Orwell’in Hayvan Çiftliği: Oyun İncelemesi
Orwell'in Hayvan Çiftliği'ni keşfedin! Bu oyun incelemesi ile derin temaları, karakterleri ve oynanış dinamiklerini öğrenin.
19 saat önce

Arada site için nasıl içerikler üretebiliriz diye fikir alışverişinde bulunuyoruz. Bu fikirlerden birisi de “Keşke Oyunu Yapılsa” dediğimiz filmler, diziler, kitaplar ile ilgili içerik üretme fikriydi. Konu ilk kez gündeme geldiğinde George Orwell’in 1984 romanından bir oyun yapılsa iyi olabileceğini düşünmüştük. Gerçi benzer temada oyunlar mevcut, ama bu hikayeyi Orwell’in kaleminden çıktığı haliyle görmek de fena olmazdı. Gel zaman git zaman, bizim 1984 fikrimiz olmasa da, Orwell’in başka bir eseri olan Hayvan Çiftliği oyun dünyasında kendisine bir karşılık buldu. Şimdi, bu oyunun detaylarına birlikte göz atalım.
Bütün hayvanlar eşittir…
Oyunumuzun hikayesi, Orwell’in aynı adlı eserindeki olaylarla örtüşen bir anlatı sunuyor. Kitabı okumamış olanlar için hızlıca özetleyeyim. Hikayemiz, İngiltere’de bir çiftlikte geçiyor. Çiftlik sahibi Mr. Jones‘un kendilerine yaklaşımından rahatsız olan hayvanlar isyan eder, çiftçiyi çiftlikten kovalayıp yönetimi ele geçirirler. Sonrasında, hayvanlar tarafından yönetilen bir çiftlikte işlerin nasıl yürüdüğünü takip ederiz. Başlangıçta her şey güllük gülistanlıktır; kendi ürettiklerini kendileri tüketirler ve mutlu mesut yaşamaktadırlar. Ancak zamanla arada fikir ayrılıkları çıkmaya ve çatışmalar doğmaya başlar.
Oyunumuz, hayvanların yaptığı devrimle başlıyor. Sonrasında, hayvanların bu çiftlik yönetimi meselesini nasıl ele alacağına dair kararlarımızı vererek olayların akışını izliyoruz; mevsimler ve yıllar geçip gidiyor. Arada çiftlikten ayrılanlar veya yeni gelenlerle yola devam ediyoruz. Ayrıca, her yıl çiftliği ele geçirmek için şansını yeniden deneyen insanlar var; onlara karşı da çiftliğimizi korumaya çalışıyoruz.
Ama bazı hayvanlar daha eşittir!
Devrim sonrasında hayvan ahalisinin liderliğine soyunan domuzların önderliğinde belirlenen bazı kurallar var. “Animalism” adı verilen bu doktrin, insanların yaşadığı yerlerde yaşanmaması gereken kuralları içeriyor; yataklarında yatılmamalı, masalarında yemek yenilmemeli gibi. Ancak bu kurallar bir süre sonra, bizzat bu lider domuz tayfası tarafından ihlal edilmeye başlanıyor. Fikir ayrılıkları nedeniyle domuzlar arasında bir ihtilaf doğuyor ve içlerinden biri çiftlikten kaçmak zorunda kalıyor. Sonrasında, onun aslında bir ajan olduğu ve insanlarla iş birliği yaptığı, Hayvan Çiftliği’ni yıkmaya çalışan bir hain olduğu iddia edilerek yeni bir düşman profili oluşturulup çiftlik ahalisi hizaya çekilmeye çalışılıyor.
Açıkçası, bu durum dünyanın görmediği şeyler değil; gayet bildik, tanıdık bir hikâyeye ortak oluyoruz bu oyunda. Zaten Orwell, bu hikâyeyi kaleme alırken özellikle Sovyetler Birliği’nden ve sosyalizm fikrinin içine düştüğü durumdan esinlenmişti. Bu yüzden bu benzerlik çok da şaşırtıcı değil. Yıllar boyunca tazeliğini koruması da üzerinde düşünülebilecek önemli bir nokta.
Imre Jele, Macaristan’dan bir geliştirici. Soğuk Savaş döneminde, komünist Macaristan’da dünyaya geldiğini ve yetiştiğini, o dönemlerde de Hayvan Çiftliği’nin favori kitaplarından biri olduğunu (ancak kitabın ülkesinde yasaklı kitaplardan olduğunun farkında olmadığını) belirtiyor. Otoriter bir rejim altında yaşamanın nasıl bir tecrübe olduğunu yansıtan başarılı bir eser olarak gördüğünü ifade ediyor. Berlin Duvarı’nın yıkılması ve komünist yönetimlerin teker teker düşmesi sonrasında, kendisi de oyun geliştirmeye başlamış ve İngiltere’ye taşınmış. Bu hikaye onun için o yıllardan gelen bir hayal, biraz da kendi tecrübesinin yansıması diyebiliriz. Bu yönüyle de küçük ama kıymetli bir oyun var karşımızda.
Tercih ettiklerimiz ve etmediklerimiz…
Aslında Imre Jele ve şirketi beraber kurduğu arkadaşı Andy Payne, Reigns benzeri bir oyun yapmak niyetindelermiş. Bu nedenle de Reigns serisinin geliştiricisi Neiral ile irtibat kurup bir işbirliğine gitmişler. Ama günün sonunda, temel mantığı aynı olsa da, görünüm ve arayüz açısından biraz daha farklı bir oyun çıkmış karşımıza. Temelde mantık aynı dedim; şöyle ki, bize alternatifler sunuluyor, içlerinden birisini seçiyor ve sonraki adıma geçiyoruz. Ama Reigns’ta kartlar üzerinden sunulan tercihler yerine, çiftliğin çeşitli köşelerinde karşımıza çıkan seçenekler var. Üretime devam mı edelim, ara mı verelim, askerlerimiz çiftliği mi turlasın yoksa şarkılar söylenip eğlenelim mi gibi tercihleri, ekranda bu fikri savunan hayvanı seçerek yapıyoruz. Sonrasında, onun ağzından buna uygun cümleler işitip diğer hayvanlardan da buna ilişkin karşılıklar alıyoruz.
Ana amacımız çiftliği ayakta tutmak ve hayvanları hayatta bırakmak. Dolayısıyla, bir yandan tamirat tadilat işleri, bir yandan üretim ile uğraşıyor, öte yandan hayvanların fazla yorulmaması, bitkin düşmemesi, aç kalıp ölmemesi gibi noktaları dikkate alarak ilerlemeye çalışıyoruz. Genel hatlarıyla, Reigns serisini sevenler bu oyunu da sevecektir. Ayrıca, geçtiğimiz aylarda incelemesini paylaştığımız Over the Alps ile de benzer bir oyun olduğunu söyleyebilirim. Ancak bu noktada Animal Farm’ın bazı eksikliklerinden de bahsetmem gerekiyor.
İlk olarak, envanter kullanımı ve arayüzde sunulmayan verileri saymak gerekiyor. Bir tercih yaptık, üretimimiz arttı, ama örneğin atları çok yormuş olduk. Üretim miktarı ne kadar oldu, stokta hayvanları beslemek için ne kadar yem var, atlarımızın bitkinlik düzeyi nedir; bunları göreceğimiz bir yer yok. Belki elimizde böyle veriler olsaydı, sonraki tercihlerimizde buna uygun değişiklikler yapabilirdik.
Oyun için yazılabilecek ikinci bir eleştiri, tekrara düşülmesi. Belirli dönemlerde karşınıza çıkan tercihler ve bunların sonuçları hep aynı oluyor. Bir noktadan sonra bu, çiftliğinizin geleceğini şekillendirme hissiyatınızı sekteye uğratıyor. Küçük bütçeli ve teknik açıdan da mütevazı bir oyun olunca, bu yönden eleştirilecek çok da bir noktayla karşılaşmıyoruz. Sistemim bu oyunu kaldırır mı, oyun çöküp durur mu gibi dertleriniz olmuyor. Çizimler hoş, oyun görsel yönden kendinden ne beklenirse onu sunuyor. Seslendirmeler de başarılı; Assassin’s Creed: Origins’ten Abubakar Salim ve yönetmen Kate Saxon ile çalışılmış, ortaya da güzel bir iş çıkmış.
Ufak ufak toparlayayım artık. Ele aldığı temayı başarılı bir şekilde işleyen, küçük ölçekli ama esasında epey büyük konular üzerine eğilen, kısa kalsa da ve ufak tefek kusurlarla gelse de tavsiye edebileceğim bir oyun olmuş Orwell’s Animal Farm. Boş vaktinizde bir şans verin, bakalım Hayvan Çiftliği’ni siz kaç yıl boyunca ayakta tutabileceksiniz 🙂
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?