Windstorm: The Legend of Khiimori ile Doğa ve Atlar Arasında Bir Yolculuk
Rüzgar fırtınası mı? Khiimori ile doğanın ve atların serüvenine katıl, kaskatı krizlerden bile komik anılar çıkar!
7 saat önce

Geçtiğimiz sene, oyun dünyasına damga vuran bir yapımın haberini duyduğumda, içimde bir heyecan patırtısı kopmaya başladı. Tabii ki bu oyunu Windstorm: The Legend of Khiimori adıyla biliyoruz. O an kendimden geçerek, geliştiricilerin paylaştığı o muhteşem cümleyi okumuşken gözümde canlandı bir atlı kurye! Bir Moğol atlısı, ama tabii ki öyle heroik kahraman saçmalıkları yok. Sadece ben, binmiş olduğum atım ve uçsuz bucaksız doğa. İşte! Tam da bu, aradığım bir oyun. Gerçekten ne kadar eğlendirebilir ki bir atın üstünde, patika boyunca süzülen bir adam? Hadi ama, itiraf edin, hepimiz güneşli bir günde doğanın tam ortasında, bir atın sırtında süzülmek istediğimiz anları yaşadık. Bunu yaparken hiçbir çatışmanın olmaması da bence büyük bir artı. Sadece ben ve atım, aramızda kurulan bağlar… Ah, kesinlikle benim oyun dünyam!
Fakat hemen bir itirafta bulunayım; benim için bu oyun yalnızca bir oyun değil. Bir yaşam tarzı! Hani şu “atlı kuryeler, evcilleştirilmiş atlar ve bolca doğa” dedikleri kısımda kaybolmak, ormanın derinliklerinde kaybolup bir güneş batımında hüzünle aşık olmak gibi. Muhtemelen doğayla bir bağ kurma düşüncesi ve bu bağ sayesinde atımla bir bütün olacağım. Sadece bir binek değil, aynı zamanda dostum olacak o atlar. Tabii ki atların yanımda olması, kilomu etkiliyor mu diye sormak gerekir. Biraz tembellik ağır gelebilir, ama merak etmeyin! Bu oyunda spor yapmayı istemiyorum; sadece keyif almak istiyorum.
Şimdi bakalım bu oyunun özelliklerine bir göz atalım. Atları sadece “biniyorum” diye düşünmeyin! Onlar, hayatımdaki en iyi arkadaşlarım olacaklar. Bir gün Moğolistan’ın bereketli topraklarında koştururken, öteki gün de dağların zirvesine ulaşmayı hedefleyeceğim. Atlarımı yetiştirmek, eğitmek ve onlarla bir bağ kurmak üzerine hiç bir tutku kalmadım. Yani, burada hem eğlence, hem de tutkuyu birleştiren bir şey var. Bu durum, sanki beni gerçek bir at eğitmeni gibi hissettirecek. Merak ediyorum, “Acaba ben de atımla birlikte yarışmalara mı katılsam?” derken, kendimi Moğol geleneklerini öğrenirken bulabileceğim harika bir senaryo sunacak.
Biliyorum, Windstorm: The Legend of Khiimori’nun gelişmesi için beklemekte zorlanıyorum ama merak içerisinde sarmalanmış bir biçimde fragmanı izliyorum. Şu an o fragmanı izlerken içimde bir coşku var, sanki ben o atlıyım ve o at da benim en yakın dostum. Sadece bahar rüzgarlarının esintisini duymak kalıyor geriye. Doğanın tadını çıkarmak ve bu deneyim için sabırsızca beklemek zorundayım. Tabii ki, 4 Kasım’a kadar bekleyebilirim, ama sonra bunun ne kadar muazzam bir deneyim olacağını her gün kendime hatırlatmak zorundayım!
Özetle, Windstorm: The Legend of Khiimori, kolay bir oyun değil, tam anlamıyla bir deneyim sunacak. Atımla dostluklarımı pekiştirirken, aynı zamanda Moğolistan’ın güzelliklerini keşfedeceğim. Merak ediyorum, hiç rüzgarlı günlerde atıyla kaybolanların yaşadığı komik anılar var mı? Umarım bu öğrenme yolculuğunda komedi unsurları da beni bulur. Bu heyecanla beklemekteyim! Daha fazla sabredemediğim bir gerçeği daha anladım; 4 Kasım’ı iple çekiyorum!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?