Stygian: Reign of the Old Ones – Karanlıkta Kaybolmadan Önce Bilmeniz Gerekenler

Stygian: Reign of the Old Ones – Yerli Oyun Fırtınası Geliyor!

Bir süredir takibimizde olan yerli oyunlardan Stygian: Reign of the Old Ones, tam anlamıyla bir hüsran ve heyecan karışımı! Geçtiğimiz yıl demosu paylaşıldığında, oyun severler arasında bir dedikodu fırtınası kopmuştu. “Acaba bu oyun gerçekten Lovecraft evrenine uygun mu, yoksa sadece bir başka gözyaşı döktüren yerli yapım mı?” diye düşünmeden edemedik, değil mi? Eğer siz de benim gibi düşünüyorsanız, yalnız değilsiniz!

Tahmin ediyorum ki demodan sonra pek çok oyuncu, oyun takvimini işaretleyerek “Bu oyun kesin benim listemde!” diye düşünmeye başladı. Ama gelin görün ki, bu bekleyişin sonuna yaklaşırken, içimizde bir kıpırtı var. Yaklaşık 2 aylık bir süre kaldı önümüzde ve sabırsızlıkla bekliyoruz. Oyun dünyasında bir şeyler fısıldanıyor; “Stygian geliyor, Stygian geliyor!” diye çığlık atan çocuklar gibi heyecanlıyız!

Bu oyun, Lovecraft temalı bir rol yapma oyunu (RPG) olarak tanımlanıyor. Ama dikkat! Burası göründüğü kadar masum bir yer değil. Stygian’da, her biri kendine ait özelliklere, yeteneklere ve inanç sistemlerine sahip 8 farklı arketipten birini seçip kendi karakterinizi oluşturabiliyorsunuz. Yani, “Ben ne yaparım?” diye düşünmenize gerek yok; çünkü oyun size her türlü karanlık ve tuhaf seçeneği sunuyor. Mesela, “Büyü mü yapayım, yoksa bir canavara kafa mı atayım?” gibi ikilemlerle karşılaşabilirsiniz.

İnanç sistemleri, etrafınızdaki dünyaya nasıl tepki vereceğiniz konusunda adeta bir pusula gibi! Yani, “Bugün ne yapalım, canımız sıkılıyor” dediğinizde, inancınıza göre ya bir yaratığı alt etmeye ya da bir çay partisi düzenlemeye karar verebilirsiniz. (Evet, Lovecraft’ın dünyasında çay partisi düzenlemek biraz garip olabilir, ama kim bilir?)

Oyun çatışmalarında ise sıra tabanlı bir sistem kullanılıyor. Yani, düşmanlarınızla yüzleşirken “Sıra bende, ben de saldırıyorum!” diye bağırarak oynamak zorundasınız. Fanatik kült mensuplarından yaratıklara kadar, karşınıza çeşit çeşit düşman çıkacak. Yani, evinizin zemininde bir yerlerde saklanan o tozlu yaratıklar gibi düşmanlarınız da olacak. Düşmanlarınızı alt etmek için hem fiziksel saldırıları hem de büyüleri kullanmanız gerektiği söyleniyor. Yani, “Büyü mü yapayım, kılıcı mı sallayayım?” diye düşünmek zorundasınız.

Oyunun savaş kısımlarının da genel atmosfere uygun olacak şekilde gerilimli bir deneyim sunacağı ifade ediliyor. Yani, kalbiniz küt küt atarken, ekranın başında “Sakın düşme! Sakın düşme!” diye dua edeceksiniz. Ama bu gerilimli anlar, sizi korkutmaktan çok eğlendirecek gibi görünüyor!

Sonuç olarak, Stygian, 26 Eylül’de geliyor. Yüzümüzü güldürecek yerli yapımlardan biri olabilecek mi? Hep birlikte göreceğiz! Eğer demosuna göz atmak isterseniz, Steam sayfasından erişebilirsiniz. Unutmayın, karanlıkta kaybolmadan önce bir ışık kaynağı bulmayı unutmayın!