Iron Bull: Qunari’nın İki Yüzlü Casusluk Yolculuğu ve Ejderha Aşkı
Demir Boğa, Qunari casusluk yaparken ejderhalarla aşk yaşamaya karar verir! Bakalım aşk mı, casusluk mu daha karmaşık?
4 saat önce

Hani derler ya, “İki yüzlü olmak sanat, bir Qunari olunca bu sanat seviyesine taşınıyor.” İşte Iron Bull’da tam da böyle bir durum var. Qun gibi herkesin her adımının Tamassran’lar tarafından kontrol edildiği bir ortamda, bu adamın casus olup, bir tür ‘toplumsal gözlemci’ işlevi görmesi, gerçekten de ilginç bir durum. Hem de bir Qunari olarak! Herkesin her anı gözlemlendiği bu grup içinde, kimse yalan söyleyemez, bir şey gizleyemez. O yüzden onun casusluk hikayesinde biraz daha ironi var diyebilirim. Iron Bull, yalnızca bir kurban gibi değil, bir de bu durumu avantaja çeviren primadonna gibi göze çarpıyor.
Bir Qunari’nın Casus Olma Yolculuğu nasıl olur? Herkes “Bu kadar hantal bir adam casus mu olur?” diye sorar, ama işin aslına baktığımızda, Iron Bull’un karakterinde büyük bir derinlik var. Kendi geçmişinin bir parçası olan sıradan bir Qunari, kalabalıkların arasında kaybolmuşken, dörtlüye katıldığında onun nasıl bir karakter olacağını tahmin etmek imkansız. Şayet onu partinize almazsanız ve sadece birkaç anlık etkileşiminizle Hikaye’yi sonlandırırsanız, Iron Bull’un gerçek potansiyelini bir aslan yetiştiricisine benzer bir tedirginlikle gözden kaçırmış olabilirsiniz!
Iron Bull, Par Vollen’de doğmuş, büyümüş ve orada kurnazlığıyla tanınmış bir karakter. Kurnazlık, ona kanıtlanmış en güçlü özelliği, bir diğer deyişle o bir “Ashkaari“, yani “düşünen” olarak adlandırılıyor. Burada bir parantez açmam lazım; bu çocuk ne yapsa bu kadar iyi yalan söylesin, arkamızdaki Tamassran’ların kendi oyunlarına gelmeden önce sormak lazım. Mesela, sebzelerini yememek için etlerini saklayan çocuk günlerinde, acaba gelecekte hangi sinsiliklerle dolu bir hayata doğru ilerliyordu? “Hım, senden iyi casus olur” gibi klişe bir lafa maruz kalabileceği hakkında hiç düşünmüş mü?
Huylu huyundan… Iron Bull’un yaşamında kayıplar içinde kaybolduğuna şahitlik etmemiz, onun ikiyüzlü bir hayat sürmesinin getirdiği birtakım derin travmalara işaret ediyor. “Hissrad” unvanıyla, hayatının anlamını bulmaya çalışırken bir yandan da “yalancı” ya da “illüzyonist” gibi sıfatlar taşıdığını unutmayalım. Kendi Qun’u için casusluk yaptığı dönemde kaçan Qunari’ler arasında yaşamaya başlayan Iron Bull, zamanla bu ikilik içinde kayboluyor. Onun hikayesi yalnızca bilgi taşıma değil, aynı zamanda kişisel bir dönüşüm yolculuğu.
Onun varoluşsal sorgulamaları arasında kaybolup, kendisinin kim olduğunu bulmaya çalışarak geçirdiği yıllar, belki de onu en güçlü kasvetin içinde sürekli yeniden şekillendiren bir kasaba döndürdü. “Keşke kaybedilenlerden bir ders alabilsek,” derken bir yandan da kime hizmet ettiğinin ve kimin onun yaşamına şekil verdiğinin sorgusunu yapabiliriz. O yüzden Iron Bull’un hikayesi, yalnızca bir karakterin yaşamından çok daha fazlasını barındırıyor. Hatta ona bu kadar çok sevgi beslenmesinin nedeni de bu karmaşık, çok katmanlı yapısının keşfedilmesinde yatıyor.
Ejderha Aşkı her daim dikkat çeken bir diğer konu. Hinterlands’a gittiğinizde yanlışlıkla bir ejderhayla karşılaşmanın ne demek olduğunu bilirsiniz, değil mi? İşte Iron Bull böyle anlarda 0.6 saniye içinde hayatınızı kaybetmenize sebep olabilecek bir samuray misali, doğal bir sefil iştahı temsil ediyor. Düşünün, bir adam kendine daha az tehlikeli bir hobi bulmayı pek düşünmüyor gibi! Niye sürekli ejderha peşinde koşturuyoruz ki? Iron Bull’un bu sınırsız ejderha öldürme aşkı… Peki, bu adamın esas derdi ne? Belki de içindeki bu ajite ruhu daha fazla özgürlük ve macera arzusuyla şekillenir. Yani sonuçta, ejderhalar da birer hedef; onu avlamak için sabırsızlanıyor. |
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?