birinin böyle bir duruma düşmesi hakkında birkaç kelime etmem gerektiğini düşünüyorum. Hazırlanın, çünkü gerçekten zorlu bir yolculuğa çıkıyoruz.

Modern Warfare 3
Aslında kaygılarım, başlangıçta DLC olarak düşünülüp tam bir oyun formatına dönüşen bu projeyle başladı. Hatırlarsanız, bu proje başta eski MW2 haritalarını oyuna eklemeyi hedefliyordu. Bunun dışında ufak bir hikaye modu olacaktı ve yeni oyunla bağlantılı kısa bir senaryo sunulacaktı. Ancak bu beklentiler, oyunu bitirdiğinizde suratınıza bir tokat gibi çarpıyor. Sevgili oyuncular, Modern Warfare 3’ün senaryosunu en zor modda yalnızca 6 saatte tamamladım. Neyse, her şeyin en başından başlayalım.
Öncelikle, oyunun sorunlu olduğunu değerlendirmek için Battle.net’e göz atmanız yeterli. İnceleme kodu geldiğinde oyunu indirmek tam bir eziyetti; çünkü artık direkt Modern Warfare 3’ü indiremezsiniz. Bunun yerine, Call of Duty’nin yeni merkezi olan “COD HQ” oyununu indirmeli, ardından MW3’ü seçmelisiniz. Fakat sorunlar bununla sınırlı değil.

Oyuna girdiğinizde “güncelleme için yeniden başlat” mesajı çıkıyor. Oyunu tekrar başlattığınızda ise Activision, mikro ödeme seçenekleriyle dolup taşıyor. Önce yeni kozmetik pop-up’lar, sonra battle pass seçenekleri, yeni karakterler… Bunların hepsini geçtikten sonra bir ara sahne izliyorsunuz. Daha sonra ana ekrandan Modern Warfare 3’ü bulup tıklamanız gerekiyor. Buna tıkladığınızda oyunu yeniden başlatmak zorunda kalıyorsunuz. Bitti mi? Tabii ki hayır. Oyunu bu kez yine güncelleme kontrolü yapması için yeniden başlatabilirsiniz. Yani oyunun senaryosunu oynadığınız sürenin neredeyse çeyreğini bu gereksiz beklemelerle harcıyorsunuz. Bu, akıl almaz bir durum.
Senaryo
Sonunda oyuna girdiniz ve senaryoya başladınız. MW serisinin ilk görevleri her daim etkileyici olmuştur. Buradaki durum da farklı değil. Spoiler vermemek adına detaya girmeyeceğim, ama oyun boyunca aklımda kalan iki görevden birinin açılış görevi olduğunu söylemeliyim. Ancak, yalnızca tek bir görüntüyle her şey değişiyor. Bu durum Modern Warfare 3’ü geri dönüşü olmayan bir döngüye sokuyor. Bu görüntü, Gulag’ın ta kendisi. Daha ilk bölümden, Warzone’dan tanıdığınız bir haritaya atılıyorsunuz. Başta rahatsız etmiyor, çünkü oyunlarda böyle küçük göndermeleri görmek hoşunuza gidiyor. Fakat zaman geçtikçe ve haritaları tanıdıkça, herhangi yeni bir unsur olmadığını anlıyorsunuz. Sanki Warzone haritaları bir araya toplanmış ve önünüze serilmiş.

Daha da kötü bir durum, ikinci bölümle başlıyor. Activision’ın oyun çıkmadan önce öve öve bitiremediği “Open Combat” görevleri, son derece kötü. Call of Duty serisinin meşhur sinematik anlatımını yok sayarak Warzone’un yeni DMZ modunu oynuyormuş gibi hissettiriyor.
MW3: DMZ
Senaryonun durumunu genel olarak eleştireceğim ama önce bu yeni “görevlerden” bahsedelim. Her Call of Duty oyununda farklı bir sinematik anlatım olsa da hep benzer öğeler kullanılır. Lineer bir görevin üstüne çeşitli aksiyon sekansları eklenir. Bazen yeni karakterler ile karşılaşırız, bazen ise bir zamanla yarışırız. Her CoD’un senaryo modunu özel kılan şey yüksek derecede aksiyon sahneleridir. MW2’deki gizlilik sekanslarını yenilikçi bulmama rağmen eleştirmiştim; buna rağmen oyun içerisinde etkileyici görevler bulunmaktaydı.

Bu “Open Combat” görevleri, eski formülün üzerine benzin döküp ateşe vermek gibi. Sizi Warzone haritasına yerleştiriyorlar, bildiğimiz ve tanıdığımız her şeye aykırı. Örneğin, bu görevde sol üstte bir mini harita çıkıyor. Yeterli olmuyor, görev esnasında farklı eşyalar buluyorsunuz. Sağda solda gördüğünüz Warzone kasalarını açtıkça çeşitli renkte silahları elinize alabiliyorsunuz. Bu görevler, bir çeşit rogue-like olarak tasarlanmış; öyle ki görevi tamamlarken öldüğünüzde, bulduğunuz silahlarla başladığınız noktadan devam edebiliyorsunuz. Yine aynı şekilde, silahlarınızı değiştirebildiğiniz “loadout” kutuları eklendi. Gerçekten çok ilginç.
En kötü tarafı ise, bu görevlerin oyun süresinin büyük bir kısmını oluşturması. Yani 3-5 görev dışında kalan tüm görevler Open Combat görevleri. Yeni bölüm başladığında sol altta kırmızı işareti görmemek için dua ediyorum her seferinde. Şimdi ise Activision’ın bu görevleri neden tasarladığını düşünelim. Aslında çekici görünen bu görevler, pratikte benim bahsettiğim sebeplerle geçerli olmuyor. Oyun çıkmadan önce söylenen “bu görevleri istediğiniz yolla oynayın” ifadeleri tutarsız kalmış; çünkü ne haritalar ne de yapay zeka buna izin veriyor.

İçinde sevdiğim bir görev daha var ama bu bahsettiğim “open combat” görevlerinden biriydi. Bir binaya tırmandığınız bu görev, hem yeni hem de gerçekten o görev için tasarlanmış bir haritaya sahipti. Örneğin, tepeye çıkabilmeniz için size farklı yollar sunuluyordu. Her kata farklı bir şekilde erişim sağlayarak düşmanları alt etmeniz gerekiyordu. Ancak bu duruma yalnızca tek bir bölümde ulaşmak maalesef mümkün oldu. Spoiler vermek istememekle birlikte, en zayıf MW hikayelerinden biriyle karşı karşıya olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. Külliyatının en önemli kötü karakterlerinden birinin başrolde olduğu oyunu neden bu kadar kötü hale getirdiklerini açıklamak zorlu bir durum. Ancak kesin olan bir şey var; oyunun hikaye bölümü DLC seviyesinde kalmış durumda.
Multiplayer’da Neler Var?
Çoğu oyuncu, benim aksime, Call of Duty serisini çoklu oyuncu modları için tercih ediyor. Modern Warfare 3’ün bu kadar “yüksek tempolu” gelmesinin sebebi de bu. Profillerin önceden test edip paylaştığı tweet’ler, herkesin çoklu oyuncu konusunda heyecan duymasına yol açtı. Ancak, bu heyecan maalesef hayaller kırıklığına uğradı.

Bana göre yeni Modern Warfare’in en büyük sorunu “aceleyle yapılmış” gibi hissettirmesi. Evet, mantıklı fikirlere sahip olmasına karşın, bunların doğru biçimde değerlendirilmediğini düşünüyorum. Aynı kaybolmuşluk hissi, çoklu oyuncu kısmında da geçerli. Modern Warfare, FPS türüne birçok şey katmıştı, özellikle de perk sistemi oldukça önemliydi. Bu, kendi oyun tarzınıza uygun bir strateji geliştirmenize olanak tanıyordu. Geride gidip orijinal MW3’e bakmanız bile yeterli. Hızlı oyunları seven biriyseniz, “Extreme Conditioning” perk’ini kullanarak daha hızlı koşabiliyorsunuz. Ancak şimdi işler karmaşık hale gelmiş durumda.
Evet, benzer perk’ler var ancak bu yenilikler “gerçekçilik” adı altında bir dönüşüm geçiriyor. Oyunda zırh seçerek avantajlar sağlayabiliyorsunuz. Mesela Infantry Vest kullanıyorsanız, hızlı hareket etme özelliği uzatabiliyor. Ancak seçenekler yalnızca zırh ile sınırlı değil; ayakkabı, eldiven ve ekipman seçimleriniz bile var. Önceki oyunlarda 10 saniyede ayarlayabildiğiniz “loadout”ların düzenlenmesi şimdi oldukça karmaşık hale geldi. Meta oturduğunda bu ekipmanlarda da standart özellikler oluşsa da, benim hoşuma gitmedi.

Artık yeni oyun modlarını test etme şansınız var. Örneğin Cutthroat moduna bayıldım. Bu modda 3v3v3 savaşa katılıyorsunuz, amacınız rakiplerinizi yok etmek veya bayrağı ele geçirmek. Bu mod gerçekten adrenalin dolu anlara zemin hazırlıyor.
Gelelim silahlara… Activision, daha önce yapmadığı bir şey yaparak MW2’deki tüm kozmetik eşyaları yeni oyuna taşıyacağını belirtmişti. Stüdyo bu sözü yerine getirip silahları yeni oyuna dahil etmiş, ancak ben henüz oyun içerisinde bunları kullanan bir oyuncuya rastlamadım. Evet, eski silahlarınızı ve kozmetikleri kullanabilirsiniz, ama MTZ-556, SVA 545 ve BAS-B gibi yeni silahlar oyunlarda hâkim durumda. Eski silahları açmak da sanıldığı kadar basit değil. Bazı silahları sadece oyun içindeki başarımlar ile açabiliyorsunuz. Armory kısmına uğrayıp açmak istediğiniz silahın “başarımlarını” etkinleştirmeniz gerekiyor. Sonrasında günlük görevlerinizi tamamlayarak silahı açabiliyorsunuz. Süreç oldukça uzun. Yine de endişelenmeyin, çünkü Sledgehammer’ın sunduğu “default” loadout’lar oldukça etkili. Hatta ben yeni silahlar açmış olmama rağmen hala WSP-Swarm’u kullanıyorum.

Bununla birlikte en karmaşık durumu battle pass sistemi oluşturuyor. Kendi başına o kadar karmaşık hissettiriyor ki, bazen internetten doğru şeyleri alıp almadığımı kontrol etmek zorunda kaldım. MW2 gibi oynadıkça kazanılan token’lerle istediğiniz bölümlerde harcama yapabiliyorsunuz. Ancak battle pass’i bir kez daha yükselterek farklı kozmetikler kazanmanın da yolu var. Kısacası, mikro ödeme tuzağına dönüşen bir sistem haline geldi.
Vurgulamak istediğim bir diğer çoklu oyuncu kısmı ise zombi modudur. Zombi modunun Black Ops serisiyle özdeşleştiğini biliyorsunuz. Modern Warfare tarihinde ilk kez bu modla karşılaşıyoruz. Beğenmediğim bu moda bir göz attım. Saydığım tüm sorunların bu modda da geçerli olduğunu söyleyebilirim. Zombi modunu açık dünyaya yaymaya çalışan Activision, bu modda da Warzone DMZ’den fırlama bir yaklaşım sergiliyor. Yani, DMZ modunda olduğu gibi haritaya atılmadan önce silahlarınızı seçiyorsunuz ve öldüğünüzde bunları kaybediyorsunuz.

Get Up Soldier!
“Hiç mi iyi bir şey yok?” diye düşündüğünüzü duyabiliyorum. Var elbette. Ama bu iyi unsurlar, zaten iyi olan MW2’den doğrudan aktarılmış durumda. Yani özellikle çoklu oyuncu kısmındaki vuruş keyfi, adrenalin ve silahların hissi korunmuş. Oynarken hâlâ keyif alabileceğiniz bir oyun MW3, en azından çoklu oyuncu kısmında… Örneğin, MW2’de “gerçekçiliğe” fazlasıyla yüklenmiş stüdyonun, silahların kontrolsüz sekmesine engel olamadığını biliyoruz. MW3’te bu kontrolsüz sekme sorunları azaltılmış. Artık silahlar çok daha stabil ve kontrol edilebilir durumda.
Burada eklemek istediğim iki “keşke” var. İlk olarak, haritalarla ilgili. Eski haritaların geri dönmesi harika bir şey, ancak bu yenilenen haritaların güncel MW ile uyumlu olduğunu düşünmüyorum. Keşke, MW2’deki haritalar da havuza dahil edilseydi. Örneğin, kimsenin sevmediği Quarry, yeni nesil MW3 içerisinde isyan ettirecek kadar kötü durumda. Devasa bir harita üzerinde koşturup duruyorsunuz. İkinci keşkem ise daha eski haritalar üzerine. Keşke daha eski haritaları da oyunda görebilseydik. Karachi’yi yeniden oynayınca gerçekten eski haritalara özlem duyduğumu anladım.
Son Söz
Son günlerde Activision’ın oyunu 16 ayda geliştirdiğine dair söylentiler dolaşıyor. Bu iddiaların gerçekliğini bilmiyorum ancak Modern Warfare 3’ün gerçekten aceleyle geliştirilmiş gibi bir his uyandırdığı kesin. Tutkunu olduğum seriyi bu hale getirdiği için öncelikle Sledgehammer’a, ardından Activision’a oldukça kırgınım. Umarım Infinity Ward, Modern Warfare serisini yeniden ayağa kaldırmayı başarır. Her zamanki gibi…
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?