Bugün, Şire’nin sakinleri için bir felakete dönüşen bir durumdan bahsedeceğiz. Tales of the Shire, bu akşamdan itibaren oyun severlerle buluşacak ama öncesinde inceleme ambargosu kalktı ve ilk incelemeler geldi. Durum, pek de iç açıcı değil. Tam olarak şöyle: Opencritic‘teki 24 incelemenin ortalaması 64 puan. Bu da, aslında bir Hobbit’in çayına tuz katmak gibi bir şey. Yani, biraz garip ama yine de içilebilir! Metacritic‘te ise PC versiyonu için 16 incelemenin ortalaması 60 puan, PS5 versiyonu için 6 incelemenin ortalaması 54 puan ve Switch versiyonu için 7 incelemenin ortalaması 60 puan. Bu rakamlar, bir Hobbit’in ikinci tabağa çay koyması gibi, pek de tatmin edici değil!
İnceleme puanları arasında CGMagazine‘in verdiği 8/10 ile IGN‘nin 4/10’u arasında bir uçurum var. Yani, bir yerde şalgam suyu içen hobbitler, diğer yanda da şalgam suyu içmekten nefret eden hobbitler var. Bu durumda, yayıncılar arasında da bir tartışma çıkabilir. Şöyle ki:
- CGMagazine – 8/10
- Console Creatures – 8/10
- The Indie Informer – 8/10
- The Nerd Stash – 7,5/10
- COGconnected – 70/100
- TheSixthAxis – 7/10
- Hobby Consolas – 68/100
- PC Gamer – 67/100
- Gamepressure – 6/10
- GamesRadar+ – 3/5
- DualShockers – 5,5/10
- IGN – 4/10
- Push Square – 4/10
- Final Weapon – 2/5
Bu incelemelerin çoğu, oyunun beklentileri karşılamaktan oldukça uzak olduğunu belirtiyor. “Umut vadeden bir fikirdi ama çok sıkıcı ve aşırı hatalı çıktı” gibi yorumlar, oyunun ilk tanıtımlarında verilen heyecan verici söylemlerle zıtlık oluşturuyor. Bir başka oyuncu ise, “Sürekli çökmeler ve otomatik kaydetme özelliğinin olmaması, beni rahatlatıcı bir oyun için oldukça endişeli bir hale getirdi” diyerek durumu özetlemiş. Yani, oyun oynamaya çalışırken aniden bilgisayarın çökmesi, Hobbitlerin de bir anda yüzlerce orkun saldırısına uğramasına benziyor.
Bir başka eleştiride ise, “Tales of the Shire’dan biraz hayal kırıklığına uğradım. Fikir harikaydı ama uygulama Tolkien dünyasının büyüsünü yakalayamadı” deniyor. İşte burada işler biraz daha karışık hale geliyor. Yani, bir Hobbit’in bir yudum çay içip “Neler oluyor burada?” diye sorması gibi bir durum. Elbette bu tür eleştiriler, oyunun yalnızca bir oyun olmadığını, aynı zamanda bir kültür parçası olduğunu da hatırlatıyor. Şimdi, bu oyunun yarattığı hayal kırıklığını bir kenara bırakalım ve biraz da geleceğe umutla bakalım.
Bakalım, bu oyun ileride kendini toparlayabilecek mi? Belki bir gün, bu oyunun yeniden doğuşuna tanık olacağız. Bir Hobbit’in bir yüzük peşinde koşması gibi, oyun dünyasında da bir hayal peşinde koşmaya devam edeceğiz. Umarım o günleri de görürüz, çünkü bir Hobbit’in en sevdiği şey, sonunda çayını içmek ve huzur içinde dinlenmektir. Yani, her şeyin bir zamanı var ve belki de bu oyun da o zamanı bekliyordur. Hep birlikte bu yolculuğa çıkalım ve neler olacağını görelim!
