Oblivion Remastered: Eski Bir Efsanenin Modern Yüzü
Oblivion Remastered ile eski bir efsane modern grafikler ve yenilikçi oynanış ile geri dönüyor. Keşfedin, maceraya atılın!
2 saat önce
Oyun dünyasında birçok defa deneyimlenmiş olmasına rağmen, hala Skyrim’in sonuna ulaşamayan bir oyuncu olarak, bir gün Oblivion Remastered’ın duyurulmasına fazlasıyla sevindim. Diğer oyuncuların Clair Obscure: Expedition 33 oynarken gülüp eğlenirken, ben de kertenkele karakterin yüz ifadesini merak ederek “Bu adam cidden gülüyor mu?” gibi absürt düşüncelere dalmıştım. Evet, Oblivion oynamamış olmama rağmen, bu oyunun hikâyesinin birçok kısmını tam olarak kavrayamıyordum. Tek bildiğim, İmparator’un öldüğüydü ve videolardan sonra işlerin hiç de iyi gitmediğini anlamıştım. Ancak, bir The Elder Scrolls oyunu için bu durum oldukça olağan; zira birbirinden ilginç olaylara tanıklık etmemiz kesin. Hatta modlar ve çeşitli hatalarla birlikte, oyunun içine kapılıp gitmek oldukça kolay. Ama ben, bu oyunu doğru bir şekilde oynayarak, inceleme yazacağım için hikâyenin tadını çıkarmak istiyordum!

Oblivion’un hikayesi, İmparator Uriel Septim’in suikastçılardan kaçış yolunun tam üstünde, neden olduğumuz hapsedilme ile başlıyor. İmparator, bizi rüyalarında gördüğünü ifade edip, kaderlerimizin bir arada olduğunu söyleyerek bizleri zindanın gizli dehlizlerine yönlendiriyor. Fakat tüm çabalarımıza rağmen, İmparator’un ölmesine engel olamıyoruz. Ölmeden önce bize son bir görev veriyor: “Bu madalyonu al, oğluma ulaştır.” Eğer ki madalyon doğru kişiye ulaşamazsa, Oblivion kapılarından gelecek yaratıklar dünyayı kaosa sürükleyecektir. Ve olaylar, bu noktadan sonra beklenmedik bir şekilde gelişiyor.
Oblivion, ana görevlerin yanı sıra yan hikayeleriyle de dolup taşıyor ancak kabaca baktığımızda pek de ilgi çekici görünmüyor. İlk kez girdiğim zindanda antik elf tılsımları ve nekromansi kitaplarıyla karşılaşırken, o kadar çok uğraş ve hileyle zenginleşen bir mekânda, doğrudan İmparator’un oğluyla ilgilenmek aklımdan geçmiyor. Efendim, ben açık dünya oyunlarının sunduğu özgürlüğün tadını çıkarmak istiyorum. Öte yandan, bu eski oyunu modern grafiklerle oynamak, oldukça ilginç bir deneyim sunuyor. Günümüz teknolojisiyle, ilk kez Oblivion oynamak garip bir his yaratıyor. Görsellerin modern olması, ama etkileşimlerin biraz ilkel kalması, beni bazen güldürüyor. 2025’te hâlâ eski bir oyun oynuyormuşum gibi hissetmek ilginç.

Harita ekranlarıyla ilgili problemlerim bir yana, yükleme ekranlarının aşırı sık oluşu, modern oyunlara alışan biri için can sıkıcı olabiliyor. Hangi oyunu oynarsam oynayayım, bu ekranların beni beklettiği zamanları dikkatle gözlemliyorum. Tekrar tekrar uykuya dalmak zorunda kalmak da zaman kaybı oluşturan başka bir detay. Yine de, Oblivion’un geniş, keşfedilmeyi bekleyen dünyası, sunduğu yan görevler ve zengin içerik, oyuncuları bekliyor. Bu noktada, yeni nesil oyuncuların dikkatini çekmekte zorlanacağına inanıyorum. The Elder Scrolls serisi, sunduğu özgürlükle yıllar boyunca etkisini kaybetmemiş bir oyun olmuş olsa da, eski mekaniklerin alışılmadık yapısıyla yüzleşmek zorunda olan yeni oyuncular oldukça zorlanacak.
Sonuç olarak, Oblivion, The Elder Scrolls hayranları için unutulmaz bir deneyim sunuyor. Ancak, teknik sorunlar ve eski eser bir oyunun zorlukları, yeni oyuncular için engel teşkil edecektir. O kadar çok hikâye, yetenek ve keşfedilecek detay var ki, bu oyun günümüzde bile RYO türünde tatmin edici bir seçenek olarak öne çıkıyor. Bu yüzden Oblivion’a ek puan verme isteği içindeyim, zira sunmuş olduğu dünya ve içerikler hala cazip.






Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?