Zihin Açıcı Eğlence: Glass Masquerade 3 ile Yapboz Keyfi
Zihin açıcı eğlence arayanlar için Glass Masquerade 3 ile yapboz keyfini yaşayın. Sanat dolu bir dünya sizleri bekliyor!
14 saat önce
Oyun dünyasında, zihin açıcı ve kısa süreliğini keyifli bir deneyim arayışında olan benim gibi oyuncular için, çeşitli bağımsız yapımlar öne çıkıyor. Şu an mesela Diablo IV’ü oynuyor olabilirim, ama Battle.net’yi açmadan önce zihnimi boşaltmak için genellikle Vampire Survivors, Hidden Folks ya da Glass Masquerade gibi oyunlara yöneliyorum. Ancak bu oyunları oynarken zihnim bulanıklaşıyor mu? Asla! Özellikle en zor seviyede oynamak suretiyle yarım saat içinde zihnim tamamen yanıyor. Glass Masquerade serisine olan hayranlığım da durumu pekiştiriyor. Bu oyun, basit bir konsepti etkileyici bir görsel dille sunarak dikkat çekiyor ve adını vitraydan alıyor.

Glass Masquerade’deki yapbozlar, bir daire biçiminde bir resim oluşturarak, elimizdeki parçaları oyun alanına yerleştirerek tamamlamayı hedefliyoruz. Bu serinin en yeni oyunu Glass Masquerade 3, üzerine çalışmamız gereken 30 çeşitli yapboz sunuyor ve bu yapbozlar altı farklı tema içeriyor: Anıtlar, Tatiller, Ulaşım, Manzaralar, Hayvanlar ve Fantezi. Geleneksel yapbozlardaki durumlardan farklı olarak, bu oyunda tamamlanmış eserin neye benzediğini önceden görmüyoruz; bu sadece bulmacayı çözdüğümüzde ortaya çıkıyor. Ayrıca, parçaların kesim şekillerini seçebilme seçeneği de var. “Shard” adı verilen parçalar, daha önceki oyunlardaki gibi rastgele kesimler, “bal peteği” ise altıgen şekiller içeriyor; “kimya” ise birleşik molekül yapımına benziyor. İstersek, her yapbozda rastgele parça seçimi yapabilme şansına da sahibiz.
Oyun bu kadarla sınırlı değil; yeni oyun modları da zorluk seviyesini etkiliyor. Karşımıza çıkan parçaların, daireyi dıştan içe tamamlamaya yönelik ya da aşağıdan yukarıya olacak şekilde sunulması da mümkün. Ek olarak, zor seviyesini seçme imkanı var ve bu modda parçaları döndürmemiz gerekiyor; kolay modda ise parçalar doğrudan yerleştirmek üzere karşımıza çıkıyor. Bu serideki görsellik gerçekten etkileyici; üçüncü oyun da bu konuda bir istisna değil. Nikita Sevalnev’in müzikleri ise bulmacalarla harika uyum sağlıyor ve oldukça dinlendirici bir atmosfer yaratıyor. Önceki oyunlardan farklı olarak, bu oyunda gizemli bilmeceler ya da özlü sözler bulunmuyor; onları özlediğimi belirtmeliyim.

Bu oyunla ilgili anlatacaklarım bu kadar, değil mi? 🙂 Ancak o kadar eğlenceli bir oyun ki, eğer bu seride ilk deneyiminiz bu olursa, muhtemelen kısa süre içinde önceki oyunlarını da sahiplenirsiniz. Bir önerim var: Oyuna başladıktan sonra, elinizi alıştırdığınızda “Rasgele parça seçimi” ve “Klasik oyun modu” ile “Zor” zorluk seviyesini deneyin. Her bir bulmaca, yaklaşık 30-40 dakikanızı alacak ama her anı büyük bir zevk sağlayacak. Ben şimdiden DLC çıkar mı acaba diye düşünmeye başladım; zira herkesin böyle kafa dağıtacak ve farkında olmadan beyin yakan oyunlara ihtiyacı var!



Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?