The Raid’in Yeni Kehaneti: Aksiyon Sinemasında Devrim Mi, Yoksa Sıfır mı?

2012 yılında “The Raid” ile Gareth Evans, adeta aksiyon sinemasının bir karnavalını başlattı. Sanki bir yere saklanmış olan şişman bir palyaço, bir anda sahneye çıktı ve tüm izleyicileri gülmekten kırdı geçirdi. O film, öyle bir dövüş sahnesi ile başlamıştı ki herkes “Oha, bu ne böyle! Kolları nereden çıkıyor bu adamların!” diye düşünmeden edemedi. Ve evet, “The Raid 2” ile birlikte sanki Gareth ile Evans, Hollywood’da akıllara kazındı. Artık pek çok film, bu ikilinin yarattığı çılgın aksiyon kıyametiyle ölçülmeye başlandı.

Geldiğimiz noktada, Deadline gibi sitesinde çıkan haberlere göre, bu ikili “remake” olarak geri dönecekmiş. Ama tabii bu sefer Gareth Evans yok. Yani alabileceğimiz tek şey, evin kapısının önündeki o eski ve paslı süpürge. Kendi kendime düşündüm, “Michael Bay yapıyorsa bu filmi, kesin en az 478 tane patlama olacak!” Yönetmen koltuğunda ise “The Hitman’s Bodyguard” ile tanıdığımız Patrick Hughes oturacak. Yani kısacası, orijinal versiyonun yaratıcısı yerine bu kez bir başka isim var. Yolda yürürken başının üstüne bir patlayıcı düşmesi muhtemelen son derece olası görünüyor.

Esasında “Raid” serisi, Endonezya’nın kurumsal SWAT ekibinin başına gelen aksiyon dolu olayları masal tadında anlatıyordu. Kim ne derse desin, sokak dövüşleri öyle bir yerlere ulaştı ki, izleyiciler her yerde birbirine “Haydi bakalım kendi aramızda dövüşelim” demeye başladı. Şimdi ise işler biraz değişiyor çünkü yeni filmle birlikte Amerika’ya yolculuk yapıyoruz. Hayırlısı bakalım! Philadelphia’da bomboş bir sokağa bir istihbarat ekibi gelecek ve orada büyük bir uyuşturucu patronu olduğu söylenen biriyle karşı karşıya gelecekler. Yapılacak iş belli: O örgütü darmadağın etmek.

Şimdi birkaç soru beliriyor aklımızda: Yeni ekip, bu kez zıpkın gibi mi olacak yoksa tarihteki ilk defa “Aksiyon filmi” konseplerinde sörf surfboard ile mi dönecek? Umarım tekrar o yağmurlu yaz günlerini yaşarız ve herkesin karnış iki katına çıkmadan önce hedef alınmadığı bir aksiyon deneyimi olur; çünkü o öyle bir mücadele ki, azalar yok olacak!

Finans olarak bile bir denge atışı bile olmadan, film çekildiği an hayranlarının beyinlerinde canlanacak. Jason Statham’ın her an kornaya bastığı arabalarla dolu bir dünya düşleyelim. Ama bu filmde, tehdit altında olan bir takım kötü adamın yapması gereken şeyi yapmaya çalışacaklar. Yine de, ne kadar başarılı olacaklar orası muamma! Umarım ekip, kötü adamı yakalarken “Malum, akla hayale gelmeyecek bir şekilde.” kelimelerini akıllarından çıkarmazlar.

Sonuç olarak, yeni “The Raid” nasıl olacak bilmiyoruz ama kesinlikle merak içerisindeyiz. Michael Bay’ın etkisi orada olursa kaç tane patlama ve ‘şok edici’ sahnelere tanıklık edeceğiz, bunu hep birlikte göreceğiz. Umut edelim ki, yeni ekip daha önceki gibi büyük bir başarı elde eder ve bizlere unutulmaz bir aksiyon deneyimi sunar. Aksi takdirde, sinema tarihine yalnızca bir “remake” olarak geçebiliriz. Hele ki, filmden çıkan her izleyici gülmekten kırılırsa işler ciddi bir ciddiyet içinde ilerleyebilir!