Oyun Dünyasında Diskler ve İnternet: Nostaljiden Dijital Çağa Geçiş

Evet, zamanın ne kadar hızlı geçtiğini hepimiz biliyoruz. Bir zamanlar, kutulu oyun almak bir kutu dolusu heyecan demekti. Kutunun içinden çıkan kılavuzlar, haritalar ve hatta bazıları için yerel pizzacıların menüleri bile heyecan verici olabilirdi! Şimdi kutulu oyun almak, içinden çıkan sürprizlerin “ne zaman açılacağını bile bilmediğimiz” bir yudum macera gibi. Hatta bazen açmaktan kaçınır hale geliyoruz, çünkü kutudan belki bir tane eğlenceli oynanış çıkacak, belki de sadece bir ‘Bu oyunu oynayabilmek için internet bağlantısına ihtiyacınız vardır’ uyarısı. Hadi ama!

Star Wars Jedi: Survivor’ın durumu ise tam bir film senaryosuna benziyor. Xbox ve PlayStation versiyonlarındaki disklerin yetmediği, *internet tabanlı indirme zorunluluğu* bir başka vizyoner çıkış! Akıl sağlığını koruma moduna geçmeye hazırlanın! Tamam, belki 150 GB’lık bir oyunun tümünü tek bir Blu-ray diske sığdırmak imkânsız. Ama dostlar, bir zamanlar 4-5 DVD’lik oyunlardan bahsediyorum. Bu disklerle oynarken ‘Oha! Bu oyunun diskleri sarmalamış!’ deyip hayretler içinde kalırdık. Şimdiyse, oyunun bir kısmı internetten indirildiğinde, fanfare müziği çalana kadar bekliyoruz. Yakında kutuların içinde saklanan kılavuzlar yerine, ‘Wi-Fi bağlantınız yeterince güçlü mü?’ şeklinde uyarılar göreceğiz.

Artık sadece oyun oynamakla kalmıyoruz; *sunucularla evlenip yuva kurmaya* başladık adeta! Geçen yıl, Call of Duty: Modern Warfare 2’nin diskiyle elinizdeki verilerin toplamı sadece 72 MB civarındaydı. Yani bu, aslında kutulu ve diskli versiyon ile birlikte, oyunun tamamını dijital olarak indirmeniz gerektiği anlamına geliyordu. Bu da demektir ki, eğer bir gün o sunucularla bağlantımız kesilirse, elimizdeki disk, sadece nostaljik bir parça olarak dolapta kalacak, ta ki zaman onu tozla buluşturana kadar.

Bunu düşünün; eski oyunların banaz 5 DVD’si vardı, ama en azından hepsi iş görüyordu. Şu anda ‘Oyun kutusunda disk var mı?’ sorusu, ‘Kedim neden bu kadar mız mız?’ sorusuyla aynı kefeye konabilir. Bazen düşündüğümde, “Evde bir gün bu oyunları oynayacak mıyız? Yoksa yanımda Wi-Fi sinyal metabolizması mı taşımalıyım?” diye soruyorum. Hatta bir oyun stüdyosu çıksa, ‘Internet’e karşı %100 garantili, bağlantı kaybı yok!’ dese, herhalde kuyruk oluştururduk!

Evet, teknoloji ilerledi ama bazen gereksiz yere *kastı yoğunlaştırıyoruz*. İnisiyatif almak yerine, eski güzel günleri özlemek pek tabii ki var ama yeni dönemin eğlence anlayışını kabul etmek de zorundayız. Bir sonraki oyunun kutusunu açarken, “Acaba hangi rehberle karşılaşacağım?” değil, “Bu oyunu oynamak için neyi yüklemem gerekecek?” diye düşünüyoruz. Bizler bir zamanlar “Hepimiz oyuncuyuz!” derken, şimdi “Hepimiz internet avcısıyız!” demeye başladık. Her şeyin bir bedeli var. Ve bu bedelin ne olacağını işte ileride göreceğiz!