Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

6 dakika okunma süresi

6

Devil May Cry: Animasyonun Karanlık Yüzü ve Beklentiler

Şeytanın içindeki komediyi çıkarmaya hazır mısın? "Devil May Cry" ile karanlık yüzeyi ve absürt beklentileri keşfet! Hilarite garantili!

admin

5 saat önce

Devil May Cry: Animasyonun Karanlık Yüzü ve Beklentiler

Bundan birkaç sene önce, muhtemelen dergideki en azılı DMC fanı olarak DMC5 için bir Oyunezer yazmıştım. Aradan geçen sürede yine, Devil May Cry serisinin nasıl bir çığır açtığını düşündüm. CAPCOM’un bir marka ve evren olarak Devil May Cry’ın geleceğini planlamadığını ve dünyasına bir çekidüzen vererek ilerisi için bir potansiyel oluşturmamasından ne kadar rahatsız olduğumu belirtmiştim. Her ne kadar gözlerimi devirsem de, bu durum beni bir DMC fanı olarak pek tatmin etmiyor. Gözlüklerimi takıp bakınca, Devil May Cry “evreni” kuralları açık ve net bir şekilde belirlenmiş bir evren değil. En başta tıpkı Star Wars’un Skywalker’lar etrafında dönmekten kurtulamaması gibi Sparda soyundan gelenler ve cehennem ahalisi etrafında, fazlasıyla da pervasızca dönmekten kurtulamıyor. Serinin yaratıcılarının mitolojide veya edebiyatta gördükleri ve havalı olduğunu düşündükleri unsurları oyunlara rastgele ekleme huyu da bu işin tuzu biberi. Antik Sümer şeytanı Pazuzu’yu oyuna koyup ismini Beowulf (bir Anglosakson destanı) koymak, V’ye şekil olsun diye William Blake şiirleri okutmak gibi ilginç tercihler yapmayı pek seviyorlar.

Devil May Cry: Animasyonun Karanlık Yüzü ve Beklentiler

Konuya dönecek olursak, tam da bu bağlamda Devil May Cry animasyonu, oyunlardan daha iyi diyebiliriz. Zira CAPCOM’un aksine Adi Shankar’ın ileriye dönük dertlerinin olduğu belli. Dizi, senaryosu oyunların 25 senedir asla göremediği bir plan program ile ilerliyor. Ancak bu, benim gibi serinin her oyun anını yaşayışından rahatsız olan fanlara istediğini vereceği anlamına gelmiyor. Maalesef, Shankar’ın adaptasyon yaratma yöntemi de orijinal eserdeki hemen hiçbir şeyi sallamamak, tematik olarak bile ona yakın kalmaya kasmamak. Sorun değil, animasyonu izleyenler de “sıradan bir dizi” izliyor izlenimi bırakıyor. Bahsettiğim konular, biraz okuyucunun isteklerini zedeleyen bir yapı oluşturuyor.

Bahsettiğim gibi, Shankar’ın yaklaşımı -eğer bir yandan kötüleme olarak algılamazsanız- gerçekten de ilgi çekici. Ancak, animasyondaki bir “kötü adam” yaratma çabası, Sparda’nın kılıcını alıp oğullarına bıraktığı madalyonlar ile birleştirerek cehenneme giden boyut kapısını açmayı amaçlamasından çok daha farklı yerlere gitmiş durumda. Shankar’ın “durduğu yerde duramaması” ve bana kalırsa DMC tadını bir noktadan sonra fena bozan siyasi bir alt metin enjekte etmesi, seyircide farklı bir algı yaratabilir. Politik alt metinden kastım da sosyal adalet/politik doğruculuk değil; dümdüz siyasetten bahsediyorum. Onun yerine iblis dünyasında devletin de girmesi, tam anlamıyla başka bir gerçekliği yansıtır hale geliyor.

Devil May Cry: Animasyonun Karanlık Yüzü ve Beklentiler

Shankar, serinin asla net olmadığı bir noktayı netleştirmiş ve Devil May Cry’ı bizim dünyamıza, günümüze çekmiş. E bu olunca da hikâyenin içine, ortalıkta iblisler dolaşırken elbette eli armut toplayamayacak olan devlet girmiş. Her yerde bir şekilde karşımıza çıkan kontrol manyağı Amerikan devletini bir Devil May Cry uyarlamasında bu kadar etkin ve konunun gideceği yerleri belirler şekilde görmek, bu diziyle alakalı açık ara benim en sevmediğim şey oldu. İlk dört bölümde daha açık fikirliydim, olay örgüsü sürükleyiciydi, Dante en ön planda olmasa bile sık sık sahne ışıklarını ele geçiriyordu. Shankar’ın yaptığı değişikliklerin de hiçbiri bana keyfimi kaçıracak oranda batmıyordu. Ancak, beşinci bölümün ortalarından itibaren bana soldan soldan gelmeye başladılar. Adi Shankar abim, anlıyorum bak ABD’ye Hindistan’dan göçmen gelmiş bir insan olarak dünya siyasetinin son dönem etrafında dönmeye başladığı mülteci karşıtlığından rahatsızsın tamam da BUNUN DEVIL MAY CRY’DA İŞİ NE?

Sürpriz bozmadan diyeceklerim bu kadar. Aşamadığım bu noktanın yanında bir de beklentimin altında kalan aksiyon sahneleri var elbette. Dizinin aksiyonu kesinlikle kötü değil, hatta aslında iyi. Kullandıkları animasyon tekniği gerçekten güzel ve bununla izlenmesi gayet keyifli sahneler ortaya çıkarmışlar. Ancak Devil May Cry’ı Devil May Cry yapan o spesifik aroma mevzubahis sahnelerden eksik. İzlediyseniz “ne diyorsun abi, Dante’nin karşı gelmediği fizik kuralı, girmediği abartılı aksiyon kalmadı!” şeklinde bir serzenişte bulunabilirsiniz, ancak bahsettiğim şey bunlar değil. DMC’nin olayı, kasten bir ergenin havalı bulacağı şekilde kurgulanmış bir aksiyona sahip olmasıdır, o kadar ki saçmalığıyla insanı gülümsetir.

Devil May Cry: Animasyonun Karanlık Yüzü ve Beklentiler

Üçüncü oyundaki kuleden aşağı koşma sahnesine dönersek, Dante Temen-ni-Gru’nun dış cephesinden aşağı depar atıyor. Kılıcını önden yollamak için fırlatıyor, kılıcın sapına ateş ediyor hızlandırmak için ve en sonunda daha da hızlı koşup kılıcı yakalıyor. Bizim Dante’miz mesela, uçağın parçalarında sörf yaparak rehineleri kurtarır, karşılarında bale yapıp sonra hepsini suyun üzerine bir yaprak gibi hafif düşürmesi gerekiyor. Yani sonuçta, animasyonda aksiyon sahneleri tok, abartılı ama DMC’nin içindeki çılgınlık ve eğlenceden yoksun. Düşmana birikim yapmak konusunda oldukça başarılı, fakat sahnelerin yarısı Dante’nin alametifarikası olan dövüş stilleri olmadan geçiyor. Bir tanesinde Royalguard kullansaydı, belki de gözümüz gönlümüz açılacaktı.

Diziye dönecek olursak, Johnny Yong Bosch’a seslendirttikleri kırmızı beyaz (as bayrakları as as as!) esas oğlanımıza baktığımızda, olanca gücüne rağmen Lady’nin gölgesinde kalmış. Lady, Dante’yi dizi boyunca üç veya dört kere bayıltıp paket ediyor ve bir de tüm bunları Kalina Ann’i doğru dürüst kullanmadan yapıyor. Lady’yi severim, ama şırıngayla Dante bayıltması bana biraz göz devirtti. Diziye oyunlardan farklı olacağını bilerek, açık fikirli bir şekilde girmiş, ikinci yarısına kadar da gayet beğenerek izlemiş biri olarak, bu yazıyı yazarken dikkatli olmayı hedefliyorum.

Devil May Cry: Animasyonun Karanlık Yüzü ve Beklentiler

Özetle, çizgi filmde politik konular olabilir, ama DMC uyarlamasında “devlet mültecilere karşı” temasıyla karşılaşmanın benim için zorlayıcı olduğunu kabul ediyorum. Bu sebepten DMC animasyonuna kötü diyemem; sürükleyici bir akışı, tok ve yeterli aksiyonuyla kendi başına ele alındığında gayet kaliteli bir dizi. Ancak DMC’yi DMC yapan unsurları seviyorsanız, o özgü tatlar kaçabilir. Eğer oyunları bilmiyorsanız ve umursamıyorsanız, izleyin eğlenin. Oyunları seviyorsanız, aile fertlerinizle beraber Castlevania izlemek daha iyi bir fikir olabilir. Haydi, bakalım!

Editörün Notu: Unutmayın ki, bazen biraz da eğlenmek lazım, tıpkı Dante’nin kılıçlarıyla ellere bir zürafa gibi dans etmesi gibi!

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?