Oyun Dünyasında Taciz Kültürü: Activision Blizzard Krizi ve Üç Büyüklerden Tepkiler

Geçen hafta, oyun dünyasının dev çarklarının döndüğü sahnelerde oldukça ilginç ve bir o kadar da eğlenceli olaylar yaşandı. PlayStation’ın patronu Jim Ryan ve Xbox’ın patronu Phil Spencer, çalışanlarına gönderdikleri mesajlarla, Activision’ın, özellikle de başındaki Bobby Kotick’in etrafında dönen olumsuz süreçleri kınadılar. İkili, Activision’ın ayrımcılık ve taciz kültürünü durdurmak konusunda yeterli çaba göstermediğini belirtirken, Spencer “bu tarz davranışların sektörümüzde yeri yok” diyerek, Hogwarts Cadılık Okulu’nun müdürü gibi bir hava ile Microsoft’un Activision Blizzard ile olan ilişkisini gözden geçirdiğini açıklamıştı. Hemen akabinde merakla beklenen, Nintendo cephesinden de sesler yükselmeye başladı.

Nintendo of America’nın patronu Doug Bowser ise, adeta bir kahraman edasıyla çalışanlarına gönderdiği e-mailde Activision Blizzard’daki son skandaldan duyduğu derin hayal kırıklığını ifade etti. Hani derler ya, “Kötü bir şakaya malzeme olma.” İşte Bowser, “Ben de sizler gibi Activision Blizzard’daki son gelişmeleri ve firma içindeki cinsel taciz ve toksisite haberlerini takip ediyorum. Bunların tümünü de rahatsız edici ve üzücü buluyorum. Bunlar hem benim değerlerime, hem de Nintendo’nun inandığı şeylere, değerlerine ve politikalarına tamamen zıt.” dedi. Aslında, birkaç ironik cümle ile pek çok kişinin içini ferahlatmış oldu, ama bir yandan da bu tür haberlerin içinde hiç yer olmaması gerektiğini savundu.

Üç büyük oyun firması, yani PlayStation, Xbox ve Nintendo, bu tarz bildirimlerle adeta sektördeki taciz kültürünü sona erdirmek için dev bir kalkan oluşturmaya çalıştıklarını düşünüyorlar. Açıkça göze çarpan bu çabalar, Activision Blizzard yönetim kurulunun Bobby Kotick’in arkasında durmasını daha da zorlaştırıyor. Kotick, son olarak “tüm sorunları bir an önce çözemezsem ayrılırım” şakası ile sorunun büyümesini dört gözle bekleyen hayranları ve sektördeki diğer oyuncular için komik bir geri dönüş yapmış oldu. Bir bakıma, “Ya beni işten atarlar ya da ben gideceğim” demek istemiş, ama bu durumun gülme komediyi de beraberinde getirdiğini belirtmekte fayda var.

Sonuçta, bu durumdan mızmızlanan sadece oyuncular değil, aynı zamanda dikkatli gözler, sosyal medya kullanıcıları ve hatta meraklı diplomatlar da. Gözler GitHub’da olan yazılımlardan, animasyon projelerine kadar herkesin üzerinde bir baskı oluşturmasının eşiğinde. Acaba Kotick, tüm bu skandallardan sonra “Kendimi geliştirmeyi çok istemiştim ama bu oyun ne kadar ciddi!” diye haykıracak mı? Ya da belki de bir gün “Bobby Kotick: Oyunların Kralı” adında bir oyun çıkar, hani o kötü durumda kalmış ve sonrasında tüm sektörü toparlamak için mücadele eden bir karakterle. Tam bir içerde bi dışarıda hikayesi! Ama sonuçta, oyun dünyasında böyle bir durum olmaması gereken bir noktaya geliyor. Kim bilir, belki birkaç ay sonra “taciz edilecek en kötü iş modeli nedir?” adlı bir belgesel bile izleriz. Şaka bir yana, oyuncuların ışığını söndürmeye kalkan herkesin oyun sektöründe yeri yok!