Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

6 dakika okunma süresi

5

Among the Whispers: Hayalet Avından Hayalkırıklığına Dönüş

"Fısıldayanlar Arasında: Hayalet Avından Hayalkırıklığına Dönüş" ile gizemin derinliklerine dalın, hayallerin fragmanını keşfedin.

admin

5 saat önce

Among the Whispers: Hayalet Avından Hayalkırıklığına Dönüş

Ne yalan söyleyeyim, hayalet avlamayı oldukça seviyorum. Phasmophobia’yı oynadığım arkadaşım, “kanıt bulamıyorum, artık sıkıcı” diyerek oyundan vazgeçince, ben de yalnız başıma oynamaya çalıştım; ama pek eğlenemedim. Sonrasında, ağız tadıyla tek başıma deneyimleyeceğim bir oyun arayışına çıktım ve birkaç oyunu denedim ama onlardan da memnun kalmadım. Ardından Among the Whispers ile tanıştım ve fısıldayarak beni heyecanlandırdı. Ancak sonunda, maalesef ki provoke olan ben oldum, ehihi…

Among the Whispers: Hayalet Avından Hayalkırıklığına Dönüş

Bir geliştirici tarafından hazırlanmış olan Among the Whispers’da, dördü katlı geniş bir malikanede odalar arasında geçiş yapıyoruz. Bunu bir korku oyunu olarak nitelendirmiyorum çünkü hayaletlere rağmen gerçek bir korku unsuru barındırmıyor. Karşınıza zaman zaman beliren “böö” gibi hayaletler varsa korkmamış olamazsınız ama başka bir korkutucu element bulunmuyor. Geliştiricisi, daha önce Conrad Stevenson’s Paranormal P.I. isimli benzer bir oyunu yapmış ve ben o oyunun adını Among the Whispers ile keşfettim (daha önce çok beğenildiği yorumlarıyla karşılaştım ve mutlaka deneyeceğim).

Oyun, gerçek paranormal araştırmacıların kullandığı ekipmanlarıyla “gerçekçi” bir deneyim sunuyor. Sizden, “şu odada bir aktivite var, hayaletin kim olduğunu bularak onu huzura kavuşturmanı istiyoruz” gibi görevler alıyorsunuz. Malikane, nesiller boyunca yaşamış bir ailenin hikayesini barındırıyor. Trajik bir şekilde ölmüş olanların bilgilerine ulaşarak, belirli bir hayaletin kim olduğunu bulmaya çalışıyoruz. Başlangıçta çok heyecan verici görünüyordu; çünkü büyük evlerde çalışmayı çok seviyorum. Fakat ilk iki saat sonra ne yazık ki hayalkırıklığı yaşamaya başladım ve “belki ilerledikçe değişir” umuduna kapıldım ama bu olmadı.

Among the Whispers: Hayalet Avından Hayalkırıklığına Dönüş

Tamam da neden öldün, bi söyle artık

Oyun en büyük sorunu, kısa sürede fazlasıyla tekrara düşmesidir. Üç farklı hayalet türü var ama aralarında büyük bir farklılık yok; asıl yapmanız gereken hayaletin kime ait olduğunu bulmak. Bu noktada, oyun daha çok hayaletlere soru sorma üzerine kurulu. Öncelikle kanıt toplamak ve hayaleti provoke etmek gerekiyor (evet, siz her oyunda seviye atlarken, hayalet neden atlamasın?). Problemin temelinde, kanıt toplama aşamasının sürekli aynı kalması yatıyor. Önce ısı düşmesi ve EMF sinyali tespit et, ardından hayalet görünce fotoğraf veya video çek, sonrasında da sorular sormaya başla. Soru sorma aşaması da benzer bir şekilde işliyor; hayalet en üst seviyeye çıkmadan önce verdiği cevaplar genellikle anlaşılmaz olabiliyor, ancak maksimum seviyeye çıktığında “bir nebze” anlaşılır hale geliyor ama ne dediğini anlamak için zorluk çekiyorsunuz.

Her yeni vakada bunları tekrar tekrar yapıyor ve hayaletin konuşmasını bekliyorsunuz. Onun kim olduğunu tespit etmek için cevaplara ihtiyacınız var. Her hayaletin, yaşarken sevdiği bir hobi var ve genellikle bu ile ilgili şeyler söylüyorlar. Bazen de nasıl öldüklerini size gösteriyorlar. Bu gibi ipuçları süreci hızlandırsa da, bazen tek bir ipucu için bile uzunca beklemeniz gerekebiliyor, aynı soruyu onuncu kez sorduğunuzda nihayet cevap geliyor. İşte bu durum, oynanışı sıkıcı hale getiriyor. Hayaletin ölüm şekliyle hobisini birleştirip kim olduğunu belirlediğinizde, onu fiziksel dünyaya bağlayan nesneyi bulmanız gerekiyor; bu nesne de malikanenin başka bir odasında yer alıyor. Koşma veya hızlı yürümek yok. Bu nedenle, ağır ağır o odayı bulmaya çalışıyorsunuz. Oyun, haritada nerede olduğunuzu göstermediğinden, malikane labirent gibi olduğu için sık sık kaybolabiliyorsunuz. Karanlıkta yön bulmak da zor. Sonunda “hay senin gibi hayalet…” dememek elde değil. Ayrıca, bilgisayar giriş belirtilerinin üstüne koyan karakterimiz, bilgisayarı çantasına koymadığı için bilgileri kontrol etmek istediğimizde tekrar geri dönmek zorundayız. Yazının başında odalar arasında mekik dokuduğumuzu boşuna söylemedim.

Among the Whispers: Hayalet Avından Hayalkırıklığına Dönüş

Oyun, böyle bir döngü içinde ilerliyor ve pek de heyecan verici değil. Oynanışın bu kadar bunaltıcı ne olduğunu anlayamıyorum. Atmosfer ve grafikler oldukça hoş, malikane oldukça detaylı tasarlanmış; ama odalar arasında daha hızlı hareket edebilseydik ya da kanıt toplama aşaması biraz çeşitlilik gösterseydi… Beklentim tam olarak buydu ama sürekli boş odada dolana dolana “birazdan bana bu soruları soracaklar” düşüncesi aklımda geçiyor. İlerledikçe değişen sadece isimler, ölüm şekilleri ve hayalet sayısı; bunun yanında değişen hiçbir şey yok. Ekipmanların kullanımı da pek keyif vermiyor çünkü sonuçlar hep aynı. Odalarda bulduğunuz notlarla ilerleyen bir hikâye var, fakat yapımcı tarafından uzun zaman harcandığı belirtilmesine rağmen, türü göz önünde bulundurulduğunda hikâye tekrara düştüğünde pek merak uyandırıcı olmuyor.

Dur ben bi bayılıp geliyorum

Peki hayaletlerin bize bir zararı var mı? Hayalet provoke oldukça karakterin panik seviyesi artıyor ve eğer uzaklaşmazsa panik atak geçiriyor; ama bu yalnızca bilgisayara geri dönmekle sonuçlanıyor. Ölmek gibi bir şey söz konusu değil. Ancak süre sınırı var. Güne baştan başlamamanız için sabaha kadar görevleri tamamlamanız gerekiyor (görevlerden kastım belirtilen oda/odalardaki hayaletleri huzura kavuşturmak). Neyse ki, ayarlardan panik olmayı ve süre sınırını kapatabiliyorsunuz. Ben her ikisini de kapatarak oynadım, çünkü bu iki mekanik, oyunu heyecanlı olmaktan çok tekrar döngüsüyle zaman kaybından başka bir şey sunmuyor. Eğer bu kadar tekrarlayıcı olmasaydı ve oyun biraz gerilim yaratmayı başarabilseydi, kesinlikle oynamaya devam ederdim. Ama maalesef bu haliyle ne panik olabiliyor ne de süre sınırı oynanışı renklendirebiliyor.

Among the Whispers: Hayalet Avından Hayalkırıklığına Dönüş

Among the Whispers – Provocation, başlangıçta heyecanlandırdı ama bu heyecan kısa sürede kayboldu ve yerini hayalkırıklığına bıraktı. Performans da etkileyici değil, oda gezimleri sırasında yaşanan anlık FPS düşüşleri oyunun tadını kaçırdı. Bu nedenle hayaletimizi buruk bir 6 puanla uğurlayalım.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?