Sanatorium: Psikiyatriyi Keşfederken Kaybolmak
Psikiyatri dünyasına derin bir yolculuk yaparken, kaçış ve keşif dolu bir deneyim için Sanatorium'u keşfedin.
2 saat önce
Oynadığımız oyunlarda hepimizi araştırmaya, bilgilendirmeye iten unsurlar vardır. Bu unsurlar tarih, sosyoloji, efsanevi takım kadroları ya da Tokyo’daki gizemli mahalleler gibi çeşitli konular olabilir. Sanatorium ise duygularımızı unutturan hatalı şarkı sözleri gibi bir deneyim sunuyor. 1920’lerdeki tımarhanelerini sunumu o kadar yanıltıcı ki, konuyla ilgili daha fazla bilgi almak için araştırma yapma gereği hissettim. Böylece Sanatorium sayesinde psikiyatrinin evrimini anlamış oldum. Yani, belki de oyunun asıl amacına ulaşmasını sağladım.

Oyunumuza 1920’lerde oldukça başarısız bir gazeteci olarak başlıyoruz. Aldığımız bir ipucu, yakınlardaki akıl hastanesinde gizemli olayların yaşandığını bildiriyor. Hızla sahte bir diplomayla başvurup hastaneye sızıyoruz. Karşımıza çıkan hastane müdürü, her vardiyanın başında o vardiya için kullanmamız gereken teşhis ve tedavi yöntemlerini dükkandan satın almamız gerektiğini belirtiyor. Evet, hastalarla yüzleşmeden önce teşhis ve tedavi yöntemlerini satın alıyoruz. Hastane bizlere aylık ya da günlük herhangi bir şey vermiyor. Eğer doktorun kendi teşhis ve tedavisini satın alarak, hastaların günlük ücretlerini cebimize atma fikrini benimsemeye kararlıysanız, eğitim amacı taşıyan ilk hastamızla karşılaşıyoruz.
Eğitim hastamızda oyunun ikinci mekanizması ile karşılaşacağız. (İlk mekanizma, hastaları görmeden doktorun cebinden para vererek teşhis ve tedavi satın almaktı, aklınızda olsun.) Hastaların ekranında belirsiz semptomları açabilmek için teşhis kartlarını oynuyoruz. Ardından bu semptomları beynin farklı bölgeleriyle eşleştirmemiz gerekiyor. Fakat bunu başarmamız için sadece oldukça genel 6-7 kelimelik bir açıklama mevcut. Normalde böyle durumlarda destek alabileceğiniz bir kaynak olacağı düşünülebilir, ama burada bu imkan yok. Tamamen “Herhâlde uyurgezerlik, beynin refleks kısımlarıyla alakalıdır?” gibi tahminlerle tutturmaya çalışıyorsunuz. Benim oyunum, tam burada sekteye uğradı; 6-7 saatlik oyun süresinde üç ayrı çökme ile karşılaştım.

Tahminlerimizi yaptıktan sonra tedavi aşamasına geçiyoruz. Burada, bulduğumuz semptomların beynin hangi bölgesine ait olduğunu ne kadar iyi tahmin ettiğimizi görebiliyoruz. En güzeli ise, bu dönemlerde böyle kesin bir ayrımın olmaması. Her doğru tahmin 1 prestij kazandırırken, her yanlış tahmin 5-15 prestij kaybettiriyor. Prestij 100 olduğunda sonraki bölüme geçiyoruz; 0 olduğunda ise sahte diplomamızın deşifre olduğunu öğreniyoruz. Gazeteci olarak amacımız delilleri açığa çıkarmaktı, ancak oyun bunu göz ardı ediyor. Ardından her hastayı en az bir miktar iyileştirmemiz gerekiyor, ama ortada henüz hastaları görmeden aklımıza gelen tedaviyi uygulamak zorundayız.
Vardiyamız sona erdiğinde, oyunun ikinci kısmıyla karşılaşıyoruz: Geceleyin delil toplamak. Bu bölüm, sürekli olarak aynı 3-4 noktayı ziyaret etmek ve sağa sola tıklamakla sınırlı. Klasik şekilde, kötü işlerin yürütüldüğü bir akıl hastanesi görüntüsü var, yenilik yok. Ertesi gün, neyle karşılaşacağımızı merak ederken, önceki hastalar için tedavi almamız gereken semptomlar veya hatalı tahminler çıkıyor, fakat oyun hasta dosyalarını göstermiyor! Yani delil bulmak veya polise gidip bildirmek de imkânsız. Sonuç olarak, yevmiyemiz olmadan çalıştırılan hastanede gazeteciliği geride bırakıp doktorculuğa soyunmak zorunda kalıyoruz.

Belki de bunları geçersek, tarihsel bir bakış açısıyla ilerleyelim derseniz, sizi sadece 1940’larda icat edilen elektroşok veya insülinle komaya sokma gibi alakasız teknikler bekliyor. İnsülinle komaya sokma konusunda çok üzülmenize gerek yok; bu “simülasyon”da kullandığınız tekniklerin kalıcı bir yan etkisi yok. Hatta bilinçaltı dediğimiz semptomları eğlenceyle açığa çıkardığınız durumda, örneğin halüsinasyon gören bir dilsizin semptomlarını müzik terapisiyle ortaya çıkarıyorsunuz.
Ne bir simülasyon ne de oynanışıyla kayda değer bir yazıma sahip olan bu eserle zaman kaybetmenizi istemem. Estetik açıdan art deco ve tasarımlar başarılı olsa da, bu oyunu sürdürmekte yetersiz kalıyor. Düz bir wiki sayfasının okunmasından daha sıkıcı bir oyun yaratmak pek mümkün değil, ancak Zeitglas Games bunu başarmış. En azından bir wiki sayfasında bir şeyler öğrenmek mümkün.

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?