Su soğutma sistemleri, bilgisayar dünyasında bir devrim yarattı. Eskiden, bir işlemciyi soğutmak için devasa su tankları, pompa sistemleri ve borularla uğraşmak zorundaydık. Tek başına bir su soğutma sistemi kurmak, neredeyse bir inşaat projesi gibiydi. Şimdi ise, su soğutma işlemi o kadar pratik hale geldi ki, işlemcinin üzerine bir fan takmak, eskiye göre resmen bir komedi filmi sahnesi gibi kalıyor. Düşünün, bir zamanlar işlemcilerimizi soğutmak için haritada kaybolmuş gibi dolaşırken, şimdi sadece bir kutu açıp birkaç parça montaj yaparak işlemcimizi serin tutabiliyoruz. Bu, bilgisayar dünyasında bir devrim değil de nedir?
Asıl mesele, çoğu işlemci fanının, kutudan çıkan fanlar dahil, işlemcinin ısısını kasanın genel hava akışına uygun olmayan bir şekilde üflemesi. Yani, kasanızın havayı önden alıp arkadan attığı bir ortamda, işlemci fanınız ortada bir hortum açarak kasanın hava akışını bozar. Bu da, işlemcinin ısısını artırır. Ama su soğutma ile bu sorunu kolayca çözebilirsiniz. Sıcak havayı alıp dışarı atan bir radyatör ile hem işlemcinizi daha etkili bir şekilde soğutursunuz, hem de kasanın hava akışını mükemmel hale getirirsiniz. Kulağa hoş geliyor değil mi? İşte bu yüzden su soğutma sistemlerine yönelmek, bilgisayarınız için akıllıca bir yatırım.
Son zamanlarda, su soğutma sistemleri oldukça gelişti. Ben de bir gün eski su soğutucumu yenilemeye karar verdim. XPG Levante modelini tercih ettim; hem AMD hem de Intel sistemlerle uyumlu, 240mm’lik büyük bir radyatöre sahip. Kurulumu gerçekten kolay ama dikkat edilmesi gereken bir nokta var: parçaları kurmak istediğiniz konfigürasyona göre istediğiniz gibi birleştirebiliyorsunuz. Yani, isterseniz kasanın altına, isterseniz üstüne monte edebilirsiniz. Tamamen sizin yaratıcılığınıza kalmış. Kendi hava akışınızı nasıl kurduğunuz, bu işlemin en eğlenceli kısmı!
Fanları ve soğutma bloğu, ıssız bir dağ köyünde bile dikkat çekecek kadar etkileyici bir RGB aydınlatmaya sahip. Normalde yanar döner ışıkları pek sevmem ama bu sistem o kadar güzel bir aydınlatma sağlıyor ki, kapatmaya kıyamadım. Radyatörün genişliği ve soğutma bloğunun bakır yüzeyi, AMD’nin stok fanına göre tam 10 dereceyi geçen bir soğutma farkı sağladı. Yani, işlemcim neredeyse beni soğutacak kadar serinlemeye başladı! Ses konusundaki fark ise daha da dramatik; o kadar sessiz ki, bilgisayarın sesini duymak için kulaklığımı çıkarmak zorunda kaldım. O derece!
Tabii ki, eğer işlemcinizin üzerinde bir fan varsa, bence su soğutma alternatiflerine göz atmalısınız. Fakat bu noktada dikkat etmeniz gereken birkaç şey var. Öncelikle, kasanıza bu sistemin sığıp sığmayacağını iyi hesaplamak. İki fanlı sistemler genelde kasalara sığarken, üçlü olanlar tam bir bulmaca gibi olabilir. Yani, kasanızın içinde bir yer açmak için bazen biraz kreatif olmanız gerekebilir. Ama ne de olsa, bilgisayar toplamak bir sanattır!
Sonuç olarak, sağlam üretim kalitesi, yüksek performans ve göz alıcı RGB aydınlatmasıyla XPG Levante, gerçekten harika bir alternatif. Ayrıca, 1000 TL’den başlayan fiyatlarıyla rakiplerinden daha uygun. Eğer bilgisayarınızın içini bir sanat galerisi gibi aydınlatmak ve aynı zamanda işlemcinizi serin tutmak istiyorsanız, bu su soğutma sistemi tam size göre. Unutmayın, soğuk bir işlemci her zaman daha mutlu bir bilgisayardır! Ve unutmayın, eğer işlemciniz sıcaksa, siz de bilgisayarınızı soğutmaya çalışmak zorunda kalacaksınız. Bu yüzden, su soğutma sistemini düşünmenizde fayda var. Hem eğlenceli, hem de oldukça etkili!
