Netflix’in Abone Patlaması ve Fiyat Artışları: Kullanıcıları Ne Bekliyor?

Dünyanın pek çok yerinde sık sık “Netflix izleyin!” slogansıyla karşılaşırken, anlaşılan o ki, Netflix takviminde bir başka büyük gün işaretlenmiş. Şirket, geçen günlerde açıkladığı mali raporlarıyla birlikte 300 milyon aboneye ulaştığını duyurdu. Bu şaşırtıcı haber neyse ki kitleleri pek de şaşırtmadı; çünkü bir şeyin Netflix dolaylarında dönmesine alışkın bile olabilirdik. Ancak gelen zam dalgası, sanki bir kalleş gibi ani bir saldırı yaparak “Merhaba ben buradayım!” dedi. Netflix, mahalledeki süper kahraman kılığındaki kötü adam gibi, abone sayısını artırmayı başarsa da fiyatlarla aynı oranda insana acı çektirmeyi de unutmamış görünüyor.

Özellikle son yıllarda aldığı kararlarla bazı kesimlerden ciddi eleştiriler alan Netflix, artık büyük bir beyin fırtınası yapacak gibi görünüyor. Özellikle Amerika gibi ülkelerde fiyatlar tavan yaparken, kullanıcılara yeni bir alarm zili çalmış durumda. Reklamlı üyelik paketinin 7.99 dolara, reklamsız olanının ise 17.99 dolara yükselebileceği açıklandı. Rekabetin sıklıkla arttığı bu ortamda Netflix, ‘en pahalı’ unvanını ise 24.99 dolara çıkararak öyle çok uç noktaları hedefliyor ki, yanında jetonla çalışacak bir akşam yemeği alabilecek paraya mal olabilecek bir fikir ortaya atıyor. Bu fiyatlandırmanın Kanada, Portekiz ve Arjantin gibi ülkeleri de kapsayacağı bilgisi, daha fazla “napalım şimdi?” dememizi sağlıyor. Bir yudum Türk kahvesi alıp, Netflix’in saltanatını izlemeye devam mı edeceğiz, yoksa Netflix’in bizden yeterince para almasına mı göz yumacağız, işte burası sıkıntılı bir durum.

Ancak bu zamlara bakarken, Netflix’in Türkiye’deki fiyatlandırmasını da değerlendirmek gerekiyor. Ülkemizdeki en uygun üyelik 149.99 TL’den başlıyor. En pahalı premium paket ise rüyalarımızı süsleyen bir price list’ten fırlayıp gelen 299.99 TL ile karşımıza çıkıyor. Evet, Türkiye ekonomisinde güzel bir plan yapmamız gerekiyorken, izlemek adına para biriktirmeye başladık. Bunu yapmak için belki de yeni bir tasarruf hesabı açmamız gerekecek. “Dur, bir an dur!” diyorum, isterseniz Avrupa’daki fiyatları hemen konuşalım; sonuçta uzaktan kumandayı elimizde tutarken kutunun içindeki rakamları unutturmamak lazım.

• Abonelik Süreci: Netflix’in abonelik süreci o kadar kolaydı ki, bir kahve içerken bile işlemi tamamlayabilirsiniz.
• Rekabet: Diğer platformların da aramıza katılmasıyla birlikte, herkesi güldüren bir “fırsat” ortaya çıkmakta.
• Reklamsız Mutluluk: Reklamsız paket için ekstra para vermek zorunda kaldığınızda, ‘şöyle bir bakkaldan çikolata alacaktım’ diyerek kendinizi teselli etmeye çalışabilirsiniz.

Dolayısıyla, Netflix’in bu abone patlaması ve artan fiyat politikası esasında hem bir tehlike hem de bir nimet. Sonuç olarak, Netflix’in hevesle hazırladığı içerikler için cebimizden çıkan her kuruş, belki de yeni bir Netflix fenomeninin yaratılmasına vesile olacaktır. Unutmayın, belki biraz “serin” gelen zamlara gönül koyduğumuz için, en azından komedi filmlerinin enfes tadını kaçırmamalıyız. Dolayısıyla sırf fiyatlar geldi diye cebimizi boşaltmakta acele etmeyelim, zira bu eşek yükü kadar zammı kaldırabilecek bir koca koca gülümsemeye hep birlikte ihtiyaç var gibi görünüyor!