Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

8 dakika okunma süresi

6

Raji: Hint Mitolojisinden Bir Macera

Raji: Hint Mitolojisinden Bir Macera ile eski efsanelere adım atın. Bu büyüleyici yolculukta cesaret ve inançla dolu bir hikaye keşfedin.

admin

17 saat önce

Raji: Hint Mitolojisinden Bir Macera

Geçtiğimiz günlerde Uruz: Er Kişinin Geri Dönüşü ile kendi kültürümüzden bir oyunun deneyimini yaşamaktan bahsetmiştim. Ardından, Hint mitolojisiyle zenginleştirilmiş bir maceraya atılmak benim için harika bir tesadüf oldu. Hemen detaylara geçmek istiyorum, izninizle.

İki kardeşin hikayesi…

Hikayemiz, gölge oyununa benzer sahnelerle anlatılmaya başlanıyor -ki bu da bence oldukça hoş bir detay. Oyun, ilerleyen bölümlerinde ara sahneleri bu şekilde sunarak kültürlerimizin birbirinden nasıl beslendiğine güzel bir örnek teşkil ediyor.

Oyunumuzun kahramanı, sıradan bir yaşam süren, zaman zaman sirke gidip gösteriler yapan Raji isimli genç bir kız. Bir gün Raji ve kardeşi Golu, sirkte takılırken aniden ortalık karışıyor ve panayıra saldıran iblisler, diğer çocuklarla birlikte Raji’nin kardeşini de kaçırıyor. Raji, doğal olarak kardeşini kurtarmak için iblislerin peşine düşüyor. Kaçırılan kardeş ve kurtarıcı abla teması basit görünse de, konuyu ilgi çekici detaylarla süsleyelim.

Raji ile kardeşi Golu’nun katıldığı bu festival aslında Raksha Bandhan Festivali. Her yıl gerçekleşen geleneksel bir Hint festivali olan Raksha Bandhan’da, kızlar erkek kardeşlerine “rakhi” adı verilen bileklik (tılsım) bağlar ve bu bileklik sembolik olarak onları korur. Kardeşler de karşılıklı olarak bir hediye alarak birbirlerini koruyacaklarına dair bir ahitleşme gerçekleştirmiş olurlar. Dolayısıyla hikayemiz, bu sembolizmle zenginleşerek karşımıza çıkıyor. Raji, kardeşiyle olan bağı koruyacak, onu koruyup kollayacak ablanın adı olarak, bu tılsımın ya da festivale adını veren unsurların sembolü haline geliyor.

Fakat bu kadarcık detayla sınırlı değil oyunun Hint mitolojisinden aktardıkları; hikayemizin anlatıcıları, bizzat Durga ve Vişnu. Durga, Hinduizmin ulu tanrıçası olarak bilinir. Çok sayıda kolunda farklı silahlar tutan ve aslanının sırtında düşmanlarına saldıran, yüzünde barışçıl bir ifade taşıyan Durga, “İyi’nin Kötü üzerindeki zaferinin tanrıçası” olarak tanımlanır. Onun pek çok resmedilişinde, şekil değiştiren iblis/cin Mahishasura’yı alt ettiği görülür -ki hikayemizin diğer tarafında da bu iblis mevcut. (Durga’nın Mahishasura’yı alt ettiği savaşa adanan, 9 gece süren Navaratri festivali de vardır, onu da bir yan bilgi olarak paylaşayım.)

Vişnu ise, Hinduizmin en üst tanrılarından biridir. “Mutlak Varlık” ve “Nihai Gerçek” olarak addedilen Vişnu; dünya bir kötülüğün, kaosun, yıkıcı gücün tehdidi altına düştüğünde, avatarlarından birine bürünerek dengeyi yeniden kurma ve Dharmayı koruma görevini üstlenir. Dharma’yı da burada açıklamak oldukça uzun sürecek, en iyisi o kısmı sizlere bırakıp hikayemize dönelim.

Buraya kadar anlaşıldığı üzere, dünya büyük bir tehditle karşı karşıya, alt edilmeyi bekleyen bir düşman var. Bunun için tanrıça Durga ve tanrı Vişnu el uzatmışlar. Uzandıkları yerde de kahramanımız Raji yer almakta. İkisinin gözetimi altında, Raji, iblisleri alt edip dengeyi yeniden tesis etmek için bir mücadeleye girişecek. Biz de onun bu zorlu mücadelesine tanık olacak, Hint mitolojisinden kesitler dinleyerek bu uçsuz bucaksız denizden birkaç damlayla beslenmeye çalışacağız.

İşte oyunumuzun en güçlü noktasının tam olarak bu olduğunu düşünüyorum. O kadar zengin bir kültürden besleniyor ki, her bölümünde yeni bilgilerle karşılaşabiliyoruz. Hikâyenin giriş kısmı için yazılabilecek paragraflar bile bunun için güzel bir örnek. Zaman zaman gölge oyunu formundaki ara sahnelerde, bazen de oyunun içinde gezdiğimiz mekanların duvarlarında gördüğümüz resimlerde ilgi çekici detaylar mevcut.

İyilik ile kötülüğün savaşı, bu uğurda yapılan fedakarlıklar, kudretli kötüler ve bu kötülere meydan okuyan büyük kahramanlar gibi pek çok konuyu ele alan Hint mitolojisinden parçalarla bezeli bir oyun var elimizde. Bu yönüyle de büyük bir iştah kabartıyor. Ancak oyunun kısa sürmesi, hikâyenin hızlıca bağlanması ve özellikle finali, açıkçası benim için biraz hayal kırıklığı yarattı. Bu kadar büyük bir potansiyel taşırken, bunu tam anlamıyla değerlendirememiş olması üzücü.

Bir genç kızdan büyük bir savaşçı yaratmak…

Tür olarak aksiyon-platform-macera karışımı bir oyun olan Raji, iyi yaptığı şeyler kadar eksik bıraktıklarıyla da dikkat çekiyor. Oyunumuz sadece hikayesinde değil, oynanışında da Hint mitolojisinden besleniyor. Raji, daha ilk anda bir Durga heykelinin önünde buluyor kendisini ve Durga’nın bir silahıyla kutsanıyor. (Burada aldığımız silahın adı ‘Trishul’. Hint mitolojisinde önemli bir silah, Yunan Mitolojisi’nde ise Poseidon’un ‘Trident’i olarak karşılık bulabilir.)

Bu giriş bölümünde elimizdeki mızrağı nasıl kullanacağımızı, düşmanlarımızı nasıl farklı şekillerde alt edebileceğimizi öğreniyoruz. Oyunda ilerledikçe karakterimizin yetenekleri gelişiyor ve yeni yetenekler edinerek daha farklı saldırılar yapma imkânı kazanıyoruz. Sonraki aşamalarda önce bir yay ile kutsanıyor, ardından bir kılıç ve kalkanla devam ediyoruz. En sonunda ise, bizi biraz “overpower” kılan bir silaha (Çakra) sahip oluyoruz ve hemen ardından oyunun finaline ulaşmış oluyoruz.

Oyunun iyi yaptığı noktalardan biri, farklı silahların kullanımı ve bu silahlarda Raji’nin çok farklı saldırı şekillerine sahip olması. Ancak (evet, burada kocaman bir ‘ama’ var) ne yazık ki bunu da ağız tadıyla kullandığımız söylenemez. Hikâye için geçerli olan sıkıntı, burada da geçerli; oyunun süresi, bu yetenekleri ağız tadıyla kullanmamıza engel oluyor. Yeni bir hareket öğrendiğimiz yerde o hareketi kullanıyoruz, sonra sıradaki hareketi öğrenince onu geride bırakıyoruz. Bir yetenek ağacı olsaydı (her ne kadar çok dallı budaklı olmasa da), o yetenekler arasında geçiş yapmamı gerektirecek bölümlerle karşılaşmayı, dilediğim anda farklı yeteneklerle yeni yollar denemeyi isterdim. Ne yazık ki, finale doğru hızlı koştuğumuz ve bu esnada pek çok iblisi alt ettiğimiz bir aksiyon sunmakla yetinmişler. Belki de bir bağımsız yapımcı olmanın getirdiği bütçe kısıtları nedeniyle böyle bir tercihte bulunmuş olabilirler, bunu da makul karşılamak lazım.

Oyun içindeki platform kısımları bana Prince of Persia‘yı anımsattı (belki özlediğimden, belki mekanların benzerliğinden). Tabii ki sunduğu yenilikler de var (örneğin su üzerinde hareket ettiğimiz bölümler). Ancak, öyle ahım şahım bir platform deneyimi sunduğunu söylemek güç; ortalama bir performans sergilediği söylenebilir.

Bir de tabii bulmacalar var. Mandalaları veya ağaçları pek de bulmaca olarak değerlendiremiyorum, çünkü sadece önümüzdeki şeklin parçalarını doğru konuma getirmekten ibaret. Dolayısıyla, benim için bulmaca kısmı, sonlara doğru geldiğimiz bir mekânda çözdüğümüz bulmacalardan ibaret. Anlayacağınız üzere, öyle ahım şahım bir bulmaca yönü de yok oyunun.

Oyun görsel tarzıyla benden geçer not aldı. Müzikleri de oldukça hoşuma gitti. Her iki yönden de oyunun temasına uygun tercihler yapılmış ve böylece atmosfer güzel bir şekilde desteklenmiş. Birbirinden görsel olarak ayrılan mekanlarda dolaşırken, kulağımızda da çok tatlı tınılar yankılanıyor. Görsel tasarım yönünden belirtilebilecek bir kusur (belki de tek kusur), zaman zaman kamera açıları nedeniyle karakterimizi veya hareket edeceğimiz yönü tam olarak görememek. Bunun dışında ciddi bir sıkıntı yok; bu açıdan da çok fazla şikayet geleceğini düşünmüyorum.

Belirtebileceğim son bir detay da oyunun Türkçe çevirisi. Bence gayet hoş bir çeviri olmuş, ülkemiz oyuncuları adına böyle güzel çevirilerle oyun oynama imkânının artması sevindirici bir gelişme.

Özetle; Hindistan’ın tarihi ve kültürel zenginliğini gözler önüne seren, birkaç saat boyunca keyifle deneyimlediğim bir tecrübeydi benim için Raji. Ancak, kısa olması, iyi yaptığı şeylerde esas potansiyeline ulaşmasının önüne geçmiş, bu da ister istemez eksik bir not olarak kaydediliyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?