Mortal Kombat 11: Köklerine Sadık Yenilikler ve Dövüş Mekanikleri

Mortal Kombat 11: Köklerine Sadık Bir Yenilik

Hepimizin hayatında oyunlara karşı duruşunu değiştiren birkaç oyun vardır. Benim için bu oyunlardan biri, Ultimate Mortal Kombat 3’tür. Zamanla bir oyuna bağlandığınızda, devamının gelmesini heyecanla beklemeniz de kaçınılmazdır. Ancak Mortal Kombat serisinin yıllar içinde yaşadığı ritim kaybını göz ardı etmek pek mümkün değil. Midway Games’in geçmişteki başarısının ardından, Armageddon ve Mortal Kombat vs DC Universe gibi oyunlar maalesef tadımı kaçırdı. Sanırım Ed Boon için de bardağı taşıran damla bu iki oyun oldu. Bu nedenle Mortal Kombat tarihini iki ayrı başlık altında incelemek gerekiyor: Klasik “Midway” serisi ve evrim geçiren “NetherRealm” serisi. Bugün, yeniliklerle dolu olsa da köklerine sadık kalan “NetherRealm” çıkışlı Mortal Kombat 11’e yakından bakacağız.

“Aparkat at, Fatality yap” kadar basit görünen Mortal Kombat evreninin aslında derin ve karmaşık bir hikayesi var. Bu hikaye genellikle göz ardı edilse de, Ed Boon ve NetherRealm ekibi, 2011 yılında ektiği tohumların meyvesini Mortal Kombat 11 ile toplamayı başardı. Hikayeyi daha iyi anlayabilmek için, bahsettiğim 2011 yılına geri dönerek NetherRealm ekibinin elinden çıkan ilk Mortal Kombat oyununu incelememiz şart. Bu oyunla birlikte seriyi sıfırlayan ekip; Liu Kang, Kung Lao ve Jax gibi önemli karakterleri öldürerek tüm topluluğu şok etmeyi başarmıştı. 9. oyunun sonunda Shao Kahn’ı “Kadim Tanrıların” yardımı ile yenen Raiden, dünyayı kurtarmış olsa da, dostlarının çoğunu kaybetmişti. Neye mal oldu? Her şeye.

Serinin en beyaz ve en kötü adamı Quan Chi tarafından “Revenant” olarak geri getirilen karakterlerimiz, Mortal Kombat X’te eski bir kadim tanrı olan Shinnok’un eline geçmesine yardımcı olacaktı. Seriye yeni bir tat katmak isteyen NetherRealm ekibi, bu oyunda Johnny Cage ve Sonya Blade’in kızı Cassie Cage ile Jax’ın kızı Jacqui Briggs’i tanıttı. Bu ikili Mortal Kombat 11’e de doğrudan geçiş yaptı. Shinnok’un yenilmesinin ardından karanlık gücü Jinsei’den temizleyen Raiden, Mortal Kombat 11’deki olayları tetikleyen kişinin ta kendisidir. Önce Liu Kang’ı öldüren Raiden, Shinnok’un madalyonu ve Jinsei’den çektiği kötü güç sayesinde “Dark Raiden”a evrilmiştir. Revenant Liu Kang ve Kitana tarafından sürekli saldırıya uğrayan dünyayı korumaktan yorulan şimşek tanrısı, “en iyi savunma saldırıdır” taktiği ile NetherRealm’de bulunan ana katedrale bir saldırı düzenler. Bu saldırının ardından yıkılan katedral, Ed Boon’un “patronların patronu” adını verdiği Kronika’yı rahatsız eder. Revenant olarak hayatına devam eden Liu Kang ve Kitana, Kronika’nın saflarına geçen ilk isimler olur. “Zamanın kumlarını” (bu terimi daha önce duymuştuk sanki?) kullanarak zamanı geriye saran Kronika, çok sevdiğimiz karakterlerin geri dönüşüne sebep olur. Hikayenin geri kalanının sürprizini bozmamak adına burada duruyorum. Ancak geniş bir açıdan baktığımızda Mortal Kombat 11’in son üç hikayeyi tamamlayıcı bir rol üstlendiğini söylemek gerek. Hikayenin bazı bölümlerinde tutarsızlıklar olsa da genel olarak başarılı ve eğlenceli buldum. Ayrıca, oyunun iki farklı sona sahip olduğunu belirtmeliyim. Ancak bu sonların hiçbiri oyun içerisinde verdiğiniz kararlarla şekillenmiyor, Kronika ile olan savaşınıza göre değişiyor.

Kolu ver de geçeyim

Hikaye moduyla yavaş yavaş ısındığınız dövüş mekanikleri de önemli değişiklikler geçirmiş. Oyunun yavaşladığını düşündüğümde üzülmüştüm; fakat bu yavaşlama, oturaklı bir vuruş hissine ve doyurucu mekaniklere dönüşmüş. Artık attığınız tekmenin ya da yumruğun vurduğunu iliklerinize kadar hissedebiliyorsunuz. Yeni mekaniklerden ilki olan Fatal Blow özelliğinden bahsedelim. 2011 çıkışlı Mortal Kombat ile “X-Ray” adı altında sunulan bu sistem artık mükemmelleştirilmiş ve savaşın gidişatını değiştirebilecek iki parçaya bölünmüş. Bunlardan ilki olan Fatal Blow’u, karakterinizin canı yüzde 30’un altına indiğinde kullanabiliyorsunuz. Rakibinizi epey hırpalayan bu yeni dinamiğin en önemli özelliği ise, tüm dövüş boyunca sadece bir kere kullanabiliyor olmanız. Bu nedenle bu önemli saldırıyı doğru anlarda veya iyi kombolarla kullanmak daha da kritik hale geliyor. Rakibinize savunma anında vurursanız ya da saldırıyı kaçırırsanız, Fatal Blow özelliğinizin boşa gitmediğini de belirtmeliyim. Yaklaşık 10 saniye kadar sonra ufak bir ses efekti, özelliğin tekrar açıldığını bildiriyor. Yüzde 30’un altında kalan canları tek bir Fatal Blow ile alabilmeniz de mümkün; yani karşınızdaki rakibe “Mercy” yapmadan önce birkaç kez daha düşünmek gerekiyor.

Gelelim X-Ray’in ikinci parçası olan Krushing Blow mekaniğine. Mortal Kombat 9 ve 10’da bulunan “yavaş çekimde kemik kırılması” olarak tanımlanabilecek bu mekanik, oyunun en önemli özelliklerinden biri haline gelmiş. Doğru anlarda veya doğru kombolarla yapabileceğiniz bu vuruşlar, rakibinize standart hasarın iki katını verebilmenizi sağlıyor. Örneğin iyi bir kounter ile rakibinize vurduğunuz aparkat; hem rakibin çenesini dağıtıyor, hem de kendisini daha yukarıya fırlatıyor.

Kavga mı edelim uzaylıların içinde?

NetherRealm ve Ed Boon, bu kadar saldırı için harika bir savunma sistemi düşünmüş. Hatırlayacağınız üzere son iki oyunda da yer alan bir güç barı sistemi vardı. Bu sistem de evrimleşerek iki parçaya bölünmüş. Bunlardan ilki dikey olanı savunmaya, ikincisi ise yatay olanı saldırıya yarıyor. Örneğin, rakibiniz sizi yakaladı ve havada hırpalamaya devam ediyor. Artık sinirden oyun kumandasını ısırmak zorunda değilsiniz. Havada bulunduğunuz anlarda bu savunma barınızdan ikisini birden kullanarak havada dönebiliyor ve rakibinizin tam karşısına bakacak şekilde yere inebiliyorsunuz. Breakaway denilen bu sistem, bir nevi combo breaker olarak tanımlanabilir. Ayrıca bulunduğunuz bölgeden yuvarlanarak kaçmanızı sağlayacak “Wake up Roll” adı verilen bir mekaniğimiz de var artık. Özellikle çevrimiçi oyunlarda sizi havada sektiren rakiplerinize karşı artık biraz daha şansınız var. Alttaki saldırı çubuğu ise oyunun yukarıda bahsettiğim “yavaşlıktan” kurtulmasının önünü açmış. Bu çubuklar sayesinde kullanacağınız özel güçlerinizi “Amplify” ederek daha uzun kombolar üretebiliyor, haliyle açık veren rakibinizi pişman edebiliyorsunuz. Özellikle Sonya Blade, Cassie Cage ve Kollector gibi uzun kombolara sahip olan karakterler, saldırılarını güçlendirerek “Allahım neden ben?” dedirtmeyi başarıyor. Kısacası yeni güç çubuğu mekanikleri oldukça iyi şekilde dengelenmiş. Eskiden sık sık X-Ray için bekletilen bu çubuklar artık çok daha önemli hale gelmiş. Bu nedenle kaynaklarınızı dikkatli bir şekilde yönetmeniz gerekiyor.

Finish Him

Fatality’siz Mortal Kombat hayal edilemez. Bu nedenle Ed Boon ve ekibi, eskisinden de vahşi Fatality’ler yaratmış. Bu Fatality’leri yüksek çözünürlükte görmek, zaman zaman gözlerinizi yaşartabiliyor (Kronika’nın bir Fatality’si var ki aman aman). Her karakterin yine farklı farklı Fatality’leri olduğunu hatırlatırım. Ancak bunları açabilmeniz için Krypt’e gitmeniz gerekiyor. Yine 2011 Mortal Kombat ile hayatımıza giren Krypt, öncelerde karakterler için yeni içerikler açabileceğiniz ufak bir alandan ibaretti. Mortal Kombat X’te büyüyen bu alan, şu an başlı başına bir oyuna dönüşmüş durumda. Krypt’in içi o kadar iyi tasarlanmış ki bir süre ne yaptığınızı anlamadan geziniyorsunuz. Gözünüz ufak tefek Easter Egg’lere takılıyor ki, Mortal Kombat serisinin bu konuda oldukça başarılı olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak bu toz pembe dünyanın içerisinde kalp kırıcı bir gerçek var. Ed Boon, oyun içinde Loot Box bulunmayacağını açıklamıştı. Aslında bu iddiasında da haklı; fakat oyun içerisindeki Krypt’teki kutuları açmak için kullanacağınız çeşitli para birimleri mevcut ve bu paralar kolay kolay kazanılmıyor. Örneğin Shao Kahn’ın kutuları için kalp, Soul Vaults için Soul, normal kutular için ise oyun içi paranızı harcamanız gerekiyor.

Johnny Cage Giydirme Oyunu

Injustice serisini oynayanlar, Mortal Kombat 11’deki kişiselleştirme seçeneğinde yabancılık çekmeyeceklerdir. Bu sistem, bazı oyuncuların beğendiği, bazılarının ise nefret ettiği bir uygulama. Ben kendimi ilk grubun içerisinde görüyorum. Bahsettiğim kişiselleştirme “mor ceketli Johnny Cage’den” ibaret değil elbette. Her karakterin hazır varyasyonlarını değiştirebiliyor ya da kendinize has bir varyasyon yaratabiliyorsunuz. Bu da oyunun eğlencesini iki üç kat artırmış durumda. Örneğin, Scorpion ile sık sık oynadığım için, karakterin özelliklerini kendi zevkime göre değiştirdim. Aşağı+Geri+B tuşu ile Kunai’mi sallıyor, Yukarı+Aşağı+Y ile Kunai kombomu tamamlayabiliyorum. Bu kombinasyonu da kendime göre düzenleyebiliyorum. Karakter ekranına girdiğinizde, karakterinize verilen güç puanı kadar özelliği ekleyip çıkarabiliyorsunuz. Farklı kombolar, farklı kozmetikler ile birleştiğinde ortaya son derece eğlenceli bir oyun çıkıyor.

Hatasız Mortal Kombat Olmaz

Peki, oyunun hiç mi hatası yok? Yukarıda da belirttiğim gibi, hatasız bir Mortal Kombat düşünülemez. Kulağa saçma gelse de, ben koşma mekaniğini “dash” mekaniğinden çok daha fazla seviyorum. Mortal Kombat X’te epey alıştığım koşmanın eksikliğini oynarken çok hissettim. Bir diğer problem, NetherRealm’in PC kullanıcılarını pek sevmemesi. Eğer konsolunuz varsa ve Mortal Kombat’ı seviyorsanız, paranıza kıyın ve konsol versiyonunu satın almanızı öneririm. Benim böyle bir imkanım olmadığı için, PC üzerinden Xbox One kolu ile oynuyorum ve 30 FPS kilidi yüzünden sıkıntı yaşıyorum. Bunu çözmek için bir mod mevcut; ama keşke NetherRealm bu sorunu kendisi çözseydi. Nihayetinde ortada bir Mortal Kombat gerçeği var. Her oyunuyla bizi heyecanlandırmayı başaran bu seri, bu sefer oldukça iyi bir yola girmiş ve oyunculara görmeyi umdukları ‘içeriği’ vermiş gibi görünüyor.