Switch 2 İncelemesi: Yeni Konsol Deneyimi
Switch 2 incelemesi ile yeni konsol deneyimini keşfedin. Oyun performansı, grafikler ve yenilikçi özellikler hakkında detaylı bilgiler burada!
9 saat önce

Yeni Bir Konsol Deneyimi: Switch 2
Yeni bir konsol çıkışı her zaman benim için heyecan verici bir dönemdir. Kurcalanacak yeni şeyler, oynanacak yeni oyunlar ve keşfedilmesi gereken özellikler… Eğer alabilme imkanım olursa tabii ki. Switch 2’yi yakın zamanda almak planlarım arasında değildi ama incelememiz için gönderilince, ilk günlerden itibaren elime geçti. İlk Switch, favori konsollarımdan biri olduğundan, bu yeni sürüme de büyük bir heyecanla atladım. Haziran ortasında elime ulaşan konsolu, geldiğinden bu yana aklıma gelen her şeyi denemek için sabırsızlandım. Elimdeki kaynakların yetmediği noktalarda internetten bolca ilgili içerik tükettim ve şimdi de tüm bu deneyimlerimi sizlerle paylaşacağım. Hazırsanız, konsolun kendisiyle başlayalım.
Ele Avuca Sığan Bir Switch
Switch 2’yi kutusundan çıkardığımda dikkatimi çeken ilk şey, yeni ekranın ve Joy-Con’ların büyüklüğü oldu. İnternetteki karşılaştırma fotoğrafları, konsolu canlı olarak görene kadar pek bir şey ifade etmiyor, dürüst olayım. İlk Switch’i ve Joy-Con’ların mantığını çok sevmiş olsam da, uzun süreli oyunlarda bir noktadan sonra elimde ağrılar oluşmaya başlıyordu. Tuşların ve analogların küçüklüğü, kullanılan plastik malzeme de cabası.
Switch 2, ergonomi konusunda konsolu büyüterek önde başlıyor. Ancak sadece büyüklük değil, kullanılan plastik de daha kaliteli bir malzeme ile değiştirildiğinden, elde oyuncak tutarmış gibi hissettirmiyor. Analogların ve tuşların büyümesi, taşınabilir kullanımda büyük bir fark yaratıyor. Tuşlar Pro Controller’a nazaran hala küçük kalsa da, analogların boyutu neredeyse aynı.
Joy-Con’ları takma mekanizması da aklımda soru işaretleri bırakan bir konuydu ama bu mekanizmanın oldukça sağlam olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Mıknatıslar anında “çat” diye tutuyor ve Switch OLED’de yaşadığım kayma ve yerinden oynama problemleri burada görünmüyor. Ekran için kullanılan yeni ayaklar, OLED modelinden esinlenilmiş; plastik yerine metal bir yapı kullanılmış ve bu ayak daha fazla açıya esneyebiliyor.
Konsolun inceliğini koruduğunu da belirtmem lazım. Bu durum, belki ilerleyen zamanlarda performans sorunlarına yol açabilir (performans kısmına geldiğimizde buna değineceğim) ama taşınabilirlik açısından diğer el bilgisayarlarına kıyasla oldukça avantajlı. Ancak bu incelik, ergonomiyi de etkiliyor. Uzun süreli oyun seanslarında “Keşke Joy-Con’ları daha iyi kavrayabileceğimiz bir tasarım ekleyebilselermiş” diye düşünmekten kendimi alamadım. Diğer el bilgisayarları, ergonomi konusunda bu detayı göz önünde bulundurmuş.
Ek olarak, Switch 2’nin hoparlörlerinin de orijinal Switch’e nazaran önemli ölçüde iyileştirildiğini belirtmeliyim. Her ne kadar kullanılan donanım Switch OLED’dekiyle aynı olsa da, bunların yerleşimi ve hoparlörlerin nasıl kaplanıp mühürlendiği, bu donanımın Switch 2’de daha net, güçlü ve dağılmadan duyulmasını sağlıyor. 3B ses desteği de cabası, bu özellik kulaklık ya da televizyonunuza bağlı bir ses sistemiyle çok daha belirgin hale geliyor.
Konsolda dikkatimi çeken bir diğer şey ise, konsolun üst kısmındaki ikinci USB-C girişi oldu. Orijinal Switch’teki “Masaüstü modda şarj edememe” problemini çözmek için eklenmiş oldukça bariz bir özellik. Denediğim kadarıyla bu giriş, yalnızca şarj etme amacıyla kullanılıyor. İncelemeler için aldığım ekran görüntülerini bilgisayara aktarırken, otomatik olarak üstteki USB-C girişini kullanmam gerekti ve konsol beni uyardı: “Yukarıdaki girişi kullanmayın.” Bu durum, bu girişin amacını netleştiriyor.
Eğrisiyle Doğrusuyla Switch 2 Ekranı
İnternette, Switch 2’nin ekranı hakkında birçok tartışma gördüğünüzü tahmin ediyorum. Herkesin konsola sahip olsun ya da olmasın, ekran hakkında bir fikri var. Kendi tecrübemi ve internette yapılmış neredeyse tüm ekran testlerini inceledikten sonra, ne beklemeniz gerektiğini şöyle özetleyebilirim:
- Kullanılan ekran bariz bir şekilde LCD’dir. VRR ve HDR gibi teknolojileri destekliyor ve 1080p çözünürlük sunuyor.
- Renkler açısından orijinal Switch’in ekranından çok daha iyidir; OLED model gelene kadar bu ekran iş görür.
- Ancak, ekranın HDR’ı gerçek bir HDR değil. Parlaklık değerleri oldukça düşük, bu da HDR’dan çok kontrast ayarlarıyla oynanmış bir monitör etkisi yaratıyor.
- VRR’da herhangi bir sorun yok, oldukça güzel çalışıyor; ancak bu özellik de yalnızca televizyon/monitörde geçerli.
- Ekranın piksel tepki süresi, yapılan testlerde 17-18 milisaniye civarlarında bulunuyor. Bu, 30fps oyunlarda sorun yaratmazken, daha yüksek FPS’e sahip, özellikle 2B oyunlarda “ghosting” efektine yol açabiliyor.
Digital Foundry gibi uzman ekipler, Nintendo’nun bu durumu yazılım güncellemesiyle çözebileceğini düşünüyor. Ancak bu durumu çözmek isteyip istemedikleri belirsiz. Çünkü Switch 2’nin inceliğini korumak için yaptıkları tercihler (daha büyük SoC, daha küçük batarya) bataryanın “kabul edilebilir” bir sürede dayanması için piksel tepki süresini düşük tutmuş olabileceği ihtimalini doğuruyor. Kısacası, masraftan kısma gibi bir durum da söz konusu olabilir ve bu, yazılım güncellemesi ile çözülemeyeceği anlamına gelir.
Kişisel tecrübeme gelince, Shovel Knight ve Metroid Dread gibi oyunlarda pek gözüme batmamış olsa da, Taiko No Tatsujin’de “ghosting” efekti oldukça belirgin hale geldi. Oynadığınız oyuna ve oyunun FPS değerine göre tecrübeniz değişebilir. Ben çoğu oyunda rahatsız olmadım ama etmediğinde de görmemek için kör olmak lazım.
Fare Olmak Kolay İş Değil
Problemlerin en büyüğünü geride bıraktığımıza göre, Switch 2’nin en yeni özelliği olan Joy-Con’ların fare sensöründen bahsedelim. Fikir olarak oldukça hoş; fare sensörü gayet güzel çalışıyor. Joy-Con’u konsoldan çıkarıp düz bir yüzeye yerleştirdiğinizde hemen algılıyor ve menülerde rahatça dolaşabiliyorsunuz. Tek sorun, ergonomik anlamda pek de rahat bir deneyim sunmaması. Joy-Con’un şekli, uzun süreli kullanımlarda bileği ve eli yorabiliyor. Özellikle Cyberpunk gibi FPS ya da aşırı aktif oyunlarda bu durum belirgin hale geliyor.
Bu fare sensörü olayını kullanacak bir WarioWare ya da Mario Party oyunu kulağa oldukça hoş geliyor. Ayrıca, DS, 3DS ve Wii U gibi konsolların emülasyonunda dokunmatik ekran kontrolleri olarak kullanılabilir. Mesela, fare sensörünü kullanan bir Kirby and the Rainbow Curse… Bunu yapma fırsatını kaçırma, Nintendo!
Performans, Performans, Performans!
Switch 2’nin en büyük başarısı kesinlikle performans alanında. Daha iyi bir SoC ve daha fazla RAM, her şeyi hızlandırmış durumda. Konsolun menülerinde gezinmek son derece hızlı, eShop ve Nintendo Switch Online kısımlarının artık Web App yerine doğrudan bir uygulama kullanıyor olması, gezintiyi önemli ölçüde hızlandırıyor; her şey anında yükleniyor. Ayrıca, eShop’taki yeni öneri sistemi de dikkat çekici; her cumartesi yenileniyor.
Switch 2’ye çıkan oyunların performansları da beni oldukça memnun etti. Cyberpunk incelememde yeterince bahsetmiştim ama Mario Kart World’de televizyon modunda 4K 60fps, taşınabilir modda ise 1080p 60fps performans sunuyor. Tek sıkıntı, dört kişi tek ekranda oynarken 30fps’e düşmesi.
Bu iki oyunun yanı sıra, Breath of the Wild, Tears of the Kingdom, Splatoon 3, Fantasy Life i, Super Mario Odyssey ve Pokémon Violet gibi Switch 2 güncellemesi almış eski Switch oyunlarını da denedim. Hepsi harika bir performans sergiliyor. Özellikle Breath of the Wild’ı 60fps görmek beni oldukça şaşırttı; 2018’den beri 30fps görmeye alışmıştım. Pokémon Violet’ın artık 21. yüzyıla yakışır bir şekilde çalışıyor olması ve Super Mario Odyssey’nin daha iyi görselliği, Splatoon 3’ün şehir kısmının da 60fps olması beni oldukça mutlu etti. Backlogum biraz sekteye uğrayacak gibi hissettim, özellikle Pokémon Violet’ı denemek için açıp 2 saat oynadıktan sonra.
Oyun denemelerim bunlarla sınırlı kalmadı tabii ki; Switch’te dinamik çözünürlüğe ve/veya FPS kilidi olmayan oyunlara da bakmam gerekti. Bayonetta 3, Bombrush Cyberfunk, Ni No Kuni 2, Monster Hunter Stories 2 gibi FPS kilidi olmayan oyunların hepsi stabil 60fps’e ulaşmış durumda. Dinamik çözünürlüğü olan oyunların da taşınabilir modda ve TV modunda en yüksek çözünürlükte çalıştığını gözlemledim. The Witcher 3’ün Switch portu, bunun en büyük örneklerinden biri. Switch portu olmasından dolayı dokuların ve bazı modellerin kalitesi düşük olsa da, orijinal Switch versiyonunu televizyonda oynarken modellerin tam yüklenemediği bir PS3 oyununa benzediğini düşünürsek, şu anki hali bir hayli iyi.
CDPR’ın bu porta geri döneceğini sanmıyorum ama keşke dönüp düzgün bir Switch 2 versiyonu yapsalar diye içimden geçirmedim değil. Ayrıca Nintendo’nun Switch emülasyonuna biraz daha el atması gerektiğini düşünüyorum. Artık elimizde 1080p çözünürlüğünde bir ekran olduğuna göre, bazı eski orijinal Switch oyunları Switch 2’de bir hayli bulanık görünüyor. Her geliştiricinin her oyununa geri dönüp güncellemelerini beklemek biraz hayalcilik olur. Bu yüzden, Nintendo’nun bir şekilde orijinal Switch oyunlarını taşınabilir modda oynarken televizyon modunu aktif edebilmesini isterdim. Bu konuda teknik bir engel var mı bilmiyorum ama Nintendo’nun kapattığı ve dava açtığı birçok Switch emülatörü bunu bir şekilde başarabiliyor. Dolayısıyla, Nintendo’nun da bunu yapabilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bu arada, orijinal Switch emülasyonuna el atmıyor değiller. Switch kataloğunun neredeyse %98’lik kısmı problemsiz çalışsa da hala sıkıntılı oyunlar mevcut. Örneğin, Borderlands 3’ü Switch 2’de oynayamıyorsunuz, oyun bozuk durumda. Ben bu incelemeyi yazarken oyuna Switch 2’nin eShop’undan erişilemiyordu; Nintendo bunun farkında olduklarını ve incelediklerini belirtti. Hâlâ umut var demektir.
Pilim Yettiği Kadar
Switch 2’nin en büyük soru işaretlerinden biri, taşınabilir modda bataryasının ne kadar dayanacağıydı. Nintendo, konsol çıkmadan önce 2 ila 6.5 saat arasında bir süre vermişti ve bu, orijinal Switch’in 2.5 ila 6.5 saatlik süresinden daha düşük olunca, insanlar şüphelenmeye başladı. Özellikle OLED’den gelen ben, minimum 4-5 saate alışmışken biraz endişelendim ama… Dürüst olmak gerekirse, beklediğimden daha fazlasını verdi Switch 2.
Testlerimden ilki, konsolun şu an en çok sistem tüketen oyunlarından biri olan Cyberpunk 2077 oldu. Kalite modunda (1080p 30fps) performans düşüşü yaşamadan, 2 saatten fazla oynadığımı görünce oldukça şaşırdım. Hogwarts Legacy’nin Switch 2 versiyonuyla 3 saate yakın oynayabildim; aynı şekilde Breath of the Wild da o kadar sürdü. Orijinal Switch oyunlarında ise oynadığım oyuna göre bu süre 4 saate yaklaştı ya da geçti. Nintendo’nun 2 ila 6.5 saatlik tahmini oldukça doğru oldu anlayacağınız. Switch OLED’e kıyasla tabii ki kötü kalıyor ama şimdilik yeterli buldum.
Son Karar
Switch 2, tıpkı bu neslin PlayStation 5’i ve Xbox Series X|S’si gibi aşırı farklı bir şeyler denemek yerine, ellerindeki iyi olanı daha da iyi yapmaya odaklanmış durumda. Bu, Nintendo’nun geçmişi düşünüldüğünde ilginç bir durum. Bu firma, ev konsollarında Nintendo 64’ten Gamecube’a, oradan Wii’ye, sonra Wii U’ya ve en sonunda Switch’e geçiş yapmış bir firma. El konsollarında ise Gameboy Advance’ten DS’e, oradan 3DS’e (ve en sonunda yine Switch’e) geçmiş bir firma. Geçtiğimiz 30 yılda hep farklı şeyler deneyen ve “Nintendo tuhaflığı” dediğimiz şeyleri bizlere sunan bir firma. Şimdi ise “Switch, ama daha iyi” diyerek çıkmaları, insanların hem şaşırmasına hem de mutlu olmasına neden oluyor.
Kişisel beklentilerimin büyük bir kısmını karşıladığı için oldukça memnunum. Elimdeki Switch oyunlarını daha iyi bir performansta, daha büyük ve yüksek çözünürlüklü bir ekranda oynayabilmek beni çok mutlu etti. Özellikle Switch’in en çok kullandığım konsollardan biri olduğunu düşünürsek, bu konsol şu anda benim ve benim gibiler için var.
Switch 2’yi önerebileceğim bir diğer kitle ise daha önce Switch sahibi olmayan ve Switch oyunlarını oynamamış olanlar. Breath of the Wild, Tears of the Kingdom, Super Mario Odyssey, Pokémon Scarlet – Violet ve Splatoon 3 gibi oyunların çok daha iyi versiyonlarını ilk defa oynama fırsatını yakalayacaksınız. Her ne kadar hepsi güncelleme almamış olsa da geriye uyumluluğu sayesinde kendine geniş bir oyun kütüphanesi sunuyor. Eğer Switch ya da Switch 2 ilginizi çekiyorsa, rahatlıkla önerebilirim.
Ancak mevcut kullanıcılar, özellikle Nintendo konsollarını yalnızca kendisine özel oyunlar için tercih edenlerin beklemesini tavsiye ederim. Mario Kart World benim bu yılki favorilerimden biri ama tek bir oyun için konsol almak pek mantıklı gelmiyor. Yılın ilerleyen dönemlerinde Donkey Kong Bananza’nın yanı sıra, orijinal Switch’e de gelecek olan Metroid Prime 4 ve Pokémon Legends: Z-A dışında şimdilik herhangi yeni bir 3B Super Mario, The Legend of Zelda ya da Animal Crossing oyunu görünmüyor. Beklemekten bir şey kaybetmezsiniz.
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?