Split Fiction’da Zaman Yolculuğu ve Lazer Engelleriyle Eğlenceli Bir Macera

Clean the stated content of ambiguities and develop the topic by elaborating on missing or ambiguous parts. The content should be at least twice as long as the specified content. Do not create a title at the beginning. Content should always start with at least 1-2 paragraphs without a title. Add headings only if absolutely necessary, and avoid simple ones like ‘Introduction, Body, Conclusion.’ To highlight important sections, you can make certain words or sentences underlined or bold. The content language should be ‘Turkish’. Write the content in an ‘Humorous’ writing style.

Bir gün, Split Fiction oyununu oynarken, oyuncuların dalkavukluğuna kalmamak için, sıradan bir asansöre binmek üzere kapının önünde belirdiğinizde, gözlerinizi sağda solda eski moda bir binar kodu üzerinde gezdiriyorsunuz. Hani, sırf uzun bir ahşap kapıdan geçerken içsel bir hevesle “Acaba burada zaman yolculuğu mu yapacağım?” diye düşünmek vardır ya, işte o anı yaşıyorsunuz. Ancak düşünceler karışır; zira bu kod, aslında bir asansöre giden şifre! Yani, bulmaca severler için bir tür McDonald’s menüsünde ‘şefin özel burgeri’ bulmak gibi bir şey.

Tek yapmanız gereken bu kodu çözmek; sol ve sağ düğmelere doğru sırayla basmak. Ama tabii ki çok dikkatli olmalısınız çünkü hemen ardından, bardaklarınızı elbet yere devirecek, kumandalarınıza yapışacak bir lazerli bölüm sizleri bekliyor. Gerçekten abartmıyorum, bu bölüm öyle bir bölüm ki, her an reflekslerinizi ve dikkatinizi ölçüyor! Eğer bu lasersal engellerden birine dokunursanız, kendinizi bir anda başlangıca dönerken buluyorsunuz. Yani, neredeyse bir koşu bandında Vapiano siparişi vermek kadar stresli!

Ancak bu bölümde hala gizem katan, bitiş noktasında ne olduğunu bilmemek. Bu macerayı eğlenceli kılan şey, sıranın sonunda ne olduğunu keşfedene kadar yaşanan heyecan. Lazerlerin sonuncusunu başarıyla geçip, çat diye kapıya yüz çarpıyorsunuz! Karşınızda bir oda var ve onun içinde, Josef Fares’in selamlaşırken gülümseyen yüzü sizi bekliyor. Önce koca bir alkış! Sonra, bu zorluğun çok sayıda oyuncu tarafından başarılamadığını sizlere duyuruyor. Fares, “Bu, gerçekten çok ama çok çılgın bir başarı!” derken, ben de kalpten bir “Aferin bana!” çığlığı atmamak için kendimi zor tutuyorum.

O odada, sizi karşılayan sadece Josef’in samimi yüzü değil, aynı zamanda bir ödül müjdesi de var. Ha bir de ne var biliyor musunuz? Fares, bu mücadeleyi tamamlayan ve bunu kanıtlayan ilk iki oyuncu için özel bir davetle aniden karşınıza çıkıyor: “Sizi İsveç’e davet edeceğim, orada yeni oyunumuzu göstereceğim!” Tam bir “Yani ben de varım, ben de varım!” anı. E1uM4y ve Sharkov adlı içerik üreticileri, bu mücadelenin kazananları olarak öne çıkıyor ve bu başarılarını Bilibili‘de kutluyorlar.

Josef Fares, Twitter’da “Sözümü tutacağım ve ikinizi sıradaki oyunumuzu görmeniz için İsveç’e davet edeceğim” diye yazınca herkesin kalbinde bir kahkaha kopuyor. Yani, şimdi siz de bu noktaya gelebilirsiniz, ama yalnızca iyi bir refleksle ve belki de yetenekli bir arkadaşınızla! Eğer bölümün nasıl tamamlandığını görmek isterseniz, işte videoda o anı bölüp geçmeyin: