Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

4 dakika okunma süresi

6

Video Oyunları ve Sansür: Fursan al-Aqsa Olayı Üzerine Derinlemesine Bir İnceleme

Araziyi derinlemesine keşfedin! Fursan al-Aqsa ile oyunlardaki sansür üzerine şakalı bir bakış; gülmek serbest, düşünmek zorunlu!

admin

7 saat önce

Video Oyunları ve Sansür: Fursan al-Aqsa Olayı Üzerine Derinlemesine Bir İnceleme

Steam, son dönemde yaşanan olaylarla adeta bir savaş alanına döndü. İki yıldır vitrininde sergilediği *Fursan al-Aqsa: The Knights of the Al-Aqsa Mosque* isimli oyun, İngiliz Terörle Mücadele Birimi tarafından hedef alındı ve Birleşik Krallık mağazalarında satıştan kaldırıldı. Bu gelişme, oyunun İsrail – Filistin çatışmasına Filistin perspektifinden bakıyor olmasından kaynaklanıyor gibi görünüyor ki bu durum, bazı kesimlerin hoşuna gitmedi. Özellikle İngiliz yetkililer, bu durumu bir tehdit olarak algıladı ve oyunu yasaklamaya karar verdiler. Ama gelin görün ki, bu durum bazıları için sadece bir oyun, bazıları için ise bambaşka bir anlam ifade ediyor.

Geliştirici Nidal Njim, Steam’e ulaşıp *“Peki ama bunun arkasında yatan bir sebep var mı? Bizim oyun diğer nişancı oyunlarından neden farklı olsun?”* diye sordu. Valve, İngiliz Terörle Mücadele Birimi’nin taleplerine nasıl uyacaklarını açıkladı ve durumu oldukça resmi bir dille yanıtladı. Her ne kadar işler böyle resmi bir çerçevede dönse de, durumun çok daha karışık olduğunu ifade etmek pek de zor değil. Birleşik Krallık’ın bu oyunu yasaklama kararı, bazılarına göreyse tamamen absürt bir durum. Ayrıca CTIRU sözcüsü de olayın özüne dair yorum yapmaktan kaçınarak, teknolojinin, sosyal medyanın ve online servis sağlayıcıların nasıl çalıştığını açıklamaya çalıştı. Ama bu açıklama, pek çok soruyu yanıtlamaktan uzak kaldı.

Njid’in “Valve’ı suçlamıyorum, asıl suçlu İngiliz hükümeti ve bürokrasi” sözü, aslında çok özel bir vurgunun altını çiziyor. *“Sonuçta en yeni Call of Duty oyunu da oynanıyor, orada da bir Amerikan askeri var ve Irak’a gidip orada öldürüyor. Yani bu işte net bir çifte standart var!”* diyerek durumun mantıksızlığına dikkat çekti. Gerçekten bu durum gün yüzüne çıkarıyor ki, oyun dünyasında yaşanan sansürler sıkça politik nedenlerden kaynaklanıyor ve bu, oyunseverler için oldukça üzücü bir durum. Oyunların, aslında birer sanat eseri olduğunu unutmamak gerek. Ama yapılan bu yasaklamalar, sanki sanatın da bir cezaevi gibi hissettirmekle kalmıyor, aynı zamanda küresel bir tartışma başlatıyor.

Oyun, sadece Birleşik Krallık’ta değil, aynı zamanda Almanya ve Avustralya’da da çeşitli derecelendirme sorunları nedeniyle satışta değil. Evet, madem siparişi verdiniz, bunu her yerden yasaklayalım! Bu durum, yasaklardan beslenen bir komedi filmi senaryosunu andırıyor. Oyun dünyasında iç içe geçmiş siyasi ve sosyal dinamikler, her geçen gün bu tür absürt durumlardaki gereksiz keşmekeşliği artırıyor. Anlaşılan o ki, video oyunları sadece eğlence aracı olmaktan öte, toplumsal ve politik anlamda karmaşık tartışmaların merkezine yerleşmiş durumda.

Sonuç olarak, Nidal Njim’in durumu ve Valve’ın kararları bize bir şeyi net bir şekilde gösteriyor: Oyunlar, çok daha derin anlamlar taşıyabiliyor. Hükümetlerin kararları, yalnızca bir oyunun kaderini etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda toplumdaki düşünce yapısını ve sanatı da etkiliyor. Yani bir oyun, yalnızca bir fare tıklaması değil, aynı zamanda derin bir tartışmanın başlamasına vesile olabiliyor. Ve bu çelişki, içinde yaşadığımız dünyada karşımıza çıkan absürtlüklerden sadece bir tanesi.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?