Thomas Mahler’den Dragon Age Eleştirisi: Sanatın Cesareti Nereye Gitti?

Geçtiğimiz günlerde Moon Studios’un CEO’su Thomas Mahler, BioWare’in yeni RPG’si Dragon Age: The Veilguard’a yönelik çarpıcı bir eleştiri getirdi. Kendisi Twitter’da, 80’lerde genç bir çocukken TV programlarının kalitesizliğinden bahsederek, o dönemdeki mutluluk tablosunu ve her şeyin çok “politically correct” (politik olarak doğru) olmaya çalıştığını ifade etti. Ne kadar doğru demiş! Hani, o sıradan diziler her zaman mutlu ailelerin hikayelerini anlatırdı. Bir sorun mu var? Aman Tanrım, sorun yok! Kimse tartışmasın, herkes mutlu mesut yaşasın, değil mi? Şaka bir yana, Mahler bu durumu çok yeterli görmemiş olacak ki, sosyal medyada ortaya attığı düşünceler ile gündemi salladı!

Bütün bu eleştirilerde, Mahler’in ağaçtan düşmüş gibi konuşması dikkat çekiyor. Hani, bir an gözünüzün önünde bir ağaç için ağlayabilirsiniz ama durun! Bu gerçeklikle karşılaşma anı bir başka! Simpsonlar ve Fresh Prince of Bel Air gibi radikal dizilerin ortaya çıkması ise sanki bir bahar festivali gibi. Artık yazarlar cesurca gerçek konulara dalmaya cesaret etti. Televizyondaki bu cesur figürlerin geçmişteki tabloyu nasıl değiştirdiği, Mahler’in gözünde bir ‘aha’ anı yaratmış gibi. Takvimleri 90’ların sonuna koyup, The Sopranos önderliğindeki dramatik yapılar ile gerçek bir televizyon devrimini başlatmış oluyorsunuz. Artık izleyici olarak “ah, bana bir gerçeklik sunun!” demiyorsanız, nerede yaşıyorsunuz? Herkesin pek de çöp olmayan bir insan hikayesini dinlemeye ihtiyacı var!

Fakat şimdi baktığımızda, oyun dünyasının, politik doğruculuğun taş devrine geri döndüğünü görmek oldukça iç karartıcı. Mahler, Dragon Age’den bir oynanış videosu izlediğinde duyduğu hayal kırıklığını ifade ediyor. Bu cümledeki hisleri adeta hissetmemek elde değil; sterilize edilmiş, insani bütünlükten yoksun bir yapı. Geliştiricilerin neden bu kadar temkinli davranmayı seçtiğini sorgulamak zorundayız. Geliştiricilerin bu işteki niyetleri kesinlikle yerinde ancak Mahler’in düşündüğü gibi, bazı yazarların kendilerine ait bir içsel deneyimi ve risk alma cesareti sergilemedeki eksiklikleri nedeniyle sonuçlar vahim olabiliyor.

Sanatta Amatörlük ve Cesaret

• Sanatın amacının insanı derinden etkilemek ve tartışmaya açık konuları ele almak olduğunu unutmamalıyız.
• Neden içten, ilginç ve gerçek yaşam tecrübelerini anlatmaktan korkalım ki?
• Bir yazar hem ilham çekip hem de cesur bir dille insanlarla bağ kurduğunda, efsanevi eserler çıkıyor.

Artık, “başarılı” veya “popüler” olmak adına yazarların içtenlik ile cesareti bir araya getirdikleri nadir anları sabırsızlıkla bekliyoruz. Tıpkı Mahler’e katıldığımız gibi, bu cesur adımlar atılmazsa, aynı işlenmemiş çiğ etler gibi, sanatsal ürünlerimiz de tatsız olur. Mahler’in sanatın elbet de amatör olanlarından kaçınmayı önerdiği gibi, tartışmaya açık konulara cesaret etmek bir zorunluluktur. Artistik havadan korkmayın, bir gün karşınıza koca bir yaratıcı bahar açılabilir!

Siz ne düşünüyorsunuz? Bu kadar cesur ve açık sözlü bir eleştirinin sektördeki yankıları nasıl olacak? Sanat haftasına gidelim ve bu durumda neler ortaya çıkacak göreceğiz. Belki de bir gün gülüp geçeceğimiz, belki de ciddiyetle başımızı sallayacağımız başka bir eleştiri ile karşılaşırız. Ama şu an için, biraz eğlenceli sohbet etmekte, cesur yazıların tadını çıkartmakta fayda var!