Trails in the Sky 1st Chapter: Eylül’de Yeniden Doğuyor!

Serinin ilk oyununun 2004’te çıkmasıyla birlikte başlayan Trails serisi, o günden bugüne tam olarak 10’dan fazla oyun sunarak bizlere, “Kolay oyun yapıp aynı senaryoyu tekrar yazmak ne kadar eğlenceli?” sorusunun cevabını veriyor. Ve şimdi, nihayet “Oh be! Bu da mı olmuş?” dedirticek bir haberle karşımızda: İlk oyununun yeniden yapımı olan Trails in the Sky 1st Chapter Eylül ayında sahne alacak! Teknoloji bu kadar ilerlemişken, yıllar önce bitmiş bir oyunu yeniden yapma fikri insanı gülümsetiyor değil mi? İşte bu yeni sürümle, eski dostlarınıza ‘Tamam, ben bu oyunu beşinci kez oynuyorum ama bu seferki farklı!’ demenin tam zamanı.

Eylül ayının gelmesini dört gözle bekliyoruz. Bu seferki tanıtım videosunun özelliğiyle Ruan bölgesine adım atıyoruz. Şehirde gezinen kahramanlarımız, “denizin mavisi ve binaların beyazı” ile Ruan’ın tam bir liman kenti havası verdiğini harika bir şekilde ifade ediyor. Liman kenti, sanırım sadece kahve içip yudumlayarak şehrin havasını alma potansiyeline sahip denizciler için değil, aynı zamanda yürüyüş yapmayı seven bizler için de oldukça keyifli bir yer. Çünkü yürüyüş yaparken geçen her dakikanın tadını çıkarmamız için o kadar çok yer var ki!

Fragmanın başında, kahramanlarımız soluğu Langland Köprüsü’nde alıyor. Ahh o köprü! Sanki bizi farklı bir dünyaya bağlayan uzunca bir rüya gibi. Düşünün, o köprüden geçerken neden birden bir yudum su içmek istiyoruz? Hepimiz, oyun boyunca karşılaştığımız karakterleri görmek için can atıyoruz: Julia Schwarz, Gilbert Stein, Headmaster Collins, Jill Ridonor, Hans, Carna ve Jean. Bir de bakıyorsunuz, şehir hayatında bu karakterler tam karşınıza çıkıp ‘Hey, buradayım!’ diyorlar. Uzanın dostlar, merhaba deyin, kaybolduğunuz zamanları hatırlayın!

Trails in the Sky 1st Chapter, 19 Eylül’de geliyor. Merakla bekliyoruz, tabi bir aksilik olmazsa. Eğer olursa, hemen bu durumu Kahramanımıza bildiriyoruz! Unutmayın, bu oyun hayatımızda sadece bir oyun değil, aynı zamanda dostluklarımızın, hatıralarımızın ve belki de kaybettiğimiz zamanların bir yansıması. O yüzden, bir Yeni Yıl sofrasında oturup “Geçen yıl rüzgar gibi geçti” demek yerine, uzun ve oldukça keyifli bir yolculuğa çıkmayı öneriyorum. Sonuçta, sevgili kahramanlarımızla olan buluşmamız çok yakında!