Star Wars evreni, ışın kılıçlarının dövüştüğü, uzay gemilerinin hızla süzüldüğü ve Jedi ile Sith’in mücadelesinin efsanelerini içerdiği muazzam bir galaksi. Ancak, ilk üç filmden sonra gelen yapımlar her zaman hayranların gözünde sorgulanır hale geldi. Düşünün, uzayda geçerken popülaritesi bir nebze azalmış bir Yıldız Savaşları hikayesinin nasıl büyük bir beklentiyle tekrar beyaz perdeye taşınabileceği. Tabii, bu kadar sarsıcı bir geçmişe sahip olan bir serinin yeni bir projesinin nasıl yankı uyandıracağını tahmin etmek zor. Genel olarak, bu yeni film ve hikaye için herkesin biraz temkinli yaklaşması anlaşılır. Ve şimdi, bu yeni proje Lucasfilm tarafından duyuruldu: Rogue Squadron.

Yönetmen Patty Jenkins, bu sefer bizlere nasıl bir deneyim sunacağına dair oldukça hevesli görünüyor. “Bu yeni serüven evrendeki yeni bir dönemi işaretleyecek,” diyor. Acaba bu dönemde Jedi’ların yavrularını büyüttüğü, Sith’lerle barış içinde yaşadığı, hatta birbirlerine ışın kılıcıyla brunch yaptığı mutlu günler görecek miyiz? Yoksa yine uzayda birbirlerine düşman olup garip dondurmalara da düşecekler mi?

Jenkins sözlerine devam ederek, “Elimizdeki her şeyi içine koyup mümkün olduğunca basit bir hikaye ortaya çıkaracağız,” diyor. Ancak Star Wars hayranları bazen bu basit hikaye yaklaşımının çok derin ve yoğun bir evrenin karmaşasını yansıtmak için yeterli olmadığını söyleyebilir. Gerçekten de, Star Wars evreni sadece pilotlardan ve X-Wing’lerden ibaret değil; Jedi’ların karanlık tarafa düşüşü, galaksinin sırları, gezegenlerin kaderi ve belki de Chewbacca’nın neden bir çantacıyla arkadaşlık ettiği gibi pek çok detayı içeriyor. Bu nedenle, Jenkins’in işinin sadece filmi çekmek değil, aynı zamanda hayranlarının beklentilerine de yanıt vermek olacak. Ve işte burada, dev bir zorluk kapıda.

• Star Wars: Rogue Squadron Filmi Senaristini Buldu!

Rogue Squadron hikayesinin kökleri oldukça derinlere iniyor. Uzun yıllar boyunca kitaplar, oyunlar ve hatta çizgi romanlarla geniş bir evren yarattı. Her hayranın kendine özgü ilham noktaları bu evrene girdiği gibi, film bu çok yönlü bakış açılarını nasıl yansıtacak? Bunu düşünmek bile kafa karıştırıcı. Acaba, pilotların kahramanlık hikayelerini anlatırken kahvaltı masasında geçen bir komedi unsuru da eklemeyi düşünecekler mi? Kim bilir?

Tüm bu belirsizlikler içinde, Rogue Squadron hayranları, Lucasfilm’in daha önce denediği tüm bu mecralardan bağımsız olarak nasıl bir uyarlama getireceğini merakla bekliyor. Jenkins’in bu yeni yaratım üzerinde çok çalışması gerekecek. Film gösterime girdikten sonra hayranların beğenisini kazanmak, hepsini “Güç seninle olsun” diyerek yolcu etmek, bambaşka bir ustalık gerektirecek. O kadar ki, bir sinema sanatçısı, uzayda kaybolmuş bir uzay gemisi gibi hissetmekten kaçınmak zorunda kalacak. Yani sonuç olarak, bu film tam anlamıyla bir savaş olacak! Ve bekleyip göreceğiz.