Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

10 dakika okunma süresi

6

Persona 3 Reload: Yeniden Yapımın Sıcak Geri Dönüşü ve Duygusal Derinliği

Persona 3 Reload, ikonik oyunun yeniden yapımında duygusal derinliği ve heyecan verici yeni özellikleriyle oyuncuları yeniden buluşturuyor.

admin

6 saat önce

Persona 3 Reload: Yeniden Yapımın Sıcak Geri Dönüşü ve Duygusal Derinliği

Bu incelemeyi okuyanların çoğu için hayatlarında oyunlara bakış açısını değiştiren oyunlar olmuş olabilir. “Oyunlar ne kadar farklı deneyimler sunabiliyor?” diye düşündüğünüz ya da oynarken hissettiğiniz duygular nedeniyle ekrana dalıp gittiğiniz, içinde bir boşluk hissiyle “Peki şimdi ne olacak?” dediğiniz bir oyun mutlaka vardır. Benim için de böyle üç oyun var. İlk olarak, Metal Gear Solid 3, 2000’lerin ortasında bir PS2 sahibi gençken bana kelimelerle oyun oynamayı öğreten ve “film gibi bir deneyim” yaşatan oyundu. Daha sonra 2019’da Lost Odyssey oynarken ve deneyimlediğim duygularla uzun bir süre huzur bulamamıştım. Bu ikisinin ortasında ise 2016’nın başında deneyimlediğim, JRYO bağımlılığımın tetikleyeni olan Persona 3 Portable var. Bu oyunun benim için yeri çok ayrı. Oynadığım dönemin en yalnız ve huzursuz dönemlerimden biriydi; taşındığım evde internet yoktu ve etrafımda arkadaş yoktu. Bu sebeplerle PSP’me Persona 3 Portable’ı halka açık bir Wi-Fi’dan indirirken buldum ve hemen oyunun derinliklerine daldım. 80 saatlik bir maceranın ardından “Memories of You” çalmaya başladığında ekranın içine bakarken, içimde hem bir tatmin, hem de bir boşluk hissettim. Bu oyun kesinlikle deneyimlediğim en iyisiydi ve daha fazlasına ihtiyacım vardı. Böylece kendimi Persona ve JRYO çukurunda buldum. Kesinlikle söyleyebilirim ki, Persona 3 Reload bu oyunun en mükemmel versiyonu. Ancak Reload’u Persona 3’ün en iyi versiyonu yapan özellikleri nelerdir? Bunu kısaca açıklamaya çalışayım.

Persona 3 Reload: Yeniden Yapımın Sıcak Geri Dönüşü ve Duygusal Derinliği

*DERİN NEFES, DERİN NEFES*

En basitinden başlamak gerekirse, oyun gerçekten göz alıcı bir görünüme sahip. Persona 3 FES ve Persona 3 Portable gibi eski oyunları oynayan pek çok kişi, Metal Gear Solid 3’ün neden bu kadar etkileyici olduğunu çözümleyemediği için çoğu kez Persona 4 veya Persona 5’e yöneldi. Bu durum ise bir Persona 3 hayranı olarak beni oldukça üzüyor. Ancak şimdi menü tasarımlarından karakter modellerine kadar, Persona 5’in sunduğu görsel şölen bu yeniden yapımda da devam ediyor. Oyun grafikleri, yıllar sonra “Hadi bir Persona 3 oynayayım” dediğimde dönüp oynamaya değer bir versiyon olmasını sağlıyor.

Ek olarak, PS2 döneminden kalma birçok eski oyun tasarımı tercihinin yerini daha modern bir yaklaşımın almış olması, oldukça tatmin edici bir değişiklik. Gerçi Persona 3, benim favorilerimden biri olmasına rağmen, Persona 4 ve Persona 5 de oyuncu deneyimi ve oyun tasarımı açısından önemli gelişmeler gösterdi. Bu da, Persona 3’ün seriye önemli katkılardan bulunduğu gerçeğine bağlı. Reload’da, 4 ve 5’in getirdiği birçok yeniliği görmek oldukça doğal. Bunların başında, benim için “Bağlantılı Bölümler” geliyor. Oyunun belirli bölümlerinde ortaya çıkan bu Bağlantılı Bölümler, SEES ekibindeki diğer karakterlerle olan bağlarımızı güçlendirmenin yanı sıra, oyunda karşımıza çıkacak diğer karakterlerle de daha derin bağlantılar kurmamızı sağlıyor. Ayrıca, bağ kurduğunuz karakterin yetenek puanlarını artırma gibi bir avantajı da var. Ancak, bu Bağlantılı Bölümler’i sevmemin en büyük nedeni, Persona 3’ün eksikliklerinden biri olan erkek karakterlerin sosyal bağ olanağına sahip olmaması sorununu kapatmasıdır. Junpei ve Akihito’nun yalnızca hikaye gereksinimlerine göre gelişim gösteriyor olması, sonraki Persona oyunlarını oynadıktan sonra benim için hayal kırıklığına neden olmuştu.

Persona 3 Reload: Yeniden Yapımın Sıcak Geri Dönüşü ve Duygusal Derinliği

Yalnızca karakter derinliğini artıran yeni Bağlantılı Bölümler değil; Reload ile birlikte, UMDİB ekibiyle gerçekleştirebileceğiniz birçok yeni etkinlik de eklendi. Sınav dönemi öncesinde ekipçe ders çalışmak, çatıya çıkıp bir arkadaşla sebze veya meyve yetiştirmek ya da yurdun mutfağında yemek yapmak gibi aktivitelerde geçen sohbetler, Persona 4 ve 5’ten gelenler için “Karakterler dünyayı kurtarmak için bir araya gelmiş” hissini ortadan kaldırıp, gerçek bir arkadaşlık dinamizmi sunuyor. Ayrıca, bu karakterlerin yeni seslendirme ekibi de bu hava yayma konusunda oldukça başarılı. Pek çok kişi, seslendirme kadrosunun değişimini eleştirse de bence yeni ekip gerçekten etkileyici bir performans sergilemiş. Onların arasındaki kimya harika, zaten sosyal medya üzerinden takip ettiğim kadarıyla gerçek hayatta da uyumlarının güçlü olduğunu görmekten şüphem yok.

Karakterlerden ve seslendirmeden bahsedince, Sosyal Bağlardan (Social Link) bahsetmemek olmaz. Artık tüm Sosyal Bağ sahnelerinin tamamı seslendirilmiş durumda ve hepsi ana seslendirme ekibi kadar başarılı. Ayrıca beni Persona 3 oynarken sinirlendiren bir durum da, bu yeni versiyonda Sosyal Bağlarınızı en üst seviyeye çıkardığınızda tüm kız arkadaşlık ilişkileri zorunlu hale gelmiyor. Ben Fuuka ile sadık bir ilişki yaşamak istemiyorum kardeşim, neden zorla aldatılıyorum ki! Oyunun “Sosyal Hayat Simülasyonu” özelliğine değinmeden geçemem. Her ne kadar bazı bölümlerde oyunun yazım tarzı ve olayları 2000’lerde kalmış olsa da, benim açımdan Persona 3’ü diğer JRYO’ların önüne koyan ve yeniden yapımda da korunan şey hâlâ var: Oyunun duygusal derinliği ve içtenliği. Sosyal Bağlar ve ana senaryodan karakterler, olaylar, günün sonunda oyunun temaları olan “Amacını bulma”, “Seçimlerini ve sorumlulukları kabul etme” ve “Kayıplarla yaşama” ya dair temalarla sizi bağlamakta. Çocuklarını kaybetmiş yaşlı bir çift, ebeveyn sorunlarını kendine dert edinen bir kız, Fransa’dan Japonya’ya gelmiş bir öğrenci ya da sosyalleşme sorunları yaşayan bir liseli kız… Hepsi bir noktada sizi etkileyebilir, bir şeyler hissetmenizi sağlayabilir. Oyunun senaryosundaki diyalogların ise duyguları pekiştirdiğini söylemek bile gereksiz. Seslendirme ekibi ve yazım, bu duyguları oldukça etkileyici bir biçimde yaşatıyor. Persona 3 Portable’ı deneyimlemiş biri olarak, yaşadığım olaylarla benzer hikayelerle karşılaşmış ve yaşam kaygısıyla mücadele eden biri olarak, bu oyunun benim için ayrılmaz bir parça haline gelmesinin en büyük nedeni de bu. Bazı konular ağır olsa da, Persona 3 bana diğer Persona oyunlarından ve neredeyse tüm oyunlardan daha içten ve sıcak bir deneyim sundu.

Persona 3 Reload: Yeniden Yapımın Sıcak Geri Dönüşü ve Duygusal Derinliği

TARTAR SOSU: RELOAD

Persona 3’ü oynayan birçok kişi, oyunun acımasız zindan kısmı olan Tartarus’dan dert yanar. Bilhassa oyunun hikayesinde önemli bir yer kapladığından dolayı Tartarus, hala oyunun parçası. Ancak endişelenmeyin, geliştirici ekip Reload’da bu zindan deneyimini geliştirmek için çok çaba sarf etti ve ortaya daha keyifli bir dungeon crawler çıkmış. Orijinal Persona 3’teki sıkıcılık burada yok. Her kat, görsel açıdan fazlasıyla etkileyici; savaştığınız düşmanlar, özellikle aralardaki mini bosslar zayıf olduğunda gerçekten kafanızı kullanmaya zorlayarak oyun mekaniklerini etkin bir şekilde kullanmanızı sağlıyor. Oynanış, genel olarak iyileşmiş ve Persona 3’ten bu yana öğrendiklerini Reload’a taşımışlar. Persona 5’teki “Baton Pass” mekanizması Reload’a da gelmişken, “Teürji Saldırısı” adı altında yeni bir mekanik de eklenmiş.

Genel anlamda Persona 5’ten bu yana gördüğümüz o “stilistik tasarım” da Reload’da kendini belli ediyor: Topyekûn Saldırılar daha dikkat çekici, karakterlerin silahlarıyla uyguladığınız saldırılar çeşitli hale gelmiş, kritik hasar alıp almayacağınızı animasyonlardan anlayabiliyorsunuz. Çoğu insanın sıra tabanlı oyunları sıkıcı bulup Persona 5’i eğlenceli bulmasının sebeplerinin hepsi Reload’da mevcut.

Persona 3 Reload: Yeniden Yapımın Sıcak Geri Dönüşü ve Duygusal Derinliği

Bir de belirtmemde fayda var ki, Tartarus’ta gezinmenin zorluğu eski gibi değil. Sosyal Bağlarınızı ilerleterek Elizabeth’ten ödül alabilir veya Tartarus’un girişindeki saatten ya da zindanın içindeki saatlerden takımınızın sağlık ve ruh puanlarını tamamen doldurabilirsiniz. Partideki karakterlerin yorulması gibi mekanikler kaldırıldığı için, tıpkı Persona 5’te olduğu gibi, sosyal bağlarınızı ve yeteneklerinizi geliştirmek için hiç beklemeden hemen başlayabilirsiniz. Ayrıca Shuffle Time da mevcut ancak artık kartları rastgele değil, istediğiniz gibi seçerek yeni Personalarınızı elde ediyorsunuz.

MEMENTO MORI

Persona 3: Dancing in Moonlight’ı oynadıktan sonra “Atlus, Persona 3’ün remake’ini yapmalı!” diyordum. Çünkü en sevdiğim oyunun karakterlerini bu kadar canlı görmek beni oldukça etkiliyordu. Persona 3 Reload’u ilk açtığımda Iwatodai İstasyonu’nu Karanlık Saat’te bu harika grafiklerle görmek, anlatılamayacak bir deneyimdi. İlk 10 dakikamı etrafta dolaşarak ve yurda gitmeyi reddederek geçirdim. Dilimeten yeni ve canlı görsellik “oyunun karanlık teması kayboluyor” endişesine kapılmayın; gerektiği yerlerde karanlık ve kasveti hala koruyor. Özellikle sonraki oyunlara göre daha karamsar ve ağır temaları, bu yeni görsellerle de çok iyi taşıyor.

Persona 3 Reload: Yeniden Yapımın Sıcak Geri Dönüşü ve Duygusal Derinliği

Oyunun yenilenmiş ve remixlenmiş müzikleri de oldukça güzel. Atlus’un müziklerini beğenmek, “gökyüzü mavi” demekle özdeş hale geldi ama yine de belirtmekte fayda var! Vokaller eski şarkılarda bazen hoş olmasa da, yeni şarkılar oldukça kaliteli. Özellikle geceleri Paulownia AVM’sinde çalan, Lotus Juice’un sürüklediği müzik gerçekten kaliteli. Ayrıca inceleme boyunca oyundaki terimlerin çoğunu Türkçe olarak kullandım; zira geçen yazda sızan bilgilere göre Persona 3 Reload, ilk Türkçe Atlus oyunu! Türkçe çevirisi de fena değil. Çoğu yanlış çeviri yok, ancak bazı terimlerin bağlama uymadığını söyleyebilirim. İnceleme süresinde tüm Sosyal Bağları tamamlayıp kontrol etme fırsatım olmasa da, herkesin ileri geri giden ifadelerini rahatlıkla anlayabiliyordum. Bazı yerlerde etkileyici iyi çeviriler varken, diğer bazı yerlerde bağlamdan kopuk hale gelmesi üzücü. Eğer İngilizceniz varsa, İngilizce oynamanız daha iyi ama Türkçe çevirisi de sizi oyundan koparacak kadar kötü değil.

Sonuç olarak, Persona 3 Reload olabilecek en iyi yeniden yapımlardan biri haline gelmiştir. Yayınlanana kadar gerilim içindeydim, Atlus acaba bu sefer doğru bir şey yapabilecek mi diye düşündüm ama… Haksız çıkmak beni hiç bu kadar mutlu etmemişti. Atlus, hem Persona 3’ün ruhunu korumuş, hem de görsel ve oyuncu deneyimi geliştirmeleriyle günümüze başarılı bir şekilde taşımayı başarmış. Reload’un başlangıcında Persona 3 Portable’a ilk başladığım günde hissettiğim duygularla, oyunun sonunda Persona 3 Portable’ı bitirdiğimde hissettiğim duygular aynılığı korudu. Bu da bana, bu oyunun zamansızlığının en büyük göstergesi gibi geliyor.

Persona 3 Reload: Yeniden Yapımın Sıcak Geri Dönüşü ve Duygusal Derinliği

Persona 3 Reload: Yeniden Yapımın Sıcak Geri Dönüşü ve Duygusal Derinliği

Persona 3 Reload: Yeniden Yapımın Sıcak Geri Dönüşü ve Duygusal Derinliği

Persona 3 Reload: Yeniden Yapımın Sıcak Geri Dönüşü ve Duygusal Derinliği

Persona 3 Reload: Yeniden Yapımın Sıcak Geri Dönüşü ve Duygusal Derinliği

Persona 3 Reload: Yeniden Yapımın Sıcak Geri Dönüşü ve Duygusal Derinliği

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?