Yapay Zeka ve Dota 2: OpenAI’nin Başarıları

Yapay Zeka: Dota 2’nin Acımasız Şampiyonu!

Güçlü yapay zeka teknolojileri üzerinde çalışan OpenAI, son günlerde adını sıkça duyuruyor. Hatta Dota 2’yi kendi kendine oynayarak öğrenen OpenAI Five isimli yapay zeka takımı, bir gösteri maçında geçen sene The Internationalı kazanan OG takımını ezici bir üstünlükle mağlup etti. Şimdi, bu yapay zeka takımı ile ilgili bir şey söylemek gerekirse, sanırım “Başka bir oyunda da kaybetmek istemiyoruz!” diyebiliriz. Açıkçası, Dota 2 gibi karmaşık bir oyunu öğrenmek için günde 180 yıl değerinde maç oynayan bir yapay zekanın karşısında, insan oyuncuların pek şansı yok gibi görünüyor!

OpenAI’nin kurucularından Greg Brockman bir keresinde şöyle demişti: “OpenAI 10 aylık yaşamı boyunca şimdiden 45,000 yıllık Dota 2 maçı yaptı. Daha sıkılmadı bile.” Yani düşünsenize, bu yapay zeka, neredeyse insanlık tarihinin tamamında oynanmış Dota 2 maçlarının toplamından daha fazla maç yapmış! Bu da demektir ki, bir yerlerde bir bilgisayar var ve o bilgisayar, bizimle dalga geçiyor! “Gelin, bir de rakip takımla karşılaşalım, nasıl olsa kazanan ben olacağım!”

Microsoft ile 1 Milyar Dolarlık Yatırım!

Ve geçtiğimiz günlerde OpenAI, Microsoft’tan 1 milyar dolarlık yatırım aldığını açıkladı. Yani bu yatırımla birlikte, Microsoft ve Azure platformu, OpenAI’nin özel bulut sağlayıcısı olacak. Anlaşılan o ki, Microsoft, “Beni de bu yapay zeka çılgınlığına dahil et!” dedi ve hemen iş birliği yapmaya karar verdi. Hatta iki firma birlikte çalışarak Azure AI teknolojileri geliştirecek ve Azure içerisindeki yapay zekayı artıracak platformlar yaratacaklar. Yani, biraz daha ileride, bir yapay zeka ile sohbet ederken, “Merhaba, ben OpenAI’nin yeni versiyonuyum, senin için Dota 2’de özel taktikler geliştirdim!” gibi cümleler duymamız mümkün olabilir. Hayal edin, yapay zeka ile oyun oynamak, insanlarla oyun oynamaktan daha zor!

Yapay Zeka ve Maliyetler

Brockman, OpenAI’nın git gide artan güçte yapay zeka teknolojileri geliştirdiğini ve bunun da işlemci gücü için ciddi kaynak gerektirdiğini belirtiyor. Yani, bir nevi “Yapay zeka ne kadar güçlü olursa, o kadar fazla elektrik harcar, o kadar çok çip yer!” mantığıyla çalışıyor. Bu maliyetleri karşılamanın en bariz yolunun bir ürün yaratmak olduğunu ancak bu durumda asıl odaklarını değiştirmeleri gerekeceğini ifade ediyor. Yani, “Evet, yapay zeka geliştirmek çok para kazanmak demek ama bir de bunun için kafa yormak var!” der gibi bir durum söz konusu.

• Geliştirme Maliyetleri: Yapay zeka geliştirmek, her ne kadar eğlenceli olsa da, cebinizi yakabilir!
• Ürün Yaratma: Yani, “Hadi gelin, bu teknolojiyi pazara sunalım!” demek de cabası.
• Lisanslama Kararı: Brockman, bazı teknolojilerinin lisanslamaya karar verdiklerini ve Microsoft’un da kendilerine bu bakımdan yardımcı olacağını belirtmiş. Yani, “Sen bu oyunu oyna, ben de sana lisanslayayım!” gibi bir iş birliği!

Sonuç olarak, yapay zeka ve makine öğrenimi teknolojilerinin neler yapabileceğini günümüzde daha sık görmeye başladık. Son günlerin popüler uygulamalarından FaceApp bile makine öğreniminin en iyi örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Hatta bir gün FaceApp’in yapay zekası, Dota 2’deki maçları analiz edip, “Biliyor musun, senin yerine daha iyi bir yapay zeka var!” derse, kimse şaşırmasın! Yapay zeka ile aramızda çok fazla mesafe var. Ama bir gün o mesafeyi kapatacaklarsa, umarım daha iyi oynarlar!