Simon the Sorcerer: Origins İncelemesi – Yıllar Sonra Gelen Bir Başlangıç
Simon the Sorcerer: Origins incelemesiyle yıllar sonra gelen bu başlangıcı keşfedin. Eğlenceli maceralar ve nostaljik anılar sizi bekliyor!
7 saat önce
Simon the Sorcerer markasının benim için taşıdığı önemi tekrar anlatmak istemem, çünkü bu, kendimi tekrara düşürmek olur. Geçen ay yazdığım oyunun demo incelemesinde bu konuya geniş bir şekilde değinmiştim; dolayısıyla, bu incelemeyi onun tamamlayıcısı olarak düşünmek daha doğru olacaktır. Simon the Sorcerer: Origins oyunu, yaklaşık 9 saatlik bir deneyimle, benim demo sonrası kafamda oluşan ve daha önce ele aldığım şüphelerin çoğunu gidermeyi başardı. Geliştirici Massy Salamai’nin bu projeye olan tutkusu her söyleşisinde kendini gösteriyordu. İnceleme kopyasıyla beraber paylaştıkları belgelerdeki titizlik, ilk oyunun görselleri ile bu yeni oyun arasındaki karşılaştırmalarda kendini hemen belli ediyordu.

Simon the Sorcerer: Origins, ilk oyundan önceki olayları konu alıyor. Köklü bir oyunun öncesini anlatmak zorlu bir iş, çünkü en küçük bir hata, yeni soruların ve çelişkilerin doğmasına neden olabilir. Ancak, oyunun finaline kadar bazı olayların nasıl bağlanacağını merak etmemin ardından, Simon the Sorcerer 1’in başlangıcı ile sonunun güzel bir şekilde örtüşmesi beni oldukça memnun etti.
Oyun, Simon ve ailesinin yeni bir eve taşınmasıyla başlıyor. İlk bölüm, gerçek dünyada kısa bir süre geçiyor; bu süreçte Simon, tanıdık mor cüppesini ve şapkasını kuşanarak büyü dünyasına adım atıyor. Burada ünlü büyücü Calypso ile tanışıyor ve büyü akademisine doğru yola çıkıyor. Oyun, 12 bölümden oluşuyor ve aslında oldukça sınırlı mekanlara sahip. Calypso’nun evi, kasaba merkezi, büyü akademisi ve bataklık gibi alanlar, gerçekçi bir şekilde tasarlanmış. Demo sırasında grafik tarzını basit bulmuştum; ancak, mekanların el çizimi olduğunu fark edince, oyun ilerledikçe daha fazla hoşuma gitmeye başladı. Bununla birlikte, yürümedeki yavaşlık, demodaki gibi sinir bozucuydu; bu konu üzerinde de yorum yapılmalı. Steam’deki tartışmalarda çok sayıda oyuncu, bu durumu düzeltmek için çağrıda bulunmuştu.

Oyundaki en dikkat çekici unsurlardan biri bulmacalardı. Son zamanlarda karşılaştığım en zorlu bulmacaları burada buldum. Bazı bulmacalar mantığın yerine şansa dayanan çözümler gerektirse de, genel olarak kaliteleri oldukça iyiydi. Günümüz oyuncuları genellikle zoru göze alamazken, bu tür oyunları oynamanın getirdiği zorluk ve buna karşı çözüm bulmak oldukça keyifliydi. Eğer benzer bir oyuncuysanız, Origins’in bazı bulmacaları yine de sizi düşündürmek zorunda bırakacak kadar iyi tasarlanmış.
Oyunun dikkat çeken bir diğer yönü ise büyü sistemiydi. Oyun boyunca çeşitli büyüler öğreniyor ve bu büyüleri envanter eşyası gibi kullanıyorsunuz. Yeni şapkaların bunlara eklenmesi, bazı özellikleri değiştiriyor fakat bu kısmın kullanım alanı oldukça sınırlı kalmış, bu da hayal kırıklığı yarattı.

Simon’ı Chris Barrie’nin seslendiriyor olması, oyunun artılarından biri. Genel olarak seslendirme kalitesi yüksek; fakat en önemli karakterlerden biri olan Sordid’in seslendirilmesi beni çok ikna etmedi. Müziklerle ilgili olarak, Mason Fisher’ın hoş bestelerine rağmen, ilk oyunun tema müziği sıkça kullanıldığı için akılda kalıcı başka bir müzik bulamadım. Bu durum, yeni başlayan oyuncular için hoş olabilir, ama benim için eski melodilerin diğerlerinden daha ön planda olduğu bir durumdu.
Swampling karakteri ise benim açısından oldukça özel. Origins’in sonlarına doğru onunla yeniden karşılaşıyoruz ve ilk oyundaki tanıdık anlara tanıklık ediyoruz. Swampling’in karakteri, seslendirmesi ve mizah anlayışı mükemmel bir şekilde yansıtılmış. Ancak, ilk oyundaki olaylarla ilgili yaşanan bazı tutarsızlıklar, merakımı arttırdı ve bu durumla ilgili bazı açıklamalar son sahnede kendini buldu.

Sonuç olarak, oyunu bitirdiğimde, kuşkularımdan arındığımı ve özellikle Simon the Sorcerer hayranlarına önerebileceğim bir deneyim yaşadığımı düşündüm. Ortada bir başyapıt olmasa da, ilk oyunun ruhunu taşıyan ve bu seriye yakışan bir oyun ortaya çıkmış. Bu beni oldukça memnun etti!






Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?