Telltale tarafından geliştirilen yeni Sam & Max oyunları, üç sezona yayılan toplamda 16 bölüm olarak karşımıza çıktı. Bu oyunlar, Sam & Max’in karakteristik ruhunu muhteşem bir şekilde yansıtan ve 1987’deki ilk maceralarına saygı duruşunda bulunan son derece başarılı macera oyunlarıydı. Tıpkı bir kedi yavrusunun kediliği ve bir köpeğin sadakati gibi; Sam & Max ikilisi, zeka ve eğlenceyi bir araya getiriyor. 2020 yılına geldiğimizde, Skunkape Games adeta nostaljik bir yolculuğa çıkmamızı sağlayarak bu oyunların remasterlarını yayımlamaya başladı.
Öncelikle ilk sezon olan Sam & Max Save the World 2021’in sonunda günümüz oyuncularıyla buluştu. Ardından, 2021’in sonlarına doğru ikinci sezon olan Sam & Max Beyond Time and Space remasterı piyasaya sürüldü. Bu remasterlar, sadece bir ‘yeter ki oynayın’ demek yerine, harika bir iş çıktı ortaya. Unutmayalım ki Sam & Max her zaman ‘sözlerin en komiği’ olarak bilinir ve bu yeni versiyonlar da bu geleneği bozmuyor. Save the World incelememde “Yanında orijinal oyunun da verileceğini düşünürsek ‘o mu, bu mu?’ diye düşünmeye bile gerek yok diyebilirim. Sam ve Max her zaman olduğu gibi yine çok komik.” diyerek oyuna 8 vermiştim. O dönemde, kahkahalarla dolu dakikalar yaşamak beni çok mutlu etmişti. Ve tabii ki Beyond Time and Space‘te çıtayı daha da yükselttikleri için “Tüm zamanların en eğlenceli point & click macera oyunlarından biri, remaster ile iyice güzelleşmiş. Bunu da oynamayanı Max’lar ısırsın, o kadar söylüyorum” diyerek notu 9’a çıkarmıştım.
Şimdiyse tüm dünyada çok merakla beklenen üçüncü ve son sezon olan The Devil’s Playhouse’a kavuşmak üzereyiz. Skunkape Games kesin bir çıkış tarihi vermedi ama oyun hakkında yayınlanan fragman, görünüşe göre bu yıl içerisinde çıkacağına dair işaretler veriyor. Herkes gibi ben de sabırsızlıkla bekliyorum. Çünkü The Devil’s Playhouse, çok iyi bir sezondu ve Skunkape Games’in bu sezonun da altından başarıyla kalkacağına adım gibi eminim. Hem de bütün bunlar yaşanırken, arka planda çılgınca dans eden piksel karakterler yerine dört bacaklı sevimli dostlarımızın ceviz büyüklüğünde kafalarını izlemek bir başka.
Fragmanı izlediğimde kalbimde bir heyecan fırtınası koptu. O karakterlerin tekrar eski enerjileriyle sahnede görünecek olması, kalbimde minik bir kedi gibi pıtır pıtır dans etmeye başladı. Sam’ın sorgulayıcı bakışları ile Max’in dolup taşan komedisi, kuşkusuz sahneleri yeniden aydınlatacak! Her şey bir yana, Sam ve Max’in komik diyalogları ve amansız komik kavgaları, benim için her seferinde büyük bir haz kaynağı. Umuyorum ki bu yeni macera, daha önceki oyunların kalitesini ve mizahını korumaya devam eder.
İşte bu yüzden The Devil’s Playhouse‘ı beklemek benim için tam bir oyunsever serüveni. Yani umarım oyun çıkmadan önce erimiş çikolata gibi çok fazla “yok olmayı” başarmam. Anlayacağınız, Sam ve Max hayranları olarak hepimiz bu muhteşem ikilinin yeni maceralarını sabırsızlıkla bekliyoruz. Ama şunu da belirteyim, eğer bu yeni macera da beni hayal kırıklığına uğratırsa, Max’in ‘ısırma’ tehdidine bile gözüm kapalı açık verebilirim.
