Malenia: Elden Ring’in Gizemli Kraliçesi ve İkiz Kardeşinin Laneti

Bir boss düşünün; ulaşması son derece zor, gizlerin arkasına saklanmış, adeta bir Hayalet gibi. Gizemli bir havaya sahip olan bu yaratık, Lands Between’deki en zor boss olarak ün kazanmış. O boss ki, onunla karşılaşmak, başlı başına bir başarı hikayesi. Evet evet, Malenia’dan bahsediyorum! Bölünmüş Malenia, Miquella’nın Kılıcı… Bu kadar dolaylı sayılabilecek bir tanımın ardında, aslında ne derin bir hikaye yatıyor değil mi? Hadi gelin, bu karakteri biraz daha iyi tanıyalım.

Şimdi, Kraliçe Marika’nın ve Elden Lord Radagon’un kızı olan Malenia, bir de ikiz kardeşi var: Miquella. Buraya kadar her şey mantıklı gibi görünüyor, ama buradan sonra işler biraz karışıyor. çünkü Radagon ve Marika aslında aynı kişi! Yani bir anlamda, Malenia ve Miquella’nın doğumları, bir tür lanetle sonuçlanmış. Bu noktada, “Tamam ama neden bu kadar karmaşık?” diye düşünebilirsiniz. İkiz kardeşler, doğal olarak birbirlerine çok derin bir bağla bağlılar; Malenia, Miquella’nın koruyucusu olmak için Kılıç olma görevini üstlenmiş. Bu arada, Miquella bir şekilde lanetlerine çözüm bulmaya çalışıyor ama uğraşları pek de başarılı sayılmaz. Eğer altın bir çuvaldız yapabilecek kapasitede birisi her şeyinizi sağlıyor ama lanetinizi çözmüyorsa, bu tam anlamıyla bir fiyasko değil mi? En azından Malenia’nın sürdürdüğü bu bağlılık, ona bir amaç veriyor.

Düşünsenize, “Mağlubiyet nedir tatmadım” diyen bir boss var karşımızda. Malenia’nın parmaklarıyla gümüş bir yüzüğü kavradığı anı ve savaş meydanındaki zaferlerini… Tam olarak beş yıldızlı bir savaşçı olarak hatırlamak gerek anlaşılan! Godrick the Grafted ile savaşları esnasında, kardeşi Miquella ile birlikte hayatta kalmayı başarırken sadece iki yarı tanrı kalıyor ortada: biri Malenia, diğeri ise üvey kardeşi Radahn. İkili, Caelid’de karşı karşıya gelirken, bu müthiş düelloyu tahmin edebiliyor musunuz? Radahn, kılıcıyla her şeyi yerle bir etmeye çalışan bir dev, bir başka deyişle koca bir baş belası… Malenia da onu yenemeyince, karşısına içindeki Scarlet Rot’u salıyor. Caelid toprakları resmen yanıp kül oluyor! Radahn, bu lanetin etkisiyle aklını kaybediyor ve savaş alanında savrulmaya başlıyor. Tam bir kaos. Şu an gözümün önünde canlanan sahnelerde kahkaha atmamak elde değil!

Neticesinde, Malenia’nın Finlay isimli şövalyesi onu Haligtree’ye taşıyarak kurtarmaya çalışıyor. Fakat işin ilginç olan tarafı, Malenia uyurken vücudundan akan Scarlet Rot’un, Haligtree’yi zehirlemeye başlaması. Yani bir nevi “benim başıma bu tür şeyler gelirse, herkes benzerini yaşayabilir” diyerek trajikomik bir durum oluşturuyor. Biraz tuhaf değil mi? Kindred of Rot olarak bilinen o baş belası yaratıklar, işin vahametini idrak edemedikleri için Malenia’ya tanrıça olarak tapmaya başlıyorlar. Onu uyandırmak ve çiçekler açtırmak için sabırsızlanıyorlar.

Aniden Malenia, bir Tarnished tarafından uyanıyor! Yani kendisine “gel bakayım buraya” diyen bir kahraman tarafından, bu arada bunu da hiç beklemiyordu. Sonunda, Malenia’nın yenilgisiyle yüzleşmek zorunda kaldığımızda, kulağımızda yankılanan son sözleri hepimizde bir yerlerde hüzün yaratıyor. Kardeşi Miquella’ya olan özlemi, karamsar bir sezgiyle birleşiyor: “Benim sevgili Miquella’m, kardeşim… Üzgünüm. Nihayet dengimle karşılaştım…”

Şimdi gelelim Malenia’nın fiziksel durumuna. Doğuştan Scarlet Rot ile yaşamış olan Malenia, vücudunun şekil şemasını kaybetmiş. Ara sıra alev alev yanarken, bir yandan da içinde bulunduğu devasa savaş çarkında deforme olan bir bedenle savaşıyor. Sağ kolu, sol bacağı ve sağ ayağı tamamen protez. Yani Malenia brutal bir biçimde savaşları hayatına bulduğu bu dev virajda, bir yandan da eksik uzuvları ile suretinde yalnızca bir güzellik sergiliyor. Ha, burada şunun farkındasınız değil mi? Her şeye rağmen hâlâ zarif değil mi?

Görsel: Caio Santos