Resident Evil Dizisi: Netflix’ten Sürükleyici Bir Uyarlama

Paul W. S. Anderson’ın filmleri, özellikle de Welcome To Raccoon City, son çıkan animasyon serileri (ben bu Degeneration ve Damnationı tabii ki seviyorum) ve Netflix’in yeni Resident Evil dizisi hakkında pek umutlu olduğumu söyleyemem. Hani bir de Wesker’ı canlandıran Lance Reddick’in üzerine oturduğu bir yapım var ki, onun güzeller güzeli kızlarının maceralarını takip edeceğiz. Yani, umutlarım pek yüksekte değildi. Ama ne yazık ki, bu defa çok ciddi anlamda yanıldım!

Siyahi bir Wesker’ın, kızlarının öyküsünü anlatan bir dizi olduğunu düşününce, bu yapımın bir uyarlama olmadığını tahmin edersiniz. Evet, Netflix sırtını oyunlara dayamış gibi görünse de bu sefer kendi heyecan verici evrenini yaratma çabasındaydı. Gerçekten de, iki farklı zaman diliminde yol alıyoruz: Biri salgın öncesi, diğeri ise post-apokaliptik bir gelecek senaryosu. 2022 yılında Wesker kızlarının ergenlikleri ve aile dramalarıyla tanışırken, 2036 yılı ise tam anlamıyla bir aksiyon deryası. Özellikle 2036 kısmı, Paul W. S. Anderson’ın filmlerini anımsatıyor. Ama merak etmeyin, ortalıkta uçup kaçan bir Alice yok; bu da cabası! Üstelik, kıyamet sonrası dünya temasını biraz daha derinlemesine işleyebilmişler. Mesela güvenli şehirler, yeşil alanlar… Ahhh hayal gücüm iyi çalışıyor, tabii ki bunlar yok!

Şimdi, “Madem böyle alakasız bir hikaye anlatacağız, Resident Evil markasıyla işimiz ne?” diye sormak için can atabilirsiniz. Ben de aynı soruyu sordum, bir an “Neden 28 Gün Sonra dizisi değil?” diye düşünmedim değil. Ama diziyi izledikçe anladım ki, markayı oldukça düzgün bir şekilde kullanıyorlar. Merak etmeyin, tadınızı kaçırmamak adına daha fazla detay vermeyeceğim; ama şunu söyleyebilirim ki, kaynak materyalinden o kadar da uzaklaşmamışlar. Yapılan göndermeler de beni gülümsetmeyi başardı.

• Diziyi övmekle birlikte, bazı eksiklikler de gözden kaçmadı.
• Özellikle “Umbrella yine kötü işler peşinde” sendromu takılmışken, bu eski hastalıktan bir yere varmamız zor gibi.
• Orta kısımlarında birkaç bölüm, izlerken “Neden bu kadar zorluyorsunuz?” diye düşündüm.
• Karakterlerin bir kısmı ise sanki çizgi film karakterleri gibi hissettirdi. Oyunlarda belki göze batmazlardı, ama bu dizinin ciddiyetine uyum sağlayamadım açıkçası.
• Son bölümlerde takınılan bazı tavırlar ve kararlar ise “Nedir bu, nereden çıktı?” dedirtti!

Resident Evil filmlerinin ortalama kalitesini düşündüğümüzde, Netflix’in bu dizi ile yaptığı iş gerçekten güzel bir sürpriz oldu. Eğer baştan bunun bir adaptasyon olmadığını kabul ederseniz, aradaki ufak tefek eksikliklere rağmen eğlenmeniz kesin. Ayrıca, zevk almak için oyunlarını oynamış olmanıza gerek bile yok; zira bu yapım kendi ayakları üzerinde durabilen ve sürükleyici bir dizi olmuş.

Editörün Notu: Korkudan ziyade aksiyona ve dramaya odaklanan sürükleyici bir dizi olmuş. Eğer WTRC’den sonra moralinizi düzeltecek bir Resident Evil arıyorsanız, kaçımaz bu fırsat!

Not: 4/5