The Talos Principle 2: Portal 2’nin Gölgelerinde Yeni Bir Sofya Deneyimi
Talos Principle 2 ile Portal 2'nin gölgelerinde yeni bir Sofya deneyimine dalın. Zihin oyunları ve gizem dolu maceralara hazır olun!
3 saat önce
Oyun dünyası, zamanla ne kadar geniş bir yelpazeye yayıldı, değil mi? Tam 12 yıl önce çıkan Portal 2, AAA kalitesindeki bulmaca oyunlarının nasıl olması gerektiğine dair önemli bir örnek sunmuştu. Bugün ise The Talos Principle 2, Portal 2’den hemen hemen her açıdan daha zengin bir içerik sunuyor. Fakat Portal 2’nin sektörde yarattığı etki ve yankı, maalesef bu oyunun uzağında kalmış durumda. Evet, The Talos Principle 2, ilk oyunun üzerine pek çok yeni unsur eklemiş; geliştiricilerin zihinlerindeki tüm fikirleri hayata geçirdiği bir oyun ortaya koymuşlar. 20 saatten fazla süren, sürekli değişen bulmacalar, keşfedilmeyi bekleyen pek çok soru işareti ve iç içe geçmiş bir varoluş hikayesi ile karşımıza çıkıyor. Bir süre sonra aklımdan geçen soru şu oldu: “Bu kadar fazla içerik gerçekten gerekli miydi?” Bu düşünce de kalpten geldiği kadar ilginçti.

Bu soru oyunun içinde de kendine yer buluyor; biz insanlara ve felsefi perspektife hitap ediyor. İlk oyunun benim için en dikkat çekici yanı felsefi ve dini sorgulamalarından kaynaklanıyordu. Varoluşun bize sunduğu anlamı, Elohim’in tavsiyelerine kulak vermek veya vermemenin sonuçlarını düşünmek, bulmacayı çözmek kadar keyif vericiydi. İkinci oyuna aynı düşüncelerle başlayınca beni gerçekten mutlu etti. Ancak çok geçmeden hikaye farklı bir yön aldı. Artık simülator sınavını geçmeye çalışan bir birey değil, sınavı başarıyla geçmiş 1000’inci kişi olarak topluluğa katıldığımızı görüyoruz. Bu noktada, 1K olarak hitap etmeye başlıyorlar bize ve kurucunun belirlediği hedef olarak Yeni Kudüs adını verdikleri şehirde bir kutlama yapıyorlar. Zira bu hedeflerden biri 1000 insan sayısına ulaşmaktı.
Bu durum da gösteriyor ki, oyun artık sosyolojik konulara da değinmeye başlıyor. Bir topluluğun parçasıyız ve başkandan müze sorumlusuna kadar herkesin bir rolü bulunuyor. Ana hikaye, bu topluluğun dış dünyaya olan merakını keşfetmek üzerine inşa edilmiş. Bu bağlamda, oyunun sosyolojik ve hatta politik yönleri oldukça baskın. Sosyal medya boyutu ise kaçınılmaz olarak bazı ahlaki ve varoluşsal sorgulamalarla dolu kayıtlar içeriyor. Bu detaylar, yazarların ciddi bir okuma yaptığının bir kanıtı gibi. Gerçek hayattan felsefecilerin alıntılarla dolu değerlendirmeleri ve bunların farklı bakış açılarıyla sunulması oldukça etkileyici. Ayrıca, ilk oyundaki dini sorgulama unsurları belirgin şekilde azalırken, Yunan mitolojisi ve semavi dinlere dair bazı izler hala bulunuyor. Örneğin, şehre verilen Yeni Kudüs ismi ve kurucu figürünün insanları tarafından ilahlaştırılması gibi detaylar var.

Bulmacalara geçmeden önce, zihnimin çalıştığını görmek beni memnun etti (Görmek? Soyut bir kavram nasıl görünür ki?) ve oyun, 100’den fazla bulmaca ile karşıma çıktı. Bunlar sadece zorunlu olanlar. İlk etapta, 12 farklı bölgeyi kapsayan zorunlu bulmacalar geçerken, bu bölümlerin ilk oyuna ne kadar benzediğini hissettim; ama her yeni bölgeye geçişte tanıtılan yeni bir cihaz ya da mekanik, durumu bambaşka bir şekilde dönüştürüyor. Her bölgede yeni bir mekanik tanıtılması, gerçekten başka bir boyut ekledi. Bunu abartmıyorum!
Bu çeşitlilik, bulmacaları sürekli olarak yenilikçi kılıyor. Bazen kendimizi klonlayabiliyoruz, bazen ışınlanıyoruz, bazen de belirli bölgelerde yer çekimi etkisi yaratıyoruz. Farklı mekaniklerin eklenmesi dolayısıyla, bazı bulmacaların gerçekten zorlaşacağını düşündüm; ama durum öyle değil. Zorluk, yalnızca bölge içinde belirli bir eğriyle ilerliyor ve yeni bölge ile beraber zorluk seviyesi denge sağlıyor. Bu; oldukça tatmin edici ve akıcı bir zorluk. Birkaç bulmacayı geçmek için uzun süre ekrana bakmama gerek kalmadan, can sıkıcı çözüm yollarıyla karşılaşmadan bulmacaları tamamlamak gerçekten keyifli. Belki burada küçük bir eleştiri noktasına değinebilirim ki bu oldukça göreceli bir durum. Zira çoğu zaman bulmacaların çözümleri benzerlik gösteriyor. Örneğin, üç cihaz sektöre dahil edilmesi gereken bir bulmaca, ama sadece iki cihazla çözüme ulaşmanız gerektiği hissine kapılabilirsiniz. En sık karşılaştığım çözüm yolu bu oldu.

Bulmacalar, yukarıda belirttiğim 12 bölgedeki tek içerik değil. Bu bölgeler geniş alanlar içeriyor; laboratuvarlar, anıtlar, tarihi kalıntılar ve kaybolmuş bulmacalar gibi çeşitli unsurlar barındırıyor. Çoğu mini haritada soru işareti ile gösteriliyor, bu da bulmalarını kolaylaştırıyor; ancak çözmek o kadar da kolay değil. Özellikle anıtların bulunduğu bulmacalar, koca haritayı kapsıyor ve her birinin çözümü farklı. Bu bulmacalar çözüldüğünde, yıldız kazanıyorsunuz ve çözemediğiniz bulmacaları “çözmüş gibi kabul et” alanında kullanabiliyorsunuz. YouTube’dan kolayca bulabileceğiniz bir bulmaca için neden bu kadar çaba harcayasınız bilemiyorum (Anlayamadınız diye herkesin yanlış mı kabul etmesi gerekiyor?).
Bunların yanı sıra, 12 bölgenin dışındaki MegaYapı adında bir yere de gidiyorsunuz; ancak ne desem spoiler olur. Ancak tüm bölgelere dair beni etkileyen bir detaydan bahsetmem gerekirse, bu da modern sanat! Evet, bulmacaların dış görüntüsü ve her bölgenin kendine özgü biyomları, beklemediğim bir şekilde beni etkiledi. Bu da Talos Principle 2’nin ekran görüntüsü almak için beni motive etti. Nihayetinde, The Talos Principle 2’den oldukça memnun kaldım. Bulmaca oyunu geliştirmek, başlı başına zorlu bir süreç. Bunu 20 saatten fazla içeriğe yaymak ve sürekli yeni mekanikler eklemek, gerçekten büyük bir çaba ve yaratıcılık gerektiriyor. Croteam’in aklında başka bir fikir olup olmadığını bilmiyorum ama bence Serious Sam gibi yapımları bir kenara bırakmalılar.




Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?