Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

5 dakika okunma süresi

44

The Drifter: Yeni Bir Point & Click Macera Oyunu İncelemesi

The Drifter: Yeni Point & Click macera oyunu incelemesiyle, bu eşsiz deneyimi keşfedin. Hikaye, grafikler ve bulmacalar hakkında detaylar burada!

admin

2 ay önce

The Drifter: Yeni Bir Point & Click Macera Oyunu İncelemesi

Point & Click Macera Oyunlarının Yeni Gözdesi: The Drifter

Son birkaç ay içinde, point & click macera oyunları tutkunları için adeta bir cennet yaşanıyor. Kathy Rain 2, Rosewater ve Old Skies gibi birbirinden farklı, ama bir o kadar da etkileyici oyunlarla dolu bir dönem geçirdik. Bu listeye şimdi, farklı bir atmosfer ve hikaye sunan bir oyun eklemenin mutluluğunu yaşıyorum: The Drifter. Hoş geldin, The Drifter!

Point & Click Macera Oyunlarının Yeni Gözdesi: The Drifter

Powerhoof tarafından geliştirilen The Drifter oyununda, Mick Carter adında bir karakteri canlandırıyoruz. Oyunun hikayesi, adından da anlaşılacağı üzere bir tren vagonunda başlıyor. Drifter kelimesi, başıboş, oradan oraya savrulan bir yaşamı ifade ediyor ve Mick de tam anlamıyla bu durumun içinde. Neden böyle bir durumda olduğunu, hikaye ilerledikçe öğreneceğiz; ancak başlangıçta, Mick’in bir çatışmaya tanıklığı, teknolojik ekipmanlarla donanmış askerler tarafından kovalanması, su dolu bir rezervuara atılışı ve boğulması gibi sahnelerle karşılaşıyoruz.

Point & Click Macera Oyunlarının Yeni Gözdesi: The Drifter

Evet, Mick boğuluyor ve ölüyor, ardından aynı ana geri dönüyor. Bu durum, “ölmek” kavramının oyun içinde nasıl işleneceğine dair merak uyandırıyor. Ölümünden birkaç saniye öncesine geri dönen Mick’i bu sefer kurtarıyoruz ve peşinden gelen olaylar, bizi karmaşık durumların, unutma arzusunun, yaratıkların ve korkunç cinayetlerin içine sürüklüyor. The Drifter, pulp kültürünün harika örneklerinden biri. Yapımcı, hikayesinde Stephen King, Michael Crichton ve John Carpenter gibi ustalardan esinlendiğini belirtiyor. Bu isimlerin ikisi (King ve Carpenter) benim favori yazarlarım ve yönetmenlerim arasında yer aldığından, bu oyunu sevmek için pek çok nedenim var.

Point & Click Macera Oyunlarının Yeni Gözdesi: The Drifter

Oyun, piksel sanatı tarzında bir grafik sunuyor, ancak oldukça düşük çözünürlüklü diyebilirim. Yani az sayıda piksel ile çok şey anlatan bir yapım. Genel olarak tüm sahneler oldukça etkileyici görünüyor; ayrıca oyunun atmosferi, 80’ler dönemine ait “ozploitation” filmlerinin havasını başarıyla yansıtıyor. Ancak envanter sistemini pek beğenmedim; bu kadar düşük piksel çözünürlüğünde, envanter ekranındaki küçük ikonlar, eşyaların ne olduğunu anlamakta yetersiz kalıyor. Fakat, bu kadar kusurun da olabileceğini düşünerek geçelim.

Point & Click Macera Oyunlarının Yeni Gözdesi: The Drifter

The Drifter’ın hikayesi, 9 bölüm halinde sunuluyor. Her bölüm sona erdiğinde “bölümün sonu” yazısı beliriyor ve kaydetmek isteyip istemediğinizi soruyor. Bu durum, oyunu adeta 9 bölümlük bir dizi izler gibi oynamamıza olanak tanıyor. Başlangıçta hızlı bir tempo var, ancak ortalara doğru biraz yavaşlıyor ve hikaye zaman zaman duraksıyor. Fakat özellikle 7. bölümden itibaren, oyun üst üste sürprizler ve twistler sunmaya başlıyor. “Bunu tahmin edemezdim” dedirtecek pek çok olay peş peşe geliyor ve ölümler, dirilmeler gibi unsurların arkasındaki nedenleri öğreniyoruz.

Point & Click Macera Oyunlarının Yeni Gözdesi: The Drifter

Bunları bir spoiler olmadan belirtmek gerekirse, hikayenin duygusal yönüne değinmek önemli. Mick Carter’ın bir “drifter” olmasının ardında, çok sevdiği birini kaybetmiş olması yatıyor. Kayıp, onun için derin bir acı ve çaresizlik duygusu yaratmış. Bu durum, onu kaçış yolları aramaya itmiş; ancak yaptığı tek şey, geçmişi geride bırakmak değil, aynı zamanda unutmak istemesidir. Ölüm ve kayıptan bahsedildiğinde, bu durum Sil Baştan (Eternal Sunshine of the Spotless Mind) filmindeki temaları da akıllara getiriyor. Bu tür acılarla dolu bir karakterle empati kurmak kolay değil; ancak Mick Carter için hem üzülüyor hem de zaman zaman kendisine kızıyoruz. Hayatımızda kişilere dair kötü olaylar elbette olacak; ancak çözüm, iyi anıları da dahil olmak üzere her şeyi silmek değil. Oyunu oynarken bu düşünceyi sorgulamamak elde değil, zira bana bu hissiyatı güçlü bir şekilde hissettirdi.

The Drifter, bulmaca yönü itibarıyla çok zorlayıcı bir oyun değil. Bulmacalar, bir mantık silsilesi içinde ilerliyor ve genellikle ne yapmanız gerektiğini bilerek oynuyorsunuz. Ayrıca, Mick Carter’ın ‘düşünce’ menüsünde karşılaştığımız olaylar, birer ikonla temsil ediliyor ve bu menüde, Carter ne yapmamız gerektiğine dair ipuçları sunuyor. Ancak bazı bulmacalar da oldukça basit kalmış. Örneğin, bir arabaya benzin gerektiğinde, yan ekranlarda bir benzin bidonu görünce, “Hadi canım, bu kadar şansa bak!” dedirtiyor.

Klasik envanter ve ortam bulmacalarına ek olarak, bir de “ölüm bulmacaları” var ki, bu The Drifter’ın en güçlü yönlerinden biri. Bu mekanik, Old Skies’ta gördüğümüz bir yapım. Ölüyoruz, yeniden diriliyoruz ve her ölümden elde ettiğimiz bilgiyle, ilerideki ölümlerimizi önlemeye çalışıyoruz. Ayrıca, oyunu az sayıda ölümle tamamlamanın bir başarı durumu bile var.

Point & Click Macera Oyunlarının Yeni Gözdesi: The Drifter

Seslendirme konusunda da bir parantez açmak gerek. Seslendirme gerçekten çok başarılı. Başroldeki Mick’in coşkulu, korkulu ve depresif halleri, Adrian Vaughan tarafından etkileyici bir şekilde yansıtılmış. Genel olarak karakterlerin seslendirmeleri, oyunun atmosferini daha da güçlendirmiş. Müzikler ise tam anlamıyla 80’lerin ucuz filmlerinden fırlamış gibi. Onları da oldukça beğendim.

Point & Click Macera Oyunlarının Yeni Gözdesi: The Drifter

Sonuç olarak, macera türünü seviyorsanız The Drifter, size sürükleyici bir hikaye ve kaliteli bulmacalar sunuyor. Hikaye, zaman zaman temposunu kaybetse de, merak duygunuzu sonuna kadar canlı tutmayı başarıyor. Ben oyunu 8 saatte tamamladım ki bu tür bir oyun için oldukça ideal bir süre. Oyun sonunda, başından güzel bir dizi izlemiş gibi kalktım; umarım siz de aynı deneyimi yaşarsınız.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?