Please, Touch The Artwork 2: Saklı Nesnelerin Keşfine Çıkın

Sevgili Oyungezerler, saklı nesne bulma oyunlarına ilginiz nasıl? Ben sıkça, uykusuz geçen gecelerde veya zihnimi meşgul eden düşüncelerden uzaklaşmak için bulmaca oyunlarına yöneliyorum, özellikle de saklı nesne oyunlarına. Please, Touch The Artwork 2, takip ettiğim oyunlardan biriydi ve Steam Next Fest’te demo listemizde de yer almıştı. Şimdi ise inceleme ile karşınızdayım. Thomas Waterzooi, bu sefer bizlere nasıl sürprizler sunmuş göz atmaya değer.

Sanat eserleri arasında keşfe çıkalım! İlk oyundaki gibi, Please, Touch The Artwork 2’de de temel amacımız, ekrandaki tablolar arasında saklı nesneleri bulmak. Hangi nesneleri arayacağınızı ve sayısını, tablolarda yer alan karakterlerden öğreniyorsunuz. Aradığınız nesneler bulunduğunda, bir sonraki bölüme geçiş yapıyorsunuz. Oyunda 5 farklı bölüm mevcut ve her bölümde değişen sayıda tablo ile karşılaşıyorsunuz. Tablolar arasında gidip gelerek saklanmış nesneleri toplamak oldukça keyifli.

Eğer nesneleri bulmada zorluk çekerseniz, ekranın üst kısmında bulunan yardım butonuna basarak, nesnenin konumunu görebilirsiniz. Ancak, bu tuşu sıkça kullanmanızı tavsiye etmem; çünkü asıl zevk, kendi başınıza bulmaktan geçiyor. Ayrıca, yardım tuşunun başka bir önemli işlevi var. Eğer tablodaki tüm nesneleri bulduysanız, bu tuş pasif hale geliyor. Böylece hangi tabloda eksik olduğunuzu anlayabiliyor ve odaklanmanız gereken yerleri rahatça tespit edebiliyorsunuz.

Ayrıca, zaman zaman tahrip olmuş tabloları onarma minik bulmacalar da bulunuyor. Tablodaki yırtığı tamir etmek için arka planda basit çizim bulmacalarını çözmeniz gerekiyor; hani şu “Kalemi kaldırmadan bir seferde bu şekli çizebilecek misin?” türü. Tabloyu tamir ettikten sonra ya aradığınız nesneden birini buluyor ya da bir sonraki tabloya geçiş yaparak hikayeye devam ediyorsunuz. Bu tahripleri yapan yaramaz dostumuz, oyunun 4. bölümüne kadar bizimle kalıyor ve burada amacını anlıyoruz. Ayrıca, “İki resim arasındaki farkı bulun” gibi bir bulmaca da mevcut, ama bu tarz bulmacaların daha fazlasını görmek isterdim.

Görsel açıdan, Belçikalı ressam James Ensor’un birbirinden güzel tabloları oyun boyunca karşımıza çıkıyor. Oyun, Ensor’un 75. ölüm yıldönümüne ithafen yapılmış bir saygı duruşu niteliğinde olduğu için bence oldukça değerli. Müzikler de sahnelerle uyumlu şekilde tasarlanmış, bu noktada geçer not alıyor.

Oyunun tek olumsuz yanı, kısa sürmesi; en fazla 1 saatte tamamlanıyor. Ancak bunu eleştirmek uygun gelmiyor; sadece belirtmek gerektiğini düşündüm. Ayrıca birkaç defa bulmacalarda takıldım ve bölümü yeniden oynamak zorunda kaldım. Bu harika oyunun küçük bir teknik hatası olarak kaydedilebilir. Belki siz oynadığınızda bu sorun çözülmüş olacaktır.

Daha fazla uzatmadan, Thomas Waterzooi, yine kaliteli bir oyun sunmuş bizlere. Üstelik bu el emeği göz nuru eseri ücretsiz olarak erişime açmış. Bu takdiri bir kenara koyamayız. Oynamanızı ve çevrenizdekilere de oynamalarını tavsiye ediyorum; bu oyun gerçekten fazlasıyla hak ediyor.