Return to Silent Hill: Korkunun Yeni Yüzü ve James’in Gölgelerine Yolculuk
James bu sefer sessizliğe dönerken, gölgeleriyle dans ediyor. Korku, komediye dönüşecek! Hayaletlerden önce gülmeye hazır olun!
3 saat önce
Geçtiğimiz yılılan Silent Hill 2, karşılıksız aşkın ve ruhsal çöküşün harika bir yansımasıydı. Korkunun taze kalması ve nostaljinin beyinleri ele geçirmesi için yeniden doğmuştu. Şimdi ise Return to Silent Hill adında sinemada boy gösterecek. Film, 23 Ocak 2026’da vizyona girecek. Hayatımda ilk kez bir takvim sayfasını bu kadar iştahla çeviriyorum. Reklamlarda görmeyi beklediğimiz tarih, genelde 2066 falan olur ama bu daha iyi. Tarihin duyurulmasından beri “korku” salonlarında neler olacağını düşünmeden edemiyoruz!
Bu proje, 2022’de belirtildiğinde, adeta bir korku dalgası yaratmıştı. Silent Hill: Ascension, Silent Hill 2 Remake ve Silent Hill Townfall gibi projelerle el ele gitti, bu tanıtımda belki de kasabanın sırlarıyla beraber bir randevu alındı. Yönetmen Christophe Gans, kendi halinden sadece karanlık bir vizyon değil, aynı zamanda bir korkunç şaka payı sunarak geldi. Kendisi, 2006’da Silent Hill filmini çekerek bu dünyayı ne kadar iyi bildiğini ispatladı. Yani, Gans’la birlikteyiz; eğer korkularımızı besleyen, ruhlarımızı çeren bir gece yarısı gelirse, bunu da Gans’la ilişkilendirebiliriz.
Filmde baş karakter James’i, War Horse filminden tanıdığımız Jeremy Irvine canlandıracak. Bir anda, “Bu adam bu kadar güzel saçlarla korkunç bir kasabada nasıl ortaya çıkacak?” diye düşünmeden edemedim. Diğer yandan, Hannah Emily Anderson da James’in kalp kraliçesi Mary rolünde olacak. Artık herkesin aklındaki tek soru: “Mary gerçekten de James’in kalbi mi yoksa gizlice başkası mı?”
Yönetmen Gans, bu uyarlamanın “sadık” bir çalışma olacağını söylese de işte burada bir sorun var. Resmi konu açıklamalarına göre, James’in eski aşkı Mary ile olan ilişkisi bir mektupla sona eriyor. James, karnındaki bir solucan gibi Silent Hill’e geri dönmek zorunda kalıyor ve orası artık tamamen değişmiş. Kötülük, “kötülükle başa çıkabilen kötü adam” seviyesine ulaşmış, yani bütün kasaba bir apartman dairesi kadar yaşanılmaz hale gelmiş. Hani düşünün ki, evde yalnızsınız ve ışıkları kapatmayı unutuyorsunuz, bu bambaşka bir korku hikayesi!
- James, Mary’i ararken sıradışı yaratıklarla karşılaşacak. “Evet, bu benim en iyi arkadaşım!” diye bağırırken, muhtemelen kasabada bir çay partisi yapıyor olacağız.
- Kasabanın sırlarını çözmek için girdiği gerilim dolu yolda, bazı sırlar anlamını yitirecek ve insana “Daha ne kadar derinlere inebilirim ki?” dedirtecek.
- James, gerçek aşkını kurtarmaya çalışacak ama işin sonunda gerçek belki de biraz farklı çıkacak. Dediğim gibi, karanlığın içinde kaybolmak, gün ışığındaki kaybolmaktan çok daha öğretici!
Kendinize bir çay demleyin, koltuk rahatınıza geçin ve görün bakalım Gans, bu sefer bize ne korkular ortaya çıkaracak. Ne de olsa, gerçek aşk için her yol mubahtır; biraz çöküş, biraz korku ve fazlasıyla absürt bir hikaye de cabası!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?