Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

6 dakika okunma süresi

13

Moons of Madness: Lovecraft’ın Mars’taki Korku Deneyimi

Moons of Madness, Lovecraft'ın evreninde geçen Mars'ta korku dolu bir deneyim sunuyor. Gizem, gerilim ve keşif dolu bir yolculuğa çıkın!

admin

4 hafta önce

Moons of Madness: Lovecraft’ın Mars’taki Korku Deneyimi

Moons of Madness: Lovecraft’ın Kozmik Dehşeti Mars’ta

Lovecraft, oyun geliştiricilerinin en çok ilham aldığı isimlerden biri. Geçmişte birçok farklı oyunda Antarktika’ya seyahat ettik, Innsmouth’un karanlık sularında maceralara atıldık. Bazı oyunlar Lovecraft’ın eserlerini oldukça iyi bir şekilde yorumlarken (örneğin Conarium), bazılarıysa sıradan birer deneyim olarak karşımıza çıktı (özellikle Call of Cthulhu). Ancak, daha önce hiç bu dehşeti Mars’ta yaşamamıştık. Ta ki Moons of Madness çıkana kadar. Bu oyun, kozmik bir Lovecraft hikayesini uzaya taşımayı başarmış.

Moons of Madness: Lovecraft'ın Kozmik Dehşeti Mars'ta

Moons of Madness’ın en iyi yaptığı şeylerden biri, oyuncuya gerçekten Mars’ta olduğunu hissettirmesi. Bunu bir uzayda geçen korku ve bulmaca oyunu olarak değil, Lovecraft mitosunun uzaya taşınmış bir versiyonu olarak değerlendirmek gerekiyor. Oyunda, Mars’a düzenlenen bir keşif ekibinin üyelerinden biri olan Shane Newehart rolündeyiz. Lovecraft temalı bir oyundan beklenebileceği gibi, Shane’in rüyalarıyla başlıyoruz. Lovecraft ve Cthulhu temaları işin içine girdiğinde, akıl sağlığı meselesi de kaçınılmaz hale geliyor. Gerçek ve hayal arasındaki sınırlar bulanıklaşıyor ve ana karakterlerimiz, gördükleri şeylerin kimse tarafından inanılmayacağından emin bir şekilde kafalarını kaybetmeye başlıyor.

Moons of Madness: Lovecraft'ın Kozmik Dehşeti Mars'ta

Shane, tuhaf rüyalar gören bir karakter. Fakat bu rüyalar yavaş yavaş gerçeğe dönüşmeye başlıyor ve kendisini hayatta kalma mücadelesinin ortasında buluyor. Hayatta kalma kavramını duyduğunuzda aklınıza, peşimizden kovalayan tuhaf yaratıklar geliyor, değil mi? Haksız da sayılmazsınız. Moons of Madness, bu klasik tarzı benimsemiş ve bir anda karşımıza, bizi takip eden ve yakaladığı yerde öpmek isteyen yaratıklar çıkarıyor. Ancak, bu tür sahnelerde ‘gerçek bir dehşetten’ bahsetmek pek mümkün değil. Örneğin, Resident Evil 2‘de Mr. X tarafından kovalandığımız anları hatırlayın. O anlar, gerilimi ve korkuyu en üst seviyeye çıkarıyordu. Moons of Madness ise, bu yaratıklarla en etkileşimde olduğumuz sahnelerde bile o hissi yakalayamamış. Kaçarken yakalanma sebebimiz genellikle yanlış bir köşeyi dönmek ya da açık bir havalandırma deliğine girememek oluyor, bu da sahneleri birer tekrar gibi hissettiriyor.

Moons of Madness: Lovecraft'ın Kozmik Dehşeti Mars'ta

Buna rağmen, Moons of Madness’ın bir yürüyüş simülasyonu olmaması sevindirici. Oyun, bulmaca unsurlarını bolca kullanıyor ve bu alandaki başarıları dikkat çekiyor. Yetersiz korku unsurlarını (jump-scare’leri saymıyorum, çünkü benim için korku, tekinsiz bir ortam demek, kafamı çevirmeye korkmak demek) bir kenara bırakırsak, Rock Pocket’ın uzay macerası için güzel bir atmosfer yarattığını söyleyebilirim. Uzaydaki bir mühendis için, bulmacaların çoğu bilimsel unsurlar içeriyor; karşınıza sürekli bozulmuş jeneratörler, ayarlanması gereken enerji reaktörleri ve dengelenmesi gereken su seviyeleri gibi öğeler çıkıyor. Newehart’ın bileğinde bir bilgisayar var ve bu cihaz, diğer bilgisayar sistemlerine bağlanarak uzaktan kontrol imkanı sağlıyor. Bu bağlantılar sayesinde hem ipuçları alıp ne yapmanız gerektiğini öğreniyor, hem de sistemlere uzaktan müdahale ederek bulmacaları çözüyorsunuz. Ayrıca boş ekranda bu cihazı kullandığınızda oyun, gitmeniz gereken yönü de gösteriyor.

Moons of Madness: Lovecraft'ın Kozmik Dehşeti Mars'ta

Bazı bulmacaların oldukça iyi olduğunu belirtmeliyim. Fakat bu bulmacalara ulaşmak için bazen o kadar gereksiz mesafeler kat ediyorsunuz ki, oyun keyifli olmaktan çok sıkıcı hale gelebiliyor. Örneğin, oyunun başlarında kırmızı, sarı ve mavi cihazları bulmanız gerekiyor ve bunların yerlerini de aynı renkli boruları takip ederek keşfediyorsunuz. Ancak bu süreçte o kadar çok yere girip çıkıyor, o kadar fazla dolaşıyorsunuz ki, yaratılmaya çalışılan “bir an önce şu işi halletmeliyim” ve “buralarda tuhaf bir şeyler dönüyor” hissi kayboluyor. Bu tür oyunlarda sevmediğim bir mekanik var; hani kapı açmak için kapı kolunu tutup, fare veya gamepad ile çevirirsiniz ya. Moons of Madness, bu mekaniği bolca kullanıyor. Örneğin, bir araçtan çıkıp Mars yüzeyine inmeniz gerektiğinde, önce çıkış odasında basınç dengeleme düğmesine basmanız, ardından kapıyı çevirerek açmanız gerekiyor. Bu tür mekanikler, ilk seferinde gerçekçilik hissini arttırsa da, takip eden zamanlarda otomatik yapılmasını tercih ederim. Yani kapıyı açmak istediğimde, Newehart önce düğmeye bassın, sonra kapıyı açsın. Ama maalesef, her seferinde bu işlemleri tek tek tekrarlamak zorundayız. Araçla dışarı arasında sıkça gidip gelmeniz gerektiğinde, bu tür angaryalar can sıkıcı hale geliyor.

Ancak oyunun animasyonlarına gösterdiği özen gerçekten takdire şayan. Oksijen tankımızı doldurmak, kafamıza kaskımızı takmak gibi sahnelerde, kendinizi uzayda bir şeyler yapıyor gibi hissettiriyor. Grafikler için de benzer şeyler söyleyebilirim; ortamlar detaylı biçimde modellenmiş ve Mars yüzeyi zaten çok da grafiksel olarak etkileyici bir yer değil. Ancak seslendirmelere geldiğimizde, oyunun büyük bir eksiklik yaşadığını belirtmem gerekir. Seslendirmeler, yaşanan duyguları yeterince yansıtamıyor. Özellikle ana karakterimiz Shane, korku hissini kesinlikle aktaramıyor. Korku oyunlarında ses, atmosferin en önemli parçalarından biri, ama yalnızca seslendirmelerde değil, oyunun müziklerinde de atmosferi gerginleştiren bir tarz göremedim. Bu durum hayal kırıklığı yaratıyor.

Moons of Madness: Lovecraft'ın Kozmik Dehşeti Mars'ta

Sanırım bu tür oyunlardaki en büyük sıkıntı, yapımcıların ne tür bir oyun yapmak istediklerine tam olarak karar verememeleri. Bunu bir de hikayeyi istedikleri gibi aktaramamak ekleyince, sanki havada kalmış bir deneyim yaşamış gibi hissediyorsunuz. Etraftaki belgeleri ve kayıtları okuduğunuzda, Rock Pocket’ın daha derin bir oyun yapmak istediğini fakat bazı nedenlerden dolayı bunu tam olarak başaramadığını hissediyorsunuz. Yaklaşık 6-7 saatlik bir sürede tamamlanabilen bir oyun olduğu için, yan konulara yeterince derinlik katamamışlar; ne Shane’in annesiyle olan ilişkisini tam olarak anlayabiliyorsunuz, ne de insanlığın bilgi uğruna sınırları aştığında neler olabileceğini. Oyunun sonlarının da biraz aceleye geldiğini hissedince, ağzınızda buruk bir tat bırakıyor Moons of Madness.

Moons of Madness: Lovecraft'ın Kozmik Dehşeti Mars'ta

Aslında oyunun ciddi bir potansiyeli var. Eğer Lovecraft temasını seviyorsanız ve bulmaca çözmeye bayılıyorsanız, kısa ama keyifli bir deneyim yaşayabilirsiniz. Ancak korku yanını önceliklendirdiğinizde, bu oyunun beklentileri karşılayamadığını söyleyebilirim. Yani kozmik korku unsurlarına odaklanırsanız, hayal kırıklığına uğrama ihtimaliniz bir hayli yüksek. Moons of Madness, biraz aceleye getirilmiş bir oyun; bunu göz ardı ederseniz, Lovecraft’ın evrenindeki her türlü macerayı yaşama fırsatı sunuyor.

Moons of Madness: Lovecraft'ın Kozmik Dehşeti Mars'ta

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?