Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

4 dakika okunma süresi

4

WandaVision: Pietro Maximoff’un Gizemi ve MCU’daki Rolü

WandaVision'da Pietro'nun gizemini çözüyoruz! Kardeşi bir süper kahraman, ama o neden böyle komik? Gel, bu hızla kaybolan sırları keşfedelim!

admin

19 saat önce

WandaVision: Pietro Maximoff’un Gizemi ve MCU’daki Rolü

Marvel Sinematik Evreni, izleyicilerine sadece aksiyon ve süper kahraman çatışmaları sunmakla kalmıyor, aynı zamanda derinlemesine karakter gelişimleri ve duygusal hikayelerle de dolu. Bu noktada, WandaVision dizisi, izleyicileri sıradan bir komedi dizisiyle kandırarak içindeki derin acıları ve karmaşayı gözler önüne seriyor. İlk üç bölüm, izleyicileri 1950’lerin sitcom dünyasına sokarken, Wanda’nın ve Vision’ın hayatının ne kadar absürt ve aynı zamanda trajik olduğunu da gösteriyor. Yani, bir yandan gülelim, bir yandan da gözyaşı dökelim, değil mi? İşte bu yüzden Marvel, izleyicilerine ‘süper kahramanlar’ ile ‘süper dramalar’ı mükemmel bir şekilde harmanlamayı başardı.

Bu dizinin en merak edilen karakterlerinden biri olan Pietro Maximoff, yani halk arasında bilinen adıyla Quicksilver, izleyicilerin aklında bir muamma olarak kalıyor. Herkes onun nerede olduğuna dair sorular soruyor. Her ne kadar FoX-Men serisinde Evan Peters tarafından canlandırılan versiyonu akıllarda yer etse de, Marvel Sinematik Evreni’ndeki Pietro’nun hikayesi biraz daha farklı. Biraz geçmişe gidelim; bu ikizlerin hikayesi, aslında kötü bir mafya filmi senaryosundan farksız. Çocukken yaşadıkları travmalar, onları mutant kimliğine ve güçlerine yönlendirdi. Ancak, MCU‘da bu ikizlerin hikayesi daha çok Hydra’nın deneyleriyle şekillendi. Yani, “Kim bilir belki de Hydra, bu ikizlerin hayatına girmese çok daha mutlu olabilirdi!” gibi bir senaryo da mevcut.

Pietro’nun Kayıp Yılları

Pietro ve Wanda’nın hikayesindeki en önemli noktalardan biri, onların babalarının Magneto olduğunu öğrenmeleri. Bu durum, ikizlerin hayatında bir dönüm noktası oldu. “Baba, sen süper kötü bir karaktersin ama biz mutantız! Bu durumu eğlenceli hale getirebiliriz!” diyerek, Magneto’nun “Mutant Hakları Savunucusu” derneğine katılmaları, onların hayatındaki en büyük komedilerden biri oldu. Hatta, bu durumu bir sitcom’a çevirsek, “Baba, sen mutantları sevmiyor musun?” temalı bir bölüm harika olurdu.

Pietro'nun Kayıp Yılları

Ama tabii ki, hayat her zaman güllük gülistanlık değil. House of M hikayesinde Wanda’nın gerçekliği bükmesi, mutantların çoğunu kaybetmesiyle sonuçlandı. “No More Mutants” dediği an, sanki bir dondurmanın üzerine tuz dökmek gibiydi; tatlı bir hayat aniden tuhaf bir hale geldi. Yani, bu kadar dramatik olayların üstüne, bir de “Pietro, nerede?” sorusu eklenince izleyici de “Hayır, bu harika bir komedi değil, bu bir dram!” demekten kendini alıkoyamıyordu.

Pietro'nun Kayıp Yılları

Pietro’nun Geri Dönüşü

Şimdi, WandaVision dizisi ile birlikte, Pietro’nun geri dönüp dönmeyeceği merak konusu. Evan Peters’ın rol alacağına dair çıkan haberler, izleyicileri heyecanlandırmaya yetti. “Acaba Quicksilver, evine dönüp ‘Neredesin, Wanda? Çok özledim!’ mi diyecek?” sorusu, izleyicilerin kafasında dönüp duruyor. Ancak, Age of Ultron’daki Aaron Taylor-Johnson’la ilgili herhangi bir haber yok. “Bakalım, MCU bir şekilde bu ikisini bir araya getirebilecek mi?” diye düşünmeden edemiyor insan.

Pietro'nun Geri Dönüşü

WandaVision dizisi, tıpkı House of M gibi bükülmüş bir gerçeklikte ilerliyor. Belki de Wanda, tüm bu acılardan kaçmak için kendine bir “mutlu mekan” yaratmıştır. Ama, her mutlu mekanın bir sonu vardır; bu yüzden izleyiciler olarak, “Acaba Wanda, bu mutlu mekanın içinde daha büyük bir dramayla mı karşılaşacak?” diye düşünmeden edemiyoruz. Sonuç olarak, Pietro’nun geri dönmesi, izleyicilerin merakla beklediği bir olay olarak kalmaya devam ediyor.

Pietro'nun Geri Dönüşü

Pietro’nun Güçleri ve Geleceği

Pietro’nun süper insan hızına sahip olması, sinematik evrende pek değişmedi, ancak FoX-Men filmlerindeki hızla kıyaslayınca biraz daha yavaş kaldığı kesin. “Aa, hızlan be adam!” diye bağırmamak elde değil. Ama bu hız, izleyiciler için önemli bir unsurdu; çünkü hızlı koşan biri, hayatın zorluklarından kaçmak için mükemmel bir strateji geliştirmiş gibi gözüküyor. “Hayat zor, ben hızlıyım!” diyerek, bir şekilde hayatta kalmayı başarmış.

Sonuç olarak, Pietro’nun hikayesi, izleyicilere hem komik hem de trajik bir deneyim sunuyor. “Acaba, Pietro ve Wanda’nın yeniden bir araya gelmesi, bu absürt hikayenin en komik anı mı olacak?” sorusu da akıllarda dönmeye devam ediyor. Altı bölüm daha sürecek olan WandaVision’da, izleyiciler olarak bolca sürprizle karşılaşacağımız kesin. “Peki bu Pietro, Wanda’nın hatırladığı ve son bıraktığı kardeşi mi olacak?” sorusu ise cevapsız kalmaya devam ediyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?