Eylül Ayı Indie Oyunları: Yeni Güzellikler ve İncelemeler
Eylül ayı indie oyunları, kahkahalarla dolu bir serüven! Yeni güzellikler ve incelemelerle oyun dünyasında kaybolmaya hazır olun!
9 saat önce

İndie Oyunlar: Eylül Ayı Güzellikleri!
Eylül ayı, indie oyun dünyasında adeta bir festivale dönüşmüş durumda! Birbirinden güzel oyunlar karşımıza çıktı. Kimilerinin incelemelerini derinlemesine ele aldık ama bazı oyunlar var ki, onları incelememiş olsak da gözden kaçmadıklarını belirtmek istedik. İşte karşınızda Indie Nöbeti köşemizin yeni sayısı! Bu ayın dikkat çeken oyunları arasında Children of Morta, Little Misfortune, Blasphemous, Knights and Bikes gibi yapımlar da bulunuyor. İncelemelerini merak ediyorsanız, onlara kendi sayfalarından ulaşabilirsiniz!
Creature in the Well (Engin)
Pinball, 100 yılı aşkın bir geçmişe sahip. İlk pinball makineleri 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmış, tilt mekanizması ise 1930’larda geliştirilmiş. 70’ler ve 80’lerde arcade salonlarının vazgeçilmezi haline gelmişken, 90’ların sonunda video oyunu versiyonlarıyla karşımıza çıkmış. Ama şimdi soruyorum, nerede o eski günler? Neyse ki, pinball ara sıra kafasını uzatıp kendini hatırlatıyor. İşte bu kez, zindan temizliği işini pinball ile birleştiren bir oyunla karşı karşıyayız: Creature in the Well! Yapımcı ekip, bu oyunu “pinbrawler” olarak adlandırıyor. Oyun, bulmacaları çözmek için pinball mekaniğini kullanırken, düşmanlarınızı da alt etmek için harika bir araç sunuyor. Yani, iki eğlenceyi bir araya getirmişler.
Hikaye kısmında pek ahım şahım bir şey yok. Adından da anlaşılacağı üzere, kuyuda bir yaratık var ve biz bu yaratıkla bir hesaplaşma içine giriyoruz. Bizden öncekilerin yapamadığını yapıp ona haddini bildirmemiz gerekiyor. Ne de olsa, “Yarasa kafalı” bir yaratıkla başa çıkmak hiç kolay değil! Zindan tasarımları, boss savaşları ve görsel tarzı oldukça başarılı. Her zindanda farklı saldırılarla karşımıza çıkan bosslar, her seferinde bambaşka bir mücadele sunuyor. Kısacası, türünün ilk ve tek örneği olabilecek, iyi bir ‘pinbrawler’ oyunu Creature in the Well. Oynamadan geçmeyin, sonra vay efendim nerede o pinball zevki?!
Egress (Eser)
Şimdi de Dark Souls hayranları ve Lovecraft tutkunları için müjde! Egress, işte tam sizin için yapılmış bir oyun. Battle royale türüne bayılıyorsanız, bu oyunda hayatta kalan son kişi olmak için mücadele etmenin tadını çıkarabilirsiniz. Rus geliştirici Fazan’ın oyunu bir süredir erken erişimde ve tam sürüm 10 Ekim’de çıkıyor, sabırsızlıkla bekliyoruz.
Oyunda 13 farklı sınıf var ve oyuncular, Lovecraft’ın ünlü Inssmouth adasında hayatta kalmaya çalışıyorlar. Solo modun yanı sıra takım halinde oynama seçeneği de mevcut. Hatta isterseniz lokal bir grup bile oluşturabilirsiniz. Oyun boyunca farklı artifaktlar ve güçlendiricilerle sürekli değişen bir tempo sunuyor. Özellikle Souls türü oyunların PvP’sini daha geniş bir çerçevede düşünün; işte Egress, tam olarak bu! Her ne kadar battle royale’den çok team deathmatch olarak tanımlanabilecek bir yapım olsa da, yine de keyif alacağınız kesin. Hayatta kalmak için son damla kanınıza kadar mücadele etmek, heyecan verici değil mi?
Sayonara Wild Hearts (Engin)
Geçtiğimiz yıl The Game Awards’ta duyurulan Sayonara Wild Hearts, “Pop Albüm Video Oyunu” olarak tanımlandı. İlk duyduğunuzda “O da neyin nesi?” diye düşünebilirsiniz. Sonuçta bu bir ritim oyunu, değil mi? Ama bu oyun o kadar eğlenceli ki, ritim oyunlarıyla uzaktan yakından alakası olmayanlar bile bayılacak!
Kalbi kırılmış bir genç kızın, evrenin dengesini yeniden kurmak için çıktığı maceraya eşlik ederken, oyuna özel hazırlanmış pop albümünün ritmine kapılıp gidiyoruz. Düşmanları alt etme, dostların desteğini alma, kısacası evrenin dengesini sağlama peşindeyiz. Tarot kartları, ışıl ışıl mekanlar, kaykay ve motosiklet yarışları, kılıç dövüşleri, tetris blokları (Evet, yanlış duymadınız! Tetris bloklarıyla kaçma peşindeyiz), emojiler ve satranç tahtası gibi ilginç unsurlar bir araya geliyor. Simogo, dolu dolu bir oyun deneyimi sunmayı başarmış. Oynamadan geçmeyin, yoksa pop müzikten mahrum kalabilirsiniz!
Now I Am There (Engin)
Bu ayın yerli oyunlarından biri olan Now I Am There, sessiz sedasız geldi. Belki çok ses getirmeyecek ama bulmaca-platform oyunlarını sevenler için oldukça eğlenceli bir yapım. Yıllar önce yarım bırakılmış bir deneyden geriye kalan bir robot, gözlerini açıyor ve bulunduğu laboratuvardan kurtulmaya çalışıyor.
Oyun boyunca yapmamız gereken tek şey ışınlanmak. Evet, doğru duydunuz! Işınlanmak, ışınlanmak ve yine ışınlanmak. Platformlar arasında hareket etmek, engelleri aşmak veya nöbetçi robotları alt etmek için ışınlanıyoruz. Peki, bu ne kadar eğlenceli olabilir? İşte orası sizin keşfinize kalmış! Ama bana sorarsanız, bu oyun bir şans vermeye değer. En azından “Ben de bir robotum!” diyerek eğlenebilirsiniz.
Hot Lava (İhsan)
Klei yine şaşırtmadı! Normalde parkur oyunlarıyla pek aram yoktur, ama “yere basma, yanarsın!” şeklindeki çocukluk anılarımızı harika bir konseptle sunmuşlar. Küçük bir çocuğun hem kendisini hem de arkadaşlarını, favori çizgi film karakterleri gibi gördüğü oyunda lavlara değmeden parkurları hızlıca geçmeye çalışıyoruz.
Bu esnada gizli nesneleri bulmak, kartları toplamak gibi yan görevlerle de uğraşabiliyoruz. Ayrıca bölümü hiç ölmeden geçmek veya belli bir sürede tamamlamak gibi hedefler koyabiliriz. Diğer oyuncuları görebilmek, onların nasıl cayır cayır yandıklarına tanık olmak, oldukça eğlenceli bir deneyim. Eğer boş vakitlerinizde birkaç el atmalık, eğlencelik bir oyun arıyorsanız, Hot Lava tam aradığınız oyun! Unutmayın, lavlar çok sıcak, ama eğlence bir o kadar da serin!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?