Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

13 dakika okunma süresi

3

Xenoblade Chronicles 3: 150 Saatlik Efsanevi Bir Yolculuk

Xenoblade Chronicles 3 ile 150 saatlik efsanevi bir yolculuğa çıkın. Unutulmaz maceralar ve derin hikaye sizi bekliyor!

admin

3 saat önce

Xenoblade Chronicles 3: 150 Saatlik Efsanevi Bir Yolculuk

Ne düşündüğümü biliyor musunuz? “150 saatim çöpe gitti dostlar!” Ama bunu söyledikten sonra, “Ama ne 150 saatti!” diyorum. Ancak bu düşünce, 38 yaşındaki beynimin kıvrımlarında kaybolup gidiyor. Sonuç olarak, aslında 15 ya da 20 yaşındaki gençler için tasarlanmış olan benzer oyunlardan birini daha bitirmiş oldum. Bolca anime klişesiyle dolup taştım, dünyayı kurtardım ve birçok dost edindim. Ama yine de bu 150 saati kayıp olarak değerlendirmiyorum, değil mi? Kesinlikle hayır. Çünkü oynadığım oyun, daha önce tükettiğim hikayelerin ötesinde bir deneyim sunmayı başardı.

Xenoblade Chronicles 3: 150 Saatlik Efsanevi Bir Yolculuk

Lafı uzatmadan, yılın JRPG’si Xenoblade Chronicles 3‘ü anlatayım. Çayınızı ve kahvenizi alın, zira yolculuğumuz uzun. Her şey çok büyük. İlk iki Xeno oyunu (ve Ömer’in oynarken bolca izlediğim XCX), hatıralarımda güçlü bir yere sahipti. Farklılıklar bazen göz önüne çıksa da, sağlam hikâyeleri ve etkileyici dünyaları bu eksiklikleri fazlasıyla maskelemeyi başarmıştı. Yeni oyunda bu maskelere pek ihtiyaç kalmamış; parçalar öyle güzel bir araya gelmiş ki, daha ilk 2-3 saat içinde aldığım heyecanın tarifini yapmam zor.

Xeno oyunlarının oyuncuda bıraktığı ilk izlenim, devasa ve soyut bir dünya hissidir. Coğrafi şekiller, sanki akla hayale sığmayacak boyutlardaki bir varlığın kalıntıları gibi, ufku yararak manzaraların çok ötesine uzanıyor. Bu devasa hissi, Elden Ring’in mekanlarıyla kıyaslayabilirim ama orada bile bu kadar derin bir hayranlık ve dehşet yoktur.

Xenoblade Chronicles 3: 150 Saatlik Efsanevi Bir Yolculuk

İlk geniş açık araziye çıktığımda aklımdan geçen tek şey “Yine uzun yürüyüşler yapacağız galiba” oldu ve yanılmadım. Yürüdükçe bitmeyen açık alanlar, dağlar ve ormanlar, oyuncuya üstten bir baskı uygulayan bir atmosfer yaratıyor. Ancak bu atmosfer boğucu değil; yer yer huzurlu ve göz alıcı manzaralarla zenginleşiyor. “Aionios” denilen bu dünya, önceki oyunlardaki dünyalarla bazı bağlantılar taşıyor ama buradan başlayarak oynayabilirsiniz çünkü öyküsü kendi içinde bir bütün. Bu sefer çok daha karanlık ve sert bir ana tema işlenmiş. Ölümüne savaşan ve neden savaştığı tam olarak belirli olmayan iki büyük fraksiyon var.

Keves, ilk Xenoblade oyunundaki halkların mekanik yönünün gelişmiş bir versiyonunu temsil ediyor ve siyah renkle karakterize edilmiş bir topluluk. Diğer yandan, Agnus, beyaz renkli kostümler giymiş askerlerden oluşuyor ve Ether kullanımında ustalaşmış bir gruptur; bu, ikinci Xenoblade oyunundaki Alrest dünyasının halklarından oluşuyor. İki dünya arasındaki varlık, bu askerlerin pek umurunda değil. Onların tek derdi, üst sınıf Konsüller tarafından belirlenen 10 yıl süreyle savaşarak Flame Clock adı verilen sayaçları doldurmak ve bağlı oldukları kolonileri ayakta tutmak. Bu acımasız kader, sanki onlara görkemli bir şeymiş gibi sunuluyor ve her asker 10 yıllık ömrünü tamamlayıp tuzla buz olacakları seremoniyi yaşamayı yaşamlarının birincil amacı haline getiriyor.

Xenoblade Chronicles 3: 150 Saatlik Efsanevi Bir Yolculuk

Bu çarpıcı dış görünüm, oyuncuyu hemen etkilerken derinlemesine inildikçe, bu askerlerin yaşamlarına ve sorunlarına ortak oldukça bekleyen trajik son ağırlığını da sizin omuzlarınıza yüklüyor. Burada Noah ve Mio adındaki ana karakterlerle tanışıyoruz, ancak Eunie, Taion, Lanz ve Sena da yeterince iyi yazılmış karakterler. Normalde Japonca seslendirme ile oynamayı tercih ettiğim oyunu, fragmanlardan beğendiğim İngilizce dublaj ile açtım ve bu kesinlikle doğru bir karar olmuş. Özellikle Eunie’nin kalın İrlanda aksanını ve bozuk ağzından çıkan sözleri kaçırmış olurdum.

Oyun boyunca diyalog yazımı dikkat çekiyor. Arada bolca klişe dile maruz kalsak da, yazımın doğal akışı, durağan sahnelerin bile kolayca akmasını sağlıyor. Aksiyonlu sahneler geldiğinde ise gerçekten etkileyici detaylar var. Şöyle söyleyebilirim ki, sağlam aksiyonlar, kalabalık savaşlar ve tek planda akıp giden mükemmel düellolar bizi karşılıyor. Özetlemek gerekirse, Japon RYO’larında bu tür sahneleri görmek alışıldık; ama burada oyun içi grafiklerle canlandırıldığı için Switch’te hayat buluyorlar.

Xenoblade Chronicles 3: 150 Saatlik Efsanevi Bir Yolculuk

Oyunun teknik grafikleri geride kalmış ama etkileyici sanat tasarımıyla bu açığı kapatıyor. Ancak, oyun boyunca çamur gibi kaplamalar, basit modellemeler ve frame rate düşüşleri ile karşılaşacaksınız. Özellikle savaşlarda elbette ekran karmaşık hale gelebiliyor ama inanılmaz görselliği değiştirmiyor. Nintendo’nun bu seriyi PC’ye getirmesi durumunda yaşayabileceğimiz görsel şöleni düşünmek bile can sıkıcı.

Bu noktada, oyunun müzikleri gerçekten etkileyici. Genellikle müzikleri daha iyi dinlemek için diyalogları kısıtladığım çok nadir oyunlardan biri oldu Xenoblade Chronicles 3. Her alanın müziğinden sıkılmadım ya da sahnelerde çalan harika melodilerden kendimi tekrara kapılmadım. Konsül savaşları sırasında çalan efsane müzikleri sürekli dinlediğimi gizlemeyeceğim. İlk iki oyunu aşan akılda kalıcı, epik ve tekdüze olmayan müziklere imza atan ekip takdire şayan bir iş başarmış. Eğer bu yıl müzik ödüllerini toplayacaklarsa şaşırmam.

Xenoblade Chronicles 3: 150 Saatlik Efsanevi Bir Yolculuk

Sınıfını seç, taktiğini belirle. Şimdi savaşlara girmeden önce, Xenoblade Chronicles 3, oyuncuyu en fazla serbest bırakan ve kendi stratejilerini oluşturmasına izin veren bir oyun olabilir. Oyunda birçok sınıf var ve bunlar üç ana kategoriye ayrılmış. Saldırı, savunma ve iyileştirme olarak tanımlanan bu üç ana kategoride toplam 26 sınıf bulunuyor. Bu sınıfların hepsi kendine özgü yeteneklere, avantajlara ve dezavantajlara sahip. Kimisi gizli, kimisi hikaye ilerledikçe otomatik açılıyor, iki tanesi ise oyun bitince açılıyor. Bu sınıflar açıldığında ekip üyeleri anında kullanamıyor; zira bazı karakterler bir sınıfa daha yatkınken, diğerlerinin öğrenme süreci daha yavaş ilerliyor.

Örneğin Lanz, daha defansif bir karakter olduğundan, bir NPC aracılığıyla gelen yeni defansif yetenekleri daha hızlı öğreniyor; Noah ise daha saldırgan tabanlı sınıflara yatkın. Ayrıca, oyunun ilerleyen dönemlerinde açacağınız bir Soulhacker sınıfı var ki onu başka bir kutuda daha detaylı inceleyebilirsiniz. Kesinlikle göz atmalısınız çünkü zor bossları yenmek için Soulhacker’ın esnekliğine ihtiyacınız olacaktır. Bu özgürlük, oyuncuyla sürekli taktik değiştirip sıkılmamayı ve yeni şeyler denemeyi sağlar. Tek bir ekip yapısı her durumda işe yaramayabilir; bu durumda gruptaki değişikliklere hızla adapte olmak, oyunda başarı için anahtardır.

Xenoblade Chronicles 3: 150 Saatlik Efsanevi Bir Yolculuk

XC3’ün temel fikirlerinden biri adaptasyon konusudur. Karakterlerimizin bir anda başlarından geçen olaylarla birer Ouroboros’a dönüşmeleri, anlık kararları ve kazandıkları güçlerin kullanımı, hem dünyayla hem de aralarındaki ilişkilerle gelişiyor. Yapımın en büyük başarılarından biri bu gelişim hissini mekanik olarak da yansıtabilmesidir. Başlangıçta her iki taraftan bir karakterin kullanabildiği Ouroboros formu, zamanla diğer karakterin özelliklerine göre farklılaşır ve yeni yeteneklerle donanır. Zamanla, yetenek ağacı açılıyor; cidden kafayı kırmamak elde değil. Eğer bolca seviye atlarsanız (farming yapmayı sevenler için iyi bir fırsat) oyun sonunda oluşacak savaşları rahatlıkla kazanabilirsiniz.

Xeno’nun ilk iki oyununa kıyasla savaşlarda 6 (konuk karakterle birlikte 7) kişi aynı anda savaşıyor olmanın avantajı çok büyük. Seri içinde tek bir karakteri yönetebildiğimiz denemelerle, bu sefer yapımcılar ciddi şekilde sistemin limitlerini zorluyor. Tüm karakterlerin, düşmanların bir anda savaşa dahil olması ortamı karmaşık hale getiriyor, fakat tek bir karaktere odaklanmanız yeterli. Diğerleri iyi idare ediliyor. Eski Xeno’lara kıyasla savaşlarda daha aktifiz. Normal ataklar otomatik yapılıyor; ancak cooldown’lı özel hareketleri kendimiz seçip yapıyoruz ve doğru zamanda tuşlara basarak bunları birbirine bağlayabiliyoruz. Bu, kombinasyon oluşturuyor ve chain hareket barlarını dolduruyor. Doğru şekilde zincirleri kurarsak, karakterin ultimate hareket barı doluyor. Hatta bu esnada Ouroboros formuna geçersek, orada da birbirine sarmalanmış özel hareketler buluyoruz. Ayrıca, grup chain attack barı doluyor; bu açıldığında tüm gruba komut vererek düşmanla savaşmaya dalıyoruz. Eğer Ouroboros eşi olan karakterleri etkili kullanabilirsek, bunların özel saldırısını da yapma şansına sahip oluyoruz ve bu saldırılar 22 milyon hasar verebiliyor.

Xenoblade Chronicles 3: 150 Saatlik Efsanevi Bir Yolculuk

Görmüş olduğunuz üzere, XC3 iç içe geçmiş karmaşık sistemleri bir araya getiriyor ve birçok kombinasyon deneyerek tanrısal güçte karakterler yaratma imkânı sunuyor. Bu da muazzam bir his veriyor. Ah şu anime klişeleri de olmasa… Tüm Xenoblade oyunları, gelişim, sınırlarını aşma ve yazılı bir kader varken buna karşı çıkma teması etrafında dönüyor. Noah ve ekibi, bedenlerine kazınmış 10 yıllık kaderlerine isyan ediyorlar (zorunda kalıyorlar aslında). Girdikleri mücadele, birçok anime klişesine ve dostluk temalarına yaslanıyor, ancak merkezi bir konu var ki bu durum bence oyunu JRYO’lar arasında farklı bir noktaya taşıyor. Teoman’ın “Kardelen” şarkısında geçen, “Dün de yok yarın da yok, sonsuz bir şimdi içinde, o an, nefessiz kaldım” sözlerini hatırlatıyor. İşte XC3’ün ana teması bu “sonsuz şimdi” kavramına karşı çıkmakta yatıyor.

Peki “sonsuz şimdi” nedir? Sabitliktir, dogmalarla çürümüş bir sistemdir; ayrılmanız gereken ama bunun sürmesini isteyen bir ilişki veya tutku alanıdır. İnsanlar, ya kolayına geldiği için ya da sabit olanın yanındaki sahte güven duygusuyla çoğunlukla yeniliğe ve değişime kapalı hayatlar sürerler. Şimdiye ve geçmişin nostaljisine gelecek belirsizliğinden çok daha fazla önem veririz. Oysa “sabitlik”, değişim korkusunun yarattığı ve insanları obsesif bir şekilde korunan bir içgüdüdür. Oyun boyunca, bu içgüdüyle donanmış, çeşitli travmalara sahip karakterleri deneyimleme fırsatı buluyoruz. Bu “sonsuz şimdi”nin insan ruhuna ve doğasına ne kadar zarar verebileceğini görüyoruz. Dolayısıyla, oyun klişelerle dolu olsa da hikaye, durumu sıkıcı hale getirmiyor. Zira yapımcıların yola çıktığı temalar gerçekten iyi ve bu temaları oyuncuya başarılı bir şekilde aktarabiliyorlar. Bu doğrultuda, karşınıza çıkan her düşman ya da zorluk, sizi finale ulaşma hırsından alıkoymuyor.

Xenoblade Chronicles 3: 150 Saatlik Efsanevi Bir Yolculuk

Tempo oldukça iyi ayarlanmış. Hikaye sıkıcı hale geldiğinde açık dünyayı keşfediyor (ki bu keşif bile muazzam ödüller barındırıyor), başka şeylerle uğraşmak için zaman buluyorsunuz. Tüm bunlar sürerken, bir balık tutma etkinliği hava almıyor; çünkü balık tutmadığınız JRPG olur mu? Olsun, keşfedilecek geniş alanlar düşünüldüğünde balık tutma biraz yorucu olurdu. İşte böyle geçip gitti dostlar, 150 saat sonunda, uzun bir zamandır bir oyundan almadığım hazzı yaşadım ve oyun boyunca aile gibi hissettiğim karakterlere veda ederek muhteşem bir yolculuğu tamamladım. Tek bir anından bile pişman değilim.

Huşu, hayranlık, hezeyan, hoşnutluk. Ey Nintendo! Monolith Soft’a yatırım yaptığın için şanslısın ama bu harika seriyi PC’ye getirmediğin için de suçlusun. Keşke herkes bu deneyime ortak olabilse; Noah, Mio ve Taion gibi her biri özenle yazılmış karakterlere eşlik edebilse. Eğer bu oyunu oynama şansınız yoksa, insanlığın “sonsuz şimdi”ye karşı olan mücadelesi üzerine bir düşünce egzersizi yapmanızı öneririm. Sizi neler alıkoyuyor, hayatınızda neleri değiştirmek istersiniz? Bu sorulara yanıt vermek zor olabilir; fakat sıkışmışlık hissini tanımlayabilirseniz, bu duruma karşı bir tavır geliştirebilirsiniz. Tüm bu avantajların ötesinde, bana bu düşünceleri sağladığı için Xenoblade Chronicles 3’e minnettarım. Umarım diğer tüm oyunlar da bize bu kadar çok şey sunabilir. Ah Nintendo ah, alacağın olsun!

Xenoblade Chronicles 3: 150 Saatlik Efsanevi Bir Yolculuk

Aionios’ta hayatta kalma rehberi

  • Karşınıza çıkan canavarlar normal, shiny, elite ve unique olmak üzere 4 kategoriye ayrılmaktadır. Shiny daha iyi loot, elite daha fazla xp ve unique’ler hem bunların özelliğine sahiptir hem de Soulhacker’ı aldıysanız özel bir yeteneğe sahiptir.
  • Eğer Soulhacker sınıfını açmadan nadir bir yaratığı kesmişseniz sorun yok; haritadan ışınlanabileceğiniz mezar taşıyla etkileşime geçerek onunla yeniden savaşabilirsiniz.
  • Oyun, dağ tepe dolaşırken bizi çeşitli mağaralara da sokuyor; oradaki bulmacaları çözebilirseniz ödülleri güzel.
  • Silver Nopon coinlerini kullanarak sınıfların seviyesini artırabilirsiniz; ben bu durumu çok geç keşfettim, dikkat edin.
  • Her gittiğiniz kolonide mutlaka kantin yemeklerini deneyin, grup aşçısı Manana her seferinde yeni bir tarif öğrenecek.
  • Bir kolonide yeterince dostluk puanı kazanırsanız oranın kahraman sınıfını yükselten yeni görev açılacak; oyun sonunda güçlenmeniz gerekecek.
  • Bazı sınıfların saldırı taktiği, hareketleri cancel üzerine kuruludur. Eğer becerebilirseniz, önemli bonus hasarlar elde edebilirsiniz.
  • Grubunuzda en az 3 diriltme becerisine sahip karakter bulundurun; çünkü bolca ölümler yaşanacak.
  • Sıkıştığınızda Ouroboros formuna geçmek, savaşların seyrini bir anda değiştirebilir.
  • Kendi seviyenizden yüksek düşmanlarla savaşırken grupta üç sağlıkçı, iki defansif ve bir saldırı ağırlıklı karakter olursa şansınız artar.
  • Oyun bitiminde kazandığınız seviyeleri azaltıp daha güçlü yaratıklarla daha fazla xp için savaşabileceğiniz bir sistem açılacak; bunu zekice kullanarak hızlıca sınıflara seviye atlatabilirsiniz.
  • Önemli aksesuarlar ve eşyaları favori yapmayı unutmayın.
  • Son olarak, yemek yemeden sokağa çıkmayın.

Xenoblade Chronicles 3: 150 Saatlik Efsanevi Bir Yolculuk

Xenoblade Chronicles 3: 150 Saatlik Efsanevi Bir Yolculuk

Xenoblade Chronicles 3: 150 Saatlik Efsanevi Bir Yolculuk

Xenoblade Chronicles 3: 150 Saatlik Efsanevi Bir Yolculuk

Xenoblade Chronicles 3: 150 Saatlik Efsanevi Bir Yolculuk

Xenoblade Chronicles 3: 150 Saatlik Efsanevi Bir Yolculuk

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?