Uruz: Türk Kültürü ile Şekillenen Destansı Bir Oyun İncelemesi
Uruz: Türk kültürüyle şekillenen destansı bir oyun incelemesi. Oyun dünyasına dair detaylar ve kültürel unsurlar burada!
15 saat önce

Ne zaman bir yerli oyun incelemeye girişsem, kalemimi kağıda dökmeden önce içimde bir heyecan beliriyor. Bu heyecan, yalnızca bir oyun incelemesi yapmanın getirdiği his değil, aynı zamanda ülkemizdeki oyun geliştiricilerin çabalarına olan saygımdan kaynaklanıyor. Oyun endüstrisi, yalnızca eğlence sunmakla kalmayıp, aynı zamanda kültürel bir mirası da geleceğe taşımak için büyük bir fırsat sunuyor. Polonya’nın The Witcher ile elde ettiği başarıyı düşündüğümde, Türkiye’nin de bu alandaki potansiyelini tam anlamıyla ortaya koyabilmesi gerektiğini hissediyorum. Arada Bannerlord gibi dikkat çekici örnekler bulunsa da, çoğu yerli oyun, maalesef daha az bir oyuncu kitlesine hitap ediyor. Bu durum, kültür endüstrisinin ürünlerinin, toplumumuzu diğer toplumlara tanıtmak ve onlarla sağlıklı bir iletişim kurmak için sunduğu fırsatları değerlendiremediğimiz anlamına geliyor. İşte bu çabaların bir parçası olarak karşımıza çıkan Uruz, Türk kültürü ile şekillendirilmiş, detayları özenle işlenmiş bir oyun. Gelin, Uruz’un neler sunduğuna birlikte göz atalım.
Türkmen Obalarından Göçen Anneler…
Uruz, bir Türkmen obasında başlıyor; Kazan Bey’in oğlu Uruz’a, “Artık yaşın geldi, senin de kendini göstermenin zamanı geldi” diyerek bir öğüt vermesiyle hikaye başlıyor. Kazan Bey ve yiğitleri, düşmanları Kara Tekfur’a karşı bir cenge atılıyorlar. Uruz, babasının sözlerine rağmen, cesaretini toplayıp düşmanın üstüne atılmak için kendini tutamıyor. Ancak, hızlı hareketleri sonucunda etrafındaki yiğitlerin birer birer düşmesiyle Uruz kendini düşmanın elinde esir buluyor.
Bu durum obaya geldiğinde, Uruz’un annesi Burla Hatun, oğlunu kurtarmak için atına atlayarak düşmanın kalesine saldıran Oğuz hanımları ve beyleri ile birlikte harekete geçiyor. Uruz kurtuluyor ama babasının kalbini kırdığı için büyük bir pişmanlık yaşıyor. Kendini ispatlamak için obadaki beylerden ve hanımlardan küçük görevler alarak başlıyor. Acun Bey’in (???) sınavlarından geçip yay ve kılıç kuşandıktan sonra, düşman kalelerini basarak kendini kanıtlıyor. Ancak tam babasının saygısını kazanmışken işler bambaşka bir boyuta evriliyor. Etrafa bir zelzele düşüyor, göklerde bir uğultu yükseliyor ve oba yerle bir oluyor. Uruz, Umay’ın rehberliğine sığınarak yeni bir maceraya doğru yol alıyor.
Ne Yuvaları Kaldı Ne de Haneler…
Oyunun hikayesi oldukça etkileyici; Türk kültürüne ait kahramanlarla dolu bir anlatım sunuyor. Bu, ister istemez oyuncuyu derin bir şekilde içine çekiyor. Ancak hikayenin kendisinden daha etkileyici olan, bu hikayenin anlatımında kullanılan dil. Oyunun dili o kadar akıcı ve estetik ki, her kelimeyle birlikte yüzünüzde bir gülümseme oluşuyor. Metinlerin yanı sıra, görsel tasarım da bu dilin bir parçası olarak karşımıza çıkıyor. Obanın görünümü, çadırlar, karakterlerin giyim kuşamları, saçları ve kullandıkları silahlar, kısacası her detay Türk kültüründen izler taşıyor.
Kahramanımız Uruz’un karakter gelişim ağacı, kullandığı nesneler ve savaştığı düşmanlar, oyunun her bir parçası bu tema doğrultusunda tasarlanmış. Nazar gücünden tutun, kutlu vuruşa kadar her şey bizden; her şey bizim kültürümüze ait. Oyuncular, yolculukları sırasında Göktürk alfabesini kullanan mini bulmacalarla da karşılaşacak. Ayrıca, kayıt noktalarında dua ederek kayıt almanız da bu özgün unsurlardan biri.
Belirtmeden geçemeyeceğim bir diğer husus, oyunun müzikleri. Sayıca az kalmasına rağmen, o kadar güzel ki, sadece müzikleri dinlemek bile keyif veriyor. Kısacası, Uruz tema olarak yapılması gereken her şeyi güzel bir şekilde ortaya koymuş.
Ancak, oynanış kısmında Uruz’un aynı başarıyı sergileyemediğini belirtmek gerekir. Oyun, hem aksiyon hem de platform tarzında bir deneyim sunuyor. Düşmana kılıç sallarken veya zıplarken yaşanan kontrol sorunları, oyundan alınan keyfi ciddi anlamda azaltabiliyor. Ayrıca, zaman zaman bölüm geçişlerinde sıkışmalar yaşanabiliyor ve bu durum can sıkıcı olabiliyor. Türk işi bir çözümle, oyunu kapatıp açmak zorunda kalmak da cabası. Bazı metinlerin İngilizce bazıların Türkçe kalmış olması da düzeltilecek sorunlar arasında.
Son olarak, kullanıcı arayüzünün de gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Neyse ki, oyunun arkasındaki ekip, ortaya koydukları ürünün eksiklerini gidermek ve hatalarını düzeltmek konusunda oldukça istekli. Bu incelemeyi iki hafta önce yazmaya başladım ancak sürekli gelen güncellemeler nedeniyle beklemeyi tercih ettim. İlk oynayışta şikayet ettiğim bazı noktaların zamanla düzeltildiğine şahit oldum. Mesela, kamera açısı ile ilgili sorunlar ve boss savaşlarındaki problemler güncellemelerle giderildi.
Yine de, teknik sorunlar devam ediyor ve oyunun bu açıdan toparlanması biraz zaman alacak gibi. Ancak, oyuncuların işaret ettiği her sorunu en hızlı şekilde çözmeye çalışan bir ekiple muhatap olduğumuz için artık endişem yok. Uruz’un bu destansı macerasına ortak olmanızı öneriyorum. Seferiniz kut’lu olsun!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?