Birkaç hafta önce Azerbaycan’daydım ve bu seyahatın neden bu kadar ilginç olduğunu merak ediyor olabilirsiniz. Her şey, iki ay kadar önce izlediğim Airthings Masters turnuvasının finalinde Teymur Recebov ile Levon Aronian arasındaki heyecan dolu mücadelenin ardından gelişti. Bu finalin kazananı Recebov’un memleketine gitmek, benim için hoş bir tesadüf oldu. 2018 yılında Gürcistan’da düzenlenen şampiyonada Azerbaycan’dan bir diğer satranç ustası Şahriyar Mamedyarov’un da Levon Aronian karşısında benzer bir zafer kazanarak şampiyonluğa uzandığını hatırlıyorsunuzdur. Yani, satrançta şampiyonlar yetiştiren bir memlekete gitmiş oldum ve bu durumun kaynağı hakkında bir miktar fikir edinme fırsatı buldum.

Azerbaycan’da, ilkokula başlandığı andan lise bitene kadar satranç dersleri veriliyor. Bu eğitim sisteminin meyvelerini de fazlasıyla topluyorlar; şu anda satranç büyük ustaları listesinin ilk 10 sırasında iki isimle (Mamedyarov ve Recebov) temsil ediliyorlar. Peki, ülkemizde durum ne diye soracak olursanız, bu noktadan oldukça uzaktayız. Son yıllarda satranca ilgi bir miktar artmış olsa da, şampiyonlar çıkarmak için daha uzun bir süre bekleyecek gibiyiz.

Şimdi bu kadar uzun bir girişi yapmamın nedenine geçebilirim. Pawn of the Dead, ülkemizden çıkan özgün bir satranç oyunu. Ne derece başarılı olur bilemem ama, ülkemizde satrancı sevdirmek için atılmış adımlardan biri olarak yorumlanabilir. Bu yönüyle de bir şansı hak ediyor. Sonda söyleyeceklerimi başta belirttiğime ve epey uzun bir girizgah yaptığım için artık oyuna geçebiliriz.

Zombi Filler mi Dediniz?

Bugüne kadar karşımıza çıkan farklı satranç oyunları oldukça çeşitlilik gösteriyor. Klasik oyunlardan sanal gerçekliğe, bilim kurgudan fantastik kurguya, puzzle temalı oyunlardan sudoku temalı olanlara kadar birçok alternatif mevcut. Hemen herkes için bir seçenek bulunuyor. İşte, Pawn of the Dead de satranç oyunlarına kendince farklı bir dokunuş yapmaya çalışan bir oyun olarak karşımıza çıkıyor.

Bu oyunla tanışıklığımız 2018 yılına kadar gidiyor; o zamanlar erken erişim versiyonunu denemiş ve bir potansiyeli olduğunu belirtmiştim. Şimdi, bu potansiyeli nasıl kullandığına bakabileceğimiz bir noktaya gelmiş bulunuyoruz.

Temelde “battle chess” kategorisinde yer alan Pawn of the Dead, isminin çağrıştırdığı üzere ölüleri veya zombileri işin içine katıyor. Oyunun en temel mekaniği de bu aslında. Oyun tahtasında biz beyaz krallık olarak yerimizi alırken, kara kral ölüler ordusuyla üzerimize saldırıyor. Aradaki en temel fark, biz siyahları öldürürken, siyahların bizim askerlerimizi öldürmek yerine onları dönüştürmesi, yani ölüler ordusuna katması. Bu durumda, bizim işimizi biraz daha zorlaştırıyor, düşman sayısını artırıyorlar. Haliyle, sadece düşmanı nasıl alt edeceğinizi değil, aynı zamanda askerlerinizi dönüşmekten nasıl koruyabileceğinizi göz önünde bulundurmanız gerekiyor.

Oyunun eğitsel modu, temel olarak bu mekaniği ve satrançta taşların nasıl hareket ettiğini öğreten kısımdır. Bunun haricinde bir senaryo modu ve klasik satranç modu da bulunuyor. Ayrıca, dilerseniz rasgele bölümler oluşturabiliyorsunuz.

Senaryo modunda, oyuna temasını veren hikâyeyi öğreniyoruz. Beyaz Krallık’ta her şey huzur içindeyken, bir anda yürüyen ölülerin saldırısı başlıyor. Bu işin arkasında Siyah Kral’ın olduğunu anlamamız uzun sürmüyor. Siyah Kral’ın kim olduğu ve Beyaz Kral ile meselesi, her bir mücadele öncesinde paylaşılan cümlelerle aktarılıyor. Toplamda 4 bölüm ve her bölümde 16 mücadele yer alıyor. Bu oyunlardan bazıları 1-2 dakika, bazıları 3-5 dakika, bazılarıysa 10-15 dakika sürebiliyor. Tabii ki, bu süreler seçtiğiniz zorluk düzeyiyle de değişkenlik gösterebiliyor. Klasik satranç modu da adından anlaşıldığı üzere, normal satranç maçları yapabileceğiniz kısım.

Toparlarsak; Pawn of the Dead, öyle ahım şahım grafikler veya derin bir hikâye sunmuyor. Seslendirme ve müzikler açısından da pek güçlü sayılmaz, ama kendince farklı bir dokunuşla piyasadaki satranç oyunları arasında yerini almış durumda. Fiyatı da makul düzeyde; dolayısıyla kütüphanenizde bir satranç oyununa yer vermek isterseniz, değerlendirilebilecek alternatiflerden biri olarak öne çıkıyor.