Nintendo Switch 2: Yenilik Mi Yoksa Sadece Güçlendirme mi?

Nintendo’nun yeni nesil konsolu Switch 2, hâlâ raflarda yerini almadan, etrafında dönen tartışmalarla gündemden düşmüyor. Abartısız bir şekilde, oyuncular ve oyun dünyası merakla “Acaba bu sefer ne olacak?” sorusunu soruyorlar. PlayStation’ın eski efsane yöneticilerinden Shuhei Yoshida, yayınladığı bir podcast’te bu konuya ışık tutarak, Nintendo’nun marka kimliğini riske attığını öne sürdü. Gerçekten de, geçmişte Nintendo’nun hareket algılayıcılar ve taşınabilirlik gibi yeni fikirlere öncülük ettiğini unutmamak gerek. Ancak şimdi Yenilik yerine sadece daha güçlü bir konsol ile karşılaşmak, gözlerimizi korkutuyor.

Yoshida, Nintendo’nun geçmişten bugüne her zaman farklı yolda ilerlediğini; oyun dünyasına anlam katmak, yenilikçi bir deneyim sunmak için var gücüyle çalıştığını ifade etti. Yapmadıkları esas şey, sadece mevcut olanı güçlendirmekti. Ama Switch 2 ile durum şu şekilde: “Hepimizin tahmin ettiği gibi, sadece daha iyi bir Switch olmuş.” Yani, sanki Nintendo bu sefer gerçekten yenilik peşinde değil, daha çok “Ne kadar süre daha kazandırabiliriz?” gibi görünüyormuş gibi. Özellikle daha büyük ekran, daha güçlü işlemci ve 4K 120fps gibi teknik terimler etrafında dönen bu yenilikler, Sony ve Microsoft’un yıllardır savunduğu klasik bir yükseltme modeline dönüşüyor. İşte bu da, Nintendo’nun önceki iddialarını çürütme riskiyle karşı karşıya bırakıyor.

Yoshida, Nintendo’nun önceki nesillerde sunduğu donanım ve oyunları birlikte tasarlayıp, onlara “Bu sadece bir oyun değil, tamamen yeni bir deneyim!” hissiyatıyla yaklaştığını söylese de, olaya bir de alışveriş merkezinde dönen bir tişört müzayedesi misali baktığımızda, Switch 2’nin durumu oldukça karışık gözüküyor. Sonuçta girişimcilerin hedefi sürekli olarak daha iyi ve daha hızlı olmaktır ama Nintendo’nun bu yeni çabası hayal kırıklığı yaratıyor. “Hayal kırıklığı yaratmadıkları için, şahsen hayal kırıklığına uğradım” diyor Yoshida, tam da burada kalbimizi kırarak.

Tabii ki Nintendo’nun kamera eklentisi ve fare kontrolü gibi bazı yeni özellikleri vardır. Ancak genel bakışın “daha iyi bir Switch” olmaya kayması, bu özelliklerin gölgesinde kalmasına neden oldu. Açıkçası, oyun severler bu sefer pek heyecanlanmadı. “Kimseyi hayal kırıklığına uğratmadıkları için, şahsen hayal kırıklığına uğradım,” diyerek dert yandı Yoshida. Anladık ki, bazı ‘kakaos’ oluşturulmadan yeni bir konsol tanıtımı yapmak oldukça zordur. Hani akılda kalması adına bir ‘sürpriz’ ya da ‘devrim niteliğinde’ bir durum olmalıydı! Ama şu an havası biraz sıradan.

Nintendo’nun kimliğinde kaybolduğumuz bir diğer nokta ise üçüncü parti oyunların sunumu. Hani “Bu oyunlar bizim için ne ifade ediyor?” sorusu akıllarda. Bu oyunlar, Nintendo’nun özünden çok uzakta duruyor. Onların yerini dolduracak bir efsane olmadan, Alberto’nun geçen hafta sokakta gördüğü spreyli kimi piksellerden uydurulmuş bir karton kutuyla yola çıkmak gibi! Hah, tam özlemiştik ki, The Duskbloods’un duyurusu geldi ama yine de etrafımızda “Nintendo neden böyle bir şey yaptı ki?” soruları dolanıyor gibi görünüyor. Bu sorular hiç bitmeyecek gibi! İşin komik yanı, Nintendo’nun üst düzey çalışanlarının bile bu belirsizlik karşısında şaşkın durumda olduğunu düşünüyorum. Gerçekten bir bulmaca gibisi, her parçası yerli yerinde değil. Hadi bakalım, Nintendo; acaba bu sefer işin şakası olu mu? Yapmanı umduğumuz yenilikleri görmek dileğiyle!