Wednesday: Tim Burton’ın Gotik Dizi Başarısı ve Yenilikçi Kadro ile Büyüleyici Bir Deneyim

Bir süredir ruhsuz ruhsuz işler izliyor olmamdan mı yoksa günün stresinden dolayı mı bilinmez, Wednesday dizisi adeta ilaç gibi geldi! O kadar ki, bir oturuşta 5 bölümü peş peşe izledim ve ertesi gün kalan 3 bölümü de üstüme boca ettim. Peki, neredeyse modası geçmiş gibi görünen bir markadan, yani Addams Family’den, nasıl oluyor da bu kadar sürükleyici bir spin-off çıkabiliyor? Cevap çok basit: Zamanın ruhuna uygun bir hale getirilmiş olması! İçinde güçlü kadın karakterler, bolca Z-Kuşağı atıfları, zayıf ve kararsız erkek karakterler ve araya sıkıştırılan güncel mesajlarla öyle bir hale getirilmiş ki, adeta 23. yüzyıla fırlamış bir grup Addams hayranı gibi hissediyorsunuz kendinizi!

Konusu itibariyle, hikaye, ailenin “nev-i şahsına münhasır” kızı Wednesday’in son okulda sergilediği ölümcül(!) tavırlardan dolayı Nevermore akademisine nakil olmasıyla başlıyor. Ancak, dışlanmış varlıkların okuduğu bu okulda bile kısa süre sonra kendisini dışlanmış hissediyor. Bir yandan gençlik sorunlarını işlerken, öte yandan Riverdale, Sabrina ve hatta Harry Potter dünyasından karşımıza çıkan unsurları da barındırıyor. Zaten Wednesday’in kasaba halkı ile Nevermore arasında gidip gelen öyküsü aşırı şekilde Sabrina’ya benziyor. Arada kaynayan komedi unsurlarını, karamsar hava ile harmanlamak da cabası… Komedi, drama derken, izlerken gülmemek mümkün olmuyor!

Şimdi, bu dizinin oyuncu seçiminde büyük bir başarı var! Başroldeki Jenna Ortega adeta bu rol için doğmuş gibi. Hiç kırpmadığı hipnotik gözleri, muğlak ses tonu ve kendi yarattığı çılgın dansıyla tam anlamıyla Wednesday. İnsan, “Bu karakterin gerçek hayatta bir karşılığı olamaz!” diye düşünmeden edemiyor. Tim Burton’a da ayrıca sevgiler… Onun gotik-komik tonunu belirleyerek diziyi yönetmesi, otantik bir atmosfer yaratıyor. Dizi, baştan sona onun sanatıyla büyülenmiş gibi! Senin emeğini özlemiştik, adamım!

Ancak dizi, daha çok Wednesday’in okulda ve kasabada dönen gizemli olayları çözmesi üzerine kurulmuş. Gizemlerin yarattığı merak unsuru o kadar iyi dengelenmiş ki, izlerken her bölümde bir sonraki olayı dört gözle bekliyorsunuz. Ama araya serpiştirilen aşk üçgeni mevzusu, belki de diziye biraz soğuk bir dokunuş katıyor. O aşk üçgenine ne kadar takılmak istemesem de, Wednesday’in oda arkadaşı, henüz atanamamış bir kurt adam (ya da kadın) olan Enid ile olan ilişkisi daha anlamlı ve eğlenceli bir hikaye sunuyor. Düşünsenize, Wednesday gibi bir karakter için aşk üçgeni elbette fiyasko ile sonuçlanacak, ama bu da Wednesday’in kendi tarzıyla gerçekleşiyor, bu yüzden de çok da şikayetçi olmuyorum!

Baştan beri söylediğim gibi, uzun zamandır beni bu kadar saran ve keyifle izlediğim bir dizi olmamıştı. İzlenme rekorlarını altüst etmesi de cabası! Devamının gelmemesi saçmalık olur ki, yaratıcılar en azından 4 sezonun planlandığını açıkladılar. Herkes izlesin, izletsin! Netflix’in bu yılki Metallica cover’larının da altına imza attığı bir gerçek. Adamlar, 40. yıllarında listelerin zirvelerinde! Hadi, bakalım, bir şeyler izlemek istiyorsanız, “Wednesday” tüm listeleri alt üst etmeye devam etsin!

• Yaratıcı: Alfred Gough, Miles Millar
• Yönetmenler: Tim Burton, James Marshall, Gandja Monteiro
• Oyuncular: Jenna Ortega, Gwendoline Christie, Emma Myers, Catherine Zeta Jones, Christinna Ricci
• IMDB Notu: 8,5
• Yayınlandığı Kanal: Netflix
• Editörün Notu: Bu yıl belli ki gotik kahramanların yılı ve Netflix, Sandman’den sonra Wednesday ile büyük bir başarı daha elde etti. Acil olarak 2. sezon şart!

NOT: 4/5