Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

4 dakika okunma süresi

12

Oyun Geliştiriciliği: Parlak Bir Hayal mi, Yoksa Karanlık Bir Kabus mu?

Oyun geliştiriciliği, kahve bağımlılığı ve kod karmaşasıyla dolu bir dünya! Parlak bir hayal mi, yoksa kabus mu? Gel, birlikte keşfedelim!

admin

1 ay önce

Oyun Geliştiriciliği: Parlak Bir Hayal mi, Yoksa Karanlık Bir Kabus mu?

Oyun geliştiriciliği, çoğu oyuncunun hayalini süsleyen, yıldızlarla dolu bir meslek. Kim istemez ki, sabah kahvesini alıp, bilgisayarının başında yeni bir oyun dünyası yaratmayı? Ancak, Brendan 'PlayerUnknown' Greene ve Rami Ismail gibi isimlerin deneyimlerine baktığımızda, bu mesleğin sadece ıslak gözyaşları ve kahramanlık hikayeleri içermediğini görüyoruz. İspanya'daki Gamelab konferansında yaşananlar, bu mesleğin karanlık tarafını gözler önüne seriyor.

Greene, PUBG ile ilgili yaşadığı sıkıntıları ve aldığı tehditleri anlatırken, “İnsanlar fikirlerini söylemeyi seviyor. Kızımın tecavüze uğramasını dileyenler de oldu” diyor. Evet, evet! Bu dünyada bazı insanlar, bir oyun tasarımcısının hayatını mahvetmekte adeta bir sanatçı. Hani derler ya, “eleştirmen olmak kolaydır, sanatçı olmak zordur.” İşte bu insanlar, eleştirilerinin ardına gizlenerek, sanatı değil, nefretlerini ortaya koyuyorlar. Klavye delikanlıları, bir tıkla sanal dünyada kahraman olup, gerçek hayatta koca bir sıfır olabiliyor!

Greene'in bir diğer sözü ise, “Bana gösterilen nefret tepkileri inanılmaz. Bunları görmezden gelmek zorundayım” şeklinde. Haydi, gelin bunu bir düşünelim: Geliştiriciler, sabahları yeni bir oyun üzerinde çalışırken, akşamları ise kendilerine gelen nefret dolu mesajları okumak zorunda kalıyorlar. Yani, bir nevi sabah kahvaltısı yerine, akşam yemeği olarak nefret yemeyi tercih ediyorlar. Geliştiricinin sabahı, “Efsane bir oyun yapalım!” ile başlarken, akşamı ise “Bu boktan oyunu neden yaptın?” mesajlarıyla son buluyor.

Rami Ismail'in yaşadığı bir başka tehlike ise, anonim bir kişinin evinin kapısının fotoğrafını göndermesi. Bu durumda, “Nerede yaşadığını biliyorum” mesajı atıldığında, insanın aklına gelmesi gereken ilk şey, “Yahu, bu fotoğrafa bir filtre ekleyip Instagram'da paylaşsaydın daha iyi olurdu!” olmalı. Sonuçta, tehdit ediyorsun ama biraz estetik anlayışına sahip ol, değil mi?

Geliştiricilerin Zorlu Hayatı

Bu toksik davranışların geliştiricilerin cesaretini kırdığı bir gerçek. Greene, “Erangel'i yeniden tasarlarken harita sızdırılmıştı” diyor. Harita sızdırılmış, insanlar çılgına dönmüş ve “Erangel'i mahvettiniz!” diye bağırmaya başlamışlar. Yani, bir tasarımcı düşünün; tüm gününü o harita üzerinde geçirmiş, akşamları da “ne kadar harika bir şey yaptım!” diye düşünmüş, ertesi gün ise bir anda internetin gazabına uğruyor.

  • Oyun Geliştiricileri İçin Bir Gün:
  • Saat 09:00 – Yeni bir oyun fikriyle uyanmak.
  • Saat 13:00 – Kahve molası ve harika bir tasarım yapmak için çabalamak.
  • Saat 17:00 – “Bu harita süper olacak!” demek.
  • Saat 21:00 – “Neden bu kadar nefret ediliyor?!” diye sormak.

Bu noktada, geliştiricilerin ruh halleri tam anlamıyla bir roller coaster gibi. Bir gün “Ben bir oyun tanrısıyım!” derken, ertesi gün “Acaba bu oyunu çöpe mi atalım?” diye düşünüyorlar. Sanki bir yandan oyun yapıyorlar, diğer yandan sosyal medya savaşları veriyorlar. Ah, bu sanal dünya ne garip bir yer!

Sonuç olarak, oyun geliştiriciliği, sadece oyun yapmak değil; aynı zamanda sabır, azim ve bir miktar mizah gerektiriyor. Belki de bu yüzden, oyun geliştiricileri birer kahraman değil, birer süper kahraman olmayı hak ediyorlar. Çünkü, klavye arkasındaki o delikanlıların bileceği şey, “Herkes eleştirebilir ama gerçek sanatçılar, bu eleştirilerin üstesinden gelmeyi de bilir!”

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?