Witcher Evrenine Teşekkürler, Polonya!

Hepimiz biliyoruz ki, Witcher serisi sadece bir video oyunu değil; aynı zamanda ruhumuzu okşayan bir sanat eseridir. Andrzej Sapkowski’nin kaleminden dökülen bu hikaye, Polonya’nın gurur kaynağı oldu. Hani derler ya, “Ellerinle yaptığın iş, ruhunun yansımasıdır!” İşte bu oyundaki her çimen, her canavarı kesen Geralt, Polonya’nın kültürel zenginliğini dünyaya tanıtıyor.

Geçenlerde Amerika’daki Polonya Konsolosluğu, “Witcher için teşekkürler Polonya” yazılı bir pankart ile gündeme geldi. Ah, bu ne hoş bir sürpriz! Konsolosluk önüne bırakılan bu pankart, sanki “Yeterince Türk kahvesi içmedin, bu da sana bir Witcher hatırası!” diye haykırıyordu. Konsolosluk, bu pankartı paylaşarak “Konsolosluğumuzun önünde hoş bir sürpriz. Witcher’ı sevdiğiniz için mutluyuz!” şeklinde bir tweet attı. Yani, sonuç olarak, Witcher sadece bir oyun değil, aynı zamanda bir toplumsal olay! Uzanın, tüm Witcher hayranları, bu pankartı görünce gözyaşlarını tutamayanlar oldu.

Witcher’ın Geleceği ve Netflix Dizisi

Ve tabii ki, Witcher evreninin büyüsü burada bitmiyor. Yakın zamanda, Netflix dizisi ile de karşımıza çıkacak. Evet, doğru duydunuz; Henry Cavill, Rivialı Geralt rolünü üstlenecek. Yani, “Kendisi bu rolü çok iyi yapar!” diyenlerin sayısı giderek artacak. Ama bir şeyi merak ediyorum; Geralt’ı canlandıran bu yakışıklı adam, kılıçla canavarlara karşı savaşırken acaba nasıl bir saç spreyi kullanıyor? Çünkü o kadar savaşın içinde bile saçı hep mükemmel görünüyor!

Üstelik, Cyberpunk 2077 oyununda da Witcher 3’teki Priscilla konserine benzer sahneler yer alacak. Düşünün, Geralt’ın kılıcı bir yanda, Priscilla’nın şarkıları diğer yanda! Eğlenceye bakın, değil mi? Oyun dünyasında “Beni öldürme, öncelikle şarkı söyleyeyim!” mantığı bir başka. Zaten, Witcher dünyasında hem canavarlara karşı savaşırken hem de müzik dinlerken bir yandan da “Neden bu kadar eğleniyoruz?” diye sormak lazım. Hadi canım, canavarı kesmeden önce bir şarkı dinlemek şart!

Witcher Hayranları ve Konsolosluk

Bu pankartı gören hayranlar, “Konsolosluk, bize Witcher dünyasında daha fazla yer ver!” diye bağırmaktan kendilerini alamadı. Sonuçta, neden olmasın? Witcher evreni, sadece bir video oyunu değil; aynı zamanda bir yaşam felsefesi. Düşünsenize, Geralt hayatı boyunca “Ben bir Witcher’ım!” diye dolaşırken, biz de “Ben bir Witcher hayranıyım!” diyerek gezebiliriz. Belki de bir gün, Geralt ile yan yana selfie çekme şansımız olur! Kim bilir?

Sonuç olarak, Polonya Konsolosluğu’ndaki bu pankart, bize sadece Witcher’ın ne kadar sevildiğini değil, aynı zamanda bu evrenin ne kadar önemli olduğunu da hatırlatıyor. Eğer bir gün sokakta “Witcher’ı seviyorum!” diyerek yürüyen bir grup insan görürseniz, bilin ki bu sadece bir pankart değil; bu, Witcher hayranlarının kalplerindeki sevginin bir yansıması!