Neon White: Riskli Bir Parkur Deneyiminin İncelemesi

Eğer o ayın en dikkat çeken oyunlarından birini incelemiyorsanız, genel olarak ilginç yapımların elinize geçme olasılığı oldukça düşüktür. Oyun firmaları, yapımcılardan belirli bir ölçüde gelir sağlayacak projeler talep ediyorlar. Neon White gibi bir projeyi üretmeye ikna etmek gerçekten zor bir iş olabilir. Düşünün, “hem Mirror’s Edge’e benzer olacak, aynı zamanda da bir kart sistemi barındıracak, fakat bu kartlar silah işlevi görecek. Üstelik, ustalık isteyen bölümlerle dolu olacak.” Eğer ben bir yatırımcı olsaydım, böyle bir projeye zaman ve para ayırmazdım. Belki de bu yüzden yatırımcı değilim, çünkü Neon White gerçekten benzersiz ve sıra dışı bir yapım olarak karşımıza çıkıyor.

Neon White gibi sıradışı oyunları oynamak benim için oldukça eğlenceli, ancak farklı tarzı nedeniyle oyun hakkında açıklama yapmak da oldukça zor. Oyun, temel olarak silahlar içeren bir parkur deneyimi sunuyor. Neon’lar, cennette bulunan günahkârlar olarak görevleri, dünyaya dönerek oradaki iblisleri avlamak. Bu iblislerin bulunduğu bölgeler, şans eseri oldukça harika parkurlarla dolu. Oyunun ismini alan White, bu avcılardan biri olarak kaderini değiştirmeye çalışıyor. Neon White, klasik bir parkur oyununa göre oldukça ilginç bir hikâyeye sahip. Detayları çok fazla daşmak istemem ama oyunu oynamamda bu hikâyenin etkisi büyük. Diyelim ki White’ı yönlendirdik ve kendimizi bir parkurda bulduk. Bu bölümde mümkün olan en hızlı şekilde tüm şeytanları temizlememiz gerekiyor.

Oyunda kullandığınız tüm yetenekler ve silahlar, aslında aynı kartlar içerisinde yer almakta. Bulduğunuz kartlarla düşmanlara çeşitli silahlarla saldırabilir ya da bu kartları feda ederek gizli yetenekleri devreye sokabilirsiniz. Örneğin, “Purify” adındaki kart, 35 mermili bir taramalı tüfek gibi çalışırken, kullanıldığında kalabalığın içerisindeki düşmanlara bir bomba fırlatıyor. Ayrıca sıkça kullanacağınız kartlardan biri olan “GodSpeed”, tek atış yapan bir tüfek veriyor ancak bu tüfeğin dolum süresi yavaş. Kartın kullanımı sona erdiğinde, White neredeyse biri tarafından ileri fırlatılmış gibi havada süzülüyor. Bu kartlar, oyunda rastgele dağıtılmamış. Her bölümün kendine özgü bir strateji ve taktiği mevcut. Zaten ilerleyen bölümlerde, sadece bütün şeytanları temizlemek veya bölümü tamamlamak yeterli olmuyor. Eğer belirli bir zaman zarfında kalmazsanız, bir sonraki aşamaya geçiş yapamıyorsunuz. Bu nedenle, çeşitli bölümleri tekrar oynayarak en iyi süreyi elde etmeye çalışmalısınız. Bazen zaman aralığı o kadar dardır ki, bir saniye erken zıplamak ya da hızlı bir şekilde öldürülen bir düşman, bölüm geçişini belirleyebiliyor.

Switch ile Oyun: Riskli Ama Eğlenceli

Peki, bu denli hassasiyet gerektiren bir oyunu Switch üzerinde oynamak ne kadar mantıklı? Açıkçası, çok rahat oynayabileceğimi düşünmüyordum fakat gerçekten de oynanabilir durumda. Oyunun oldukça estetik bir görsel dili var ama sistemi de pek zorlamadığı için akıcılık açısından sorunlarla karşılaşmıyorsunuz. Nişan almak, oyunun en kritik noktalarından biri; fakat “Gyro” kontrolleri sayesinde bunu rahatlıkla gerçekleştirebiliyorsunuz. Elbette bir Klavye-Mouse kadar pratik değil ama Neon White, Switch platformunda da son derece oynanabilir seviyede. Oyun, saniyede 60 kare hızla çalışıyor. Angel Matrix, bu akıcılığı sağlamak adına oyundaki birçok modeli ve efekti Switch için özel olarak tasarlamış. Bu kadar çaba harcandığı için buna kesinlikle değerdi. Nintendo oyunları dışındaki ilk 60 kareyle akıcı bir Switch oyunu deneyimimi yaşıyorum. Neon White gibi özel bir oyunun bu şekilde olması da ekstra bir artı.

Her ne kadar Neon White tüm övgülerimi alsa da, her oyuncuya hitap eden bir yapım değil. Eğer bölümleri tekrar tekrar oynayıp alternatif yollar arama ve en yüksek skor için çabalamayı sevmiyorsanız, oyunun size sunacağı çok fazla şey olmayabilir. Ancak, birbirinin benzeri yapımların olduğu bu dönemde Neon White gibi bir oyunu deneyimlediğim için son derece mutluyum. Umarım Neon White’ın başarısı, daha fazla “riskli ve deneysel” projelere ilham kaynağı olur.