Mortal Kombat Filmi: Beklentilerin Altında Kalan Bir Yapım
Mortal Kombat filmi, dövüş sahneleriyle değil, beklenmedik komedi unsurlarıyla sizi güldürecek! Hazır olun, şaşkınlık garantili!
3 saat önce

Dövüş oyunlarına olan aşkımın başlangıcı tam anlamıyla Street Fighter ile oldu. Ama itiraf etmeliyim ki, hayatımda hiçbir zaman iyi bir Street Fighter oyuncusu olamadım. Yani, Blanka dışında pek de ilgimi çeken bir karakter yoktu. Ancak Mortal Kombat ile tanıştığımda, işte o zaman dövüş oyunları dünyasına gerçekten adım attım. Mortal Kombat, diğer oyunlardan çok daha fazla eğlence sundu ve karakterleri ile hikayesi beni derinden etkiledi. Bu nedenle, Mortal Kombat filmleri ve animasyonları için her zaman özel bir heyecan duydum. Yeni Mortal Kombat filmini izlemeye başladığımda, içimde bir umut belirdi ama ne yazık ki bu umut, yeni neslin yaptığı gibi pek de karşılık bulmamış gibi görünüyor.
Sonuçta, yeni oyunların büyük başarısı ve keyfi bir yana, bu filmde eksik olan o kadar çok şey var ki, DLC karakterlerin bile devreye girmesi beni fazla şaşırtmazdı. Mortal Kombat’ın ruhundan oldukça uzaklaşmış bir film izledik. Baş kötüsü bile o kadar donuk bir şekilde karşımızdaydı ki, “Acaba yorgun mu?” diye düşünmeden edemedim. Hikayede çok fazla sürpriz yoktu ama yine de keyif almak için filme bir göz atalım dedim.
Hanzo Dede ve Cole Young’ın Macerası
Filmde ilk yedi dakikada Hanzo Hasashi yani Scorpion’un görünmesi beni oldukça heyecanlandırdı. O yedi dakikanın sonunda ise bir Sub-Zero ile Scorpion dövüşü bekliyordum. Hanzo’nun orijin hikayesini bildiğimiz için o dövüşte neler olacağını tahmin etmek pek zor olmadı. İlk 15 dakikası gerçekten heyecan vericiydi ama sonrasında o heyecan yerini hayal kırıklığına bıraktı. Hanzo’nun ortadan kaybolması ile birlikte, onun yerine yeni bir karakter, Cole Young devreye girdi. Lewis Tan’ın canlandırdığı bu karakter, oyunlardan tanıdığımız biri değil. Aslında, onun büyük büyük büyük dedesi olan Hanzo ile ortak noktaları var ama bu filmde Cole’un bireysel hikayesi ön plana çıkmış.
Cole Young, bir dönemin dövüş şampiyonu olarak lanse ediliyor ama artık 200 dolara kafes dövüşleri yaparak geçimini sağlıyor ve bu dövüşlerde pek de başarılı değil. Bir zamanlar şampiyon olan birinin şimdi böyle olması, dövüş sahneleri beklerken izleyiciyi pek de heyecanlandırmıyor. Jax Briggs ile karşılaştığında ise, Mortal Kombat’a yaklaşacağımızı anlamıştık ama film boyunca bu yaklaşımlar sürekli kısalıyor. Yaklaşık 90 dakika süren film (ve jenerik kısmı da oldukça uzun) her anlamda aceleye gelmiş hissettiriyor. Cole Young’ın kendi dramalarına odaklanırken, Sub-Zero’nun araya girmesi de tempoyu yükseltmiyor, aksine sıradan bir aksiyon filmi olmanın sınırlarını zorluyor.
Güç Arayışı ve Aksiyonun Kayıp Tadı
Süper kahraman filmlerinin sinemaya etkisi gerçekten yadsınamaz. Bu etkileri Mortal Kombat filminde bile görmek mümkün. Oyun serisinde karakterlerin özel hareketlerini bir süper güç gibi gösterip, bu gücün açığa çıkması için konulan gereksiz sahneler, izleyicinin içini sıkmaya devam ediyor. Filmin ortalarına geldiğimizde Mortal Kombat adını birkaç kez duyduk ama “seçilmiş kişilerin” özel güçlerini keşfetmeleri ve yaşadıkları acizlikler, sanki çok duygusal olaylarmış gibi gözümüze sokuluyor. Tüm bunlar olurken bir de Kano’nun iğrençlikleriyle uğraşmak zorunda kalıyoruz. Kano, o kadar mide bulandırıcı bir karakter olmuş ki, filmin her sahnesinde onunla başa çıkmanın bir yolunu arıyoruz.
Earthrealm’in koruyucusu Lord Raiden’ın tuhaf tavırları da filmin ilginç bir hale gelmesine katkı sağlıyor. Yahu, Mortal Kombat gibi bir filmde neden toplu yemek sahnesi olur ki? Omlet yüzünden kavga mı çıkacak? Bu soruları düşünürken, filmin sonunda daha fazla aksiyon görebilir miyiz diye endişelenmeye devam ediyoruz. Ancak Mortal Kombat isminin tüm evrenlerin en iyi savaşçılarıyla birbirlerini yok ettiği bir turnuvadan geldiğini unutuyoruz. Filmde eksik olan şey kesinlikle bu turnuva. Senaryoyu yazan Greg Russo, sanırım oyunları pek fazla oynamamış ki, bu kritik detayı gözden kaçırmış.
Scorpion’un Dönüşü ve Son Savaş
Filmin ilk on beş dakikasından sonra Hanzo’nun geri dönüşünü ve Sub-Zero ile olan son dövüşünü iple çekmeye başladık. Neyse ki Simon McQuoid, bu sahneyi filme eklemeyi başarmış. Ancak, tam anlamıyla bir Scorpion vs Sub-Zero dövüşü izlediğimizi söyleyemem. Ama en azından “GET OVER HERE!” repliğini bir kere duyabilmek, filmdeki en güzel anlardan biriydi. Üstüne bir de Scorpion’un efsanevi fatality’lerinden birisini görmek içimdeki küçük Mortal Kombat oyuncusunu mutlu etti. İlk on beş dakika dışında, film boyunca pek de heyecan verici bir şeyle karşılaşmadık.
Filmin sonunda, turnuvayı beklerken rastgele dövüşlerle karşılaşmak, bizi “acaba ne zaman gerçek dövüş göreceğiz?” diye düşündürüp durdu. Turnuvanın olmaması, filmi izlerken yaşadığımız hayal kırıklığını artırdı. Örneğin, Cole Young’ın içindeki gücü keşfetmesi biraz zaman aldı ama bu güç keşfedildiğinde yapılan dövüş, gerçekten güzeldi. Ancak, filmdeki dövüşlerin bazıları o kadar aceleye gelmişti ki, hiçbir anlam ifade etmedi. Ayrıca, seçilmiş kişi mantığı da filmde iyice abartılmış. Doğum lekesi diye bilinen şeyin elden ele dolaşması, pek de mantıklı gelmedi. Orijinal hikayede bu güçlere sahip kişilerin kimler olduğunu öğrenebilsek, belki daha iyi olurdu.
Sonuç olarak, Mortal Kombat filmi hayal kırıklığı yaratan bir yapım oldu. Ancak, devam filmlerinin yolda olduğunu bildiğimiz için, bu ilk filmi karakterleri ve evreni tanıtma fırsatı olarak görmek de mümkün. Yine de, böylesine büyük bir beklenti yaratmış bir filmden bu kadar az içerikle karşılaşmak gerçekten üzücüydü. Küçük bir isim geçmesi dışında Johnny Cage bile filmde yoktu! Sonuç olarak, 5.5/10 veriyorum. Umarım, gelecekteki filmler daha heyecan verici olur ve Mortal Kombat’ı, hak ettiği gibi kutlayabiliriz.
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?