MotoGP 21 İncelemesi: Simülasyon ve Gerçekçilik Arasındaki Denge
MotoGP 21 incelemesi ile simülasyon ve gerçekçilik arasındaki dengeyi keşfedin. Heyecan verici yarış deneyimlerine dalın!
4 saat önce

2007 yılından bu yana MotoGP oyunlarıyla uğraşan İtalyan geliştirici Milestone, uzun yıllar boyunca geliştirdiği seriyi belirli bir düzene oturtmayı başardıktan sonra, her yeni oyunda küçük ama etkileyici değişikliklerle seriyi geliştirmeye devam ediyor. Bu yılki MotoGP 21 de, öncülünden birçok noktada ayrışmayan ama var olması gereken özellikleri ustalıkla ekleyerek altyapısını daha da güçlendiren bir oyun olarak karşımıza çıkıyor.
Simülasyon Demek Sabır Demek
MotoGP, her yönüyle simülasyon olmaya çalışan bir seri olarak öne çıkıyor. Bu bağlamda, motorunuzu 30 derece sağa yatırdığınızda anında sola dönüş yapmanın mümkün olmadığını anlamak önemlidir; eğer belli bir hızdayken bu tür hareketler yaparsanız, bunun sonuçları oldukça ağır olabilir. Bu nedenle, motorunuza her an hassasiyetle yaklaşmak ve ona gerekli özeni göstermek zorundasınız. “Simülasyon” kelimesi işin içine girdiğinde, kaçınılmaz olarak oyunu öğrenmeniz için belli bir zaman ve sabır ayırmanız gerektiğini de kabul etmelisiniz. Birçok simülasyonda olduğu gibi, MotoGP de oyuncularını yalnız bırakıyor; “Düşenin dostu olmaz, düşmeseydin” dercesine bir yaklaşım sergiliyor. Motorunuzdan sürekli düşmek de bu sürecin bir parçası.
Ancak öğrenme sürecinizi kolaylaştırmak ve yeni oyuncuları kucaklamak amacıyla bu yıl oyuna eklenen Tutorial bölümü, oldukça faydalı bir yenilik olmuş. Yarış çizgisi, uzun tur cezası gibi pek çok önemli unsuru öğrenmenize yardımcı oluyor. Bu özellik, yeni başlayanlar için güzel bir adım. Yine de, tüm asistleri açsanız bile, düşük cc’li motorlardan başlamak çok daha sağlıklı bir yol olacaktır.
Oyunda bu yıl da Moto3 ve Moto2 gibi alt sınıflar mevcut. Üstelik bu sınıfları kariyer modunda da kullanabiliyoruz. Kendi takımımızı oluşturup ya da mevcut takımlardan birine transfer olarak Moto3’ten MotoGP’ye yükselme hikayemizi yaratmak mümkün. Eğer yeterince iyiysek, sezon bitmeden bile basamakları hızla tırmanabiliriz. Tabii ki, kötü performans gösterdiğimizde de aynı durum geçerli. Performansınız motorunuzla doğrudan ilişkili. Sezon içinde fabrikaya yeni çalışanlar alarak, motor ve Ar-Ge bölümünde gelişim kaydedebilmek için fırsatlar yakalayabiliyorsunuz. Bu sistem, Formula 1’deki gibi bir yapı sunuyor. Ancak, F1’dekine göre sunum ve “bir şampiyonada olup bir şeyleri tamamladım” hissiyatı oldukça zayıf. Bu durum, oyunun sınırlı bütçesinin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor.
Bütçe kısıtlaması, bazı alanlarda kendini gösterebiliyor. Örneğin, seslendirme konusunda sadece belli ara sahnelerde, her duruma uyan iki cümle söyleyen bir sunucudan başka bir şey duymuyorsunuz. 8 Dünya Şampiyonu olmuş Marc Márquez’in “Sürücü kendini hazırlıyor” gibi genel bir ifade ile geçiştirilmesi, oyuncuların deneyimini olumsuz etkileyebiliyor. Neyse ki, piste çıktığınızda bütçenin nereye harcandığını anlayabiliyorsunuz; zira hem canlı görseller hem de motor fizikleri sayesinde zamanınızı harcayarak keyifli anlar yaşayabiliyorsunuz. Aracın ağırlığını, kayma durumunu ve zorluk seviyesini çok iyi hissedebiliyorsunuz. Üstelik bu yıl uzun tur cezası da oyuna dahil edilmiş. Ayrıca, pratikte çok iyi çalışmasa da düşen motora koşup tekrar yarışa devam edebilme seçeneği de sunulmuş.
Bu Yol Daha Kestirme
Evet, yapay zeka birçok yarış oyununda olduğu gibi burada da “garip” davranışlar sergiliyor. Ancak MotoGP’de bu davranışlar daha da belirginleşiyor. Frenleme noktaları ve yarış çizgisinden sapmak gibi durumlar, yapay zekanın garip davranışlarının örnekleri arasında. Aşırı bir şikayetim yok ama içeriyi kapatmanıza rağmen size hunharca vurarak geçmeye çalışan ya da aynı virajda ikişer ikişer düşen pilotlarla karşılaşmanız olası. Bu durumu ilk olarak ben dile getirmiş olayım.
En başta belirttiğim gibi, “simülasyon” kelimesi işin içine girdiğinde, bazı unsurların varsayılan olarak gelmesi kaçınılmaz. Bunlardan biri de motor ayarları. Lastiklerden frenlere kadar birçok ince ayar yapabilmeniz mümkün. Üstelik bu yıl fren sıcaklıklarını da oyunun içine dahil etmişler. İsterseniz, Project Cars 2’deki gibi “Arka taraf fazla kayıyor” diyerek işin geri kalanını ekibe bırakabilirsiniz.
Yarış sırasında, Anti-Wheelie, Traction Control ve Güç Modu gibi ayarları hızlı bir şekilde değiştirebilirsiniz. Özellikle benzin yönetimini yapmanız gerektiği için Güç Modunu dikkatli kullanmak oldukça önemli. Güç Modunu Performans’a çektiğinizde, aldığınız verim devasa seviyede artıyor. Bu durum, start-finish düzlüğünde 5 aracı geçmek anlamına gelebilir. Ancak bu ve bazı ayarların sunmuş olduğu organik olmayan avantajlar, gerçeklikten uzak hissettirebiliyor.
Oyunda en “size ait” olan şey, tartışmasız kask, tulum ve motor tasarımı yapabilme imkanıdır. Özellikle kasklarda çok çeşitli ve özgün tasarımlar oluşturmak mümkün. Ayrıca diğer oyuncuların yaptığı tasarımları da kullanabilmek, hem kariyer hem de çevrimiçi yarışlarda sergileyebilmek, deneyimi daha da zenginleştiriyor. Nihayetinde bu seriden başka alternatifimiz bulunmuyor. Neyse ki Milestone, doğru adımlar atmaya devam ediyor ve elimizde oldukça tatmin edici bir MotoGP deneyimi var. Ancak, oyunda fazla içerik bulunmaması ve sunum eksiklikleri gibi kat edilmesi gereken yollar hala mevcut. Darısı gelecek oyunlarının başına.
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?