Netflix’in Masters of the Universe: Revelation İkinci Kısımdaki Nostalji Dolu Macera
He-Man hepsini kurtaracak ama önce bize nostalji daldıracak! Netflix'in Masters of the Universe: Revelation 2. Kısımda gülmek serin!
2 saat önce

Netflix’in Masters of the Universe: Revelation ilk sezonu, biraz yılan hikayesine dönerken, eski MotU hayranlarının nostaljik duygularına hitap etmek için tüm hızla ilerliyor. Bu dizi, bir zamanlar küçük yaşlardaki hayalleri su kenarındaki taşlar gibi çiğneyerek bizi nostaljik yolculuğun en derin köşelerine götürmekte. Yani heyecan dolu, bol müzikli, aksiyon ve belirsizlik dolu bir sezon izlemek istiyorsanız doğru yerdesiniz! Ama dikkat edin, bu yolculukta hafif bir “şaka” uzantısı da var, çünkü olaylar bir yerden sonra “Bunlar neredeyse hipster kahve içiyorlar” kıvamına gelmeye başlayabilir.
Öncelikle, Revelation’ın ilk kısmıyla ilgili olanlara göz atarsak; şiddet, kan, ölüm, yeni tasarımlar ve hatta beklenmedik anlarda karşınıza çıkan tuhaf cinsel imalar ile dolu bir mevsim! Anlayacağınız, neredeyse her sahne “Wow, bunu beklemiyordum!” dedirtiyor. Özellikle bu ikinci kısım, bir şeyler yapmaya çalışsa da, hala şunları sorgulatıyor: “He-Man yine mi bu renk?” Yoksa “Skeletor’un bu kadar psikopat grotesk bir ruhu olması mı gerekti?” O kadar çok aksiyon var ki, izlerken bir anda “Vay be, bu bölüm sonunda He-Man’in evini yeni bir dükkan gibi düzenleyecekler” diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
- Masters of the Universe’un ilk kısmında Bear McCreary’nin müzikleri efsaneydi, ikinci kısımda ise bu müziklerin elinden tutarak bizimle coşmasına izin vermiş. Seslendirme kadrosu da muhteşem: Hani Mark Hamill diye biri var, Joker’i seslendiriyor falan, o kadar yetenekli ki “Bunlar hangi ara sözleşme imzaladı?” dedirtiyor!
- Haa, Teela’nın saçlarıyla biraz barışıp, karakterinin gelişimini izlerken, “Şimdi bu saç rengi nasıl bir Pinterest projesi?” diye sorguladım. Gerçekten mi? Yani saçlarına bir gaye yükleyecekse, onu da izlemek isterdik, değil mi? Ama kaybolmuş ruhlarla dolu bir dünyada bu detayların felsefesini yapmak ne kadar anlamlı ki?
Kafamda sürekli “evil” soruları dönüp duruyor. İlk bölümlerde Teela’ya uyuz olanlar için, şimdi bu karakter kendini geliştirmeye başlamış durumda. Evet, biraz çabuk ama işte, hayatın hızına yetişmek zor. God-Lyn ve Beyaz Orko ile o kadar keyifli sahneler yakalıyoruz ki, He-Man’i özlemişiz ama bir yandan “Onlar daha ilgi çekici!” diyoruz. Birinin evcil hayvanı olmadan kahramanlık yapması üzerine düşündüğümüzde, şu çelişkili karakterlerin içindeki dramayı çözmek için bir kahve molası almayı düşündüm. “Efsane” dediklerimizin ardındaki ruhu zaman zaman kaybetme durumu sanırım bütün hikayelerin ortak noktasıdır. Her şey o kadar hızlı geçiyor ki, “Anaaa Fisto, Panthor geliy…” dedikten hemen sonra bir yanıt bile alamadan olay kapanıyor. Oldu olacak, onlarla en azından 10 dakika sohbet etme fırsatımız kalmadı!
İzlenmeli mi? EVET! Sonuçta, 80’ler ve 90’lar çocukları için bu dizi, nostalji (bazen absürt bir şekilde) çağırıyor. Ve bir MotU hayranı için, Revelation’da en azından birkaç kutu mutluluk bulmaması çok zor. Doğru, birkaç tutarsızlıkla karşılaşabilirsiniz ve bu da eğlencenizi kaçırabilir. Ama gelin, hayat çok kısa! Eski kahramanları sıkı sıkı kucaklayın, anın tadını çıkarın, gaza gelin ve kesinlikle eğlenin. Sonunda, anılarınızın size gülümsetmesini sağlayın, bana güvenin!
Not: Finalde gösterilen Horde logosu Hordak’a, İskeletor’un son hali ise “The New Adventures of He-Man” Skeletor’una selam çakıyor. Yani, “Hayırlısı bakalım.” Bu ne büyük hüsran değil mi? Not 2: Şimdi ne izleyim diyorsanız, Voltron yeniden yapımı olan Efsanevi Koruyucu’nun Netflix’te bulunan ve hatta bulunmayan sezonlarına geçiş yapabilirsiniz. Çok iyi, çok! Editor’s Note: 4/5
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?