Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

5 dakika okunma süresi

9

South of Midnight: Büyülü Bir Yolculuk ve Oyun Tasarımı Üzerine İlk İzlenimler

Gecenin karanlığında kaybol, sırları çöz ve oyun tasarımının büyüsüne kapıl! 'South of Midnight' ile yola çık, dikkat et, maymunlar seni bekliyor!

admin

6 saat önce

South of Midnight: Büyülü Bir Yolculuk ve Oyun Tasarımı Üzerine İlk İzlenimler

Oyun dünyası dediğimiz devasa alemde, ne kadar uzun süre takılırsanız, o kadar çok şaşırtıcı ve heyecan verici içeriklerin azaldığını fark edersiniz. Yani, Assassin’s Creed yeni bir oyun çıkardığında “aaa ne güzel, Doom geri döndü” ya da “Civilization ihtişamını bir kez daha gösterecek” dedikçe, çoğu oyunun kendini tekrar eden bir yapıya döndüğünü hissetmeye başlarsınız. İşte böyle bir durumda, South of Midnight oyununu ilk gördüğümde içimde kabaran his kesinlikle lacivert değil, daha çok cıvıl cıvıl bir renk gibiydi! 🙂 Compulsion Games, tanıdık olduğumuz We Happy Few ve Contrast gibi projeleriyle dikkat çekmiş, bu sanat tasarımı ve yaratıcılık konusundaki becerileriyle efsanevi bir ekip. Ama inanın, South of Midnight ile birlikte çıtayı bir adım daha yukarı taşıyacak gibi duruyorlar.

South of Midnight: Büyülü Bir Yolculuk ve Oyun Tasarımı Üzerine İlk İzlenimler

Şimdi, biraz daha derinlere inelim. Benim sunduğum ön izleme versiyonu aslında sadece oyunun üçüncü bölümünü kapsıyor, dolayısıyla hikaye anlatım kalitesi bakımından elde ettiğim veriler belirli bir kısır döngüde kalıyor. Ana karakterimiz Hazel, Güney ABD’nin kırsal bir kasabası olan Prosperoda, bir kasırga sonucunda annesini kaybediyor ve işte bu tuhaf olaylar zinciri başlıyor. Yani evleri uçup giden bir kızcağız ve onun annesini bulmak için çıktığı yolculuk. Ancak hikaye oldukça derin, çünkü Hazel’ın bu yolculukta aslında eski ve büyülü bir varlık olan Weaverlardan biri olduğunu öğreniyor. Düşünün, sıradan bir hayatı vardı en başta; şimdi tüm bu karmaşanın ortasında, ABD’nin güneyindeki garip kültürü ve gotik atmosfer ile birlikte büyüsünü keşfedecek. Kulağa hoş geliyor, değil mi?

Gelelim oyunun göz alıcı noktalarına… Yahu, bu nasıl bir sanat tasarımıdır? Gerçekten de, stop-motion tekniğiyle tasarlanmış bu oyun, bir bakıma tüm dünyayı stop-motion bir film gibi izlemekte olduğunuzu hissettiriyor. Fakat dikkatli olun, çünkü bazen bu durum, oyunda FPS’lerin düşüp düşmediği konusunda sizi kafanızda tartışmaya götürebilir. Ama merak etmeyin, muhtemelen çıkışta bu efektleri kapatma seçeneği de olacak! Yani “aaa FPS düşüyor, ne yapalım?” derdi de yok. 🙂

South of Midnight: Büyülü Bir Yolculuk ve Oyun Tasarımı Üzerine İlk İzlenimler

Ara sahneler? İşte bu noktada işin şov kısmı başlıyor! Stop-motion tasarımın güzelliğini ve etkileyiciliğini tam anlamıyla ara sahnelerde görebiliyoruz. Eğer tüm oyun buradaki gibi yüksek kalitede olursa, ara sahneleri izlemeye doyamayacak gibiyiz. Hadi, tüm bu konuşmaların ortasında, bir göz atmayı kesinlikle ihmal etmeyin! Videoları görün, bir bakın, belki geleceğin hit oyununun tadını çıkaracaksınız.

Oynanış kısmında, gördüklerim gerçekten hem olumlu hem de olumsuz unsurlara sahip. Hazel’ın Weaver yetenekleri, oyunun akışına farklı bir dinamizm katıyor. Tek bir bölüm oynadım fakat bu yeteneklerin oyun boyunca ne kadar çeşitlilik sunabileceğini hemen fark ettim. Her bölüm ilerledikçe daha farklı ve ilginç kombinasyonlarla karşılaşabiliriz. Hazel’ın kazandığı yetenekler, oyunun her yerinde oynanışı önemli ölçüde etkiliyor gibi görünüyor. Hem platform ögeleri hem de dövüşlerde bu yetenekleri kullanmak durumundayız. Bakmayın, platformlar epey eğlenceli; hatta zaman zaman Prince of Persia tadı bile veriyor. Ama işte bahsetmem gereken en büyük endişem de burada ortaya çıkıyor: dövüş sekansları!

South of Midnight: Büyülü Bir Yolculuk ve Oyun Tasarımı Üzerine İlk İzlenimler

İşte, bu kısım beni bir nebze tedirgin etti. Lütfen unutmayın ki, henüz sadece bir bölümü deneyimledim ve ön izleme sonrasında her şey değişebilir. Ancak gözlemlerim, dövüşlerin birbirine benzer olduğu yönünde… Düşünün ki, “platform kısımlarını geç – küçük bir alana gir – o alanda benzer yaratıkları benzer yeteneklerle kes” gibi bir formül hakimse, geçmiş deneyimlerden bildiğimiz örnekler aklımıza gelir. Belki bu formül Devil May Cryda çok daha etkili; ama benim itirazım “bu oyun güçlü bir dövüş sistemine sahip olmalı” noktasından geliyor. Tekrar altını çiziyorum, demo hali ile kesin yargılara varmak doğru değil fakat yine de bu bana korkutucu geliyor. Ama nefes alalım, belki tam sürümde her şey harika olacaktır!

Ve işte, benim bu oyun için bekleme sebebim: Kakafoni bir müzik deneyimi. Güneyin kendine özgü cazibesi, özellikle müzikte gözle görünür hale geliyor. South of Midnight’ın müzikleri, kendimi kaybetmeye hazır olduğum bir evrende geçiyor gibi hissettiriyor. Eğer Red Dead Redemption’ın müziklerini alıp biraz karanlık ve akustik bir hale getirirseniz, işte bu oyunda olan muazzam müzik tarzına ulaşabilirsiniz. Belki de buna dark country, dark blues veya swamp blues diyebilirsiniz; her biri, bu oyunun ne tür bir müzik yapısına sahip olduğunu göstermeye yeter de artar.

South of Midnight: Büyülü Bir Yolculuk ve Oyun Tasarımı Üzerine İlk İzlenimler

Sonuç olarak, gördüklerim beni heyecanlandırmayı başardı. South of Midnight’ın müzikleri, sanat tasarımı ve akıcı platform sekansları ile muazzam bir deneyim yaşamaya çok yakınız! Elbette dövüş mekanikleri de çözülürse, karşımızda harika bir oyun olacağından hiç kuşkum yok. Eğer her şey tam dediğim gibi olursa da, South of Midnight gerçekten de farklı bir şey olacak ve tüm bu garip güzelliklerle dolu dünyasıyla bizleri içine çekecektir. Ah, sabırsızlıkla bekliyorum! 🙂

South of Midnight: Büyülü Bir Yolculuk ve Oyun Tasarımı Üzerine İlk İzlenimler

South of Midnight: Büyülü Bir Yolculuk ve Oyun Tasarımı Üzerine İlk İzlenimler

South of Midnight: Büyülü Bir Yolculuk ve Oyun Tasarımı Üzerine İlk İzlenimler

South of Midnight: Büyülü Bir Yolculuk ve Oyun Tasarımı Üzerine İlk İzlenimler

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?